19🍀

27 5 0
                                    






Bir...

İki..

Ve üç...

Holly'nin kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Doğru dürüst nefes alamadığı için sanki başı da dönmeye başlamıştı. Megan biraz önce tam olarak ne demişti?

Değerlisin mi? Hem de dünyadaki her şeyden ve herkesten mi? Bunun ne demek olduğunun kendi farkında mıydı? Bir an için ağızdan çıkamayacak kadar önemli bir şeydi, biliyordu değil mi?

Kocaman açtığı gözleriyle Megan'a bakan Holly, onun da bir o kadar şaşkın ve ne yapacağını bilemez bir durumda olduğunu gördü. İkili gergin, şaşkın ve derinlerden gelen bir utançla birbirlerine bakmaya devam ediyorlardı.

Genç muhafız kaşlarını yukarı kaldırmış şaşkınca açtığı gözleri ile Holly'e bakarken ağzı da bağırdığı zamandaki gibi açık duruyordu. Hemen şimdi bir orman cini gelse ağzına girebilirdi. Öyle ne yaptığının farkında değildi. Nefes almayı bile unutmuşçasına duruyordu.

Şimdi ne olacaktı?

İkisi de birden daha fazla utanmaya başladıklarında ne yapacaklarını şaşırdılar. Ne oldukları yerden ayrılabiliyorlar ne de birbirlerine bakabiliyorlardı. İkili vakit geçtikçe daha dehşet verici bir utançla hareketsizce duruyorlardı ki aralarına giren kişi biraz olsun ortamı yumuşattı.

Oscar saygıyla eğilirken adeta şoka girmişçesine birbirine bakan ikiliye baktı. Ne olmuştu bunlara böyle? Gözleri arasında görünmeyen bir kontak vardı sanki. Oscar'ın yanında gelen Pedro da şaşkınca bir Holly'e bir Megan'a bakıyordu. İkisinin de üzeri yemek artıkları olmuştu. Muhafızın gömleği ve deri ceketi biraz kırışmış, Holly'nin de saçları karışmıştı. Gökten yemek falan mı yağdı diye hem Oscar hem Pedro başlarını yukarıya çevirdiler ancak led ışıkların üstünden geçen birkaç kuştan başkasını göremediler.

Ortamı iyice tuhaflaştırmak istemeyen genç muhafız bir iki defa öksürdükten sonra beceriksizce seçim bakanı Oscar'ı selamladı, hemen ardından da Holly selamladı. Sonra dönüp Pedro'yu selamlayınca Oscar'ın kaşları şaşkınca yukarı kalktı. Durumun garipliğini toparlamak isterken birer kez daha selam veren muhafız gittikçe batırdığının farkında bile değildi, üstelik tüm bu şeyleri tıpkı bir robot gibi yapıyordu. Bir gariplik olduğunu sezen seçim bakanı "Bir şey mi oldu sayın muhafız?" diye sordu.

Megan şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

"Ha-hayır sayın bakan ne olabilir ki? Bir şey olmuş gibi mi duruyor? Olmuş mu bir şey? Var mı bir şey?"

Alnından terlemeye başladığında ise telaşla "Neyse benim yapacak işlerim vardı," dedi ve led ışıklı kapıya doğru yöneldi.

Holly de aynı telaşla "Ben de artık eve gideyim, hava kararmak üzere," dedi o da ters yöne ormana doğru yöneldi. Birkaç adım giden ikiliye bakan Oscar ve Pedro şaşkınlıkla birbirlerine baktılar.

Hemen sonrasında Oscar "Sayın muhafız orman bu tarafta!" diye seslenince genç muhafız led ışıklı kapıya bakıp "Ah evet doğru," dedi ve geri dönüp ormana yöneldi. Ardından durumun garipliğini örtmek için "Kapı sağlam mı diye bakmıştım zaten. Bu aralar Gregor umarım işini düzgün yapıyordur," dedi.

Holly de ters yöne gittiğini anlayınca durup aniden arkasını döndü led ışıklı kapıya yöneldi. Çöp kapılar dışarıdaydı değil mi!" diye mırıldandı aptalca gülümserken.

İkili şaşkın ördek gibi etrafta dolanırken, nihayet Holly led ışıklı kapıdan çıktı, Megan da ormanın içinde ışınlandı.

Kötü bakışları ile Megan'ın arkasından bakan Pedro, Oscar'a yönelerek "Muhafız kesin garip şeyler söyleyip zavallı bayan Holly'nin aklını çeliyor. Şapşal şey!" diye mırıldandı.

ELENOR'UN SİHİRLİ ORMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin