6🍀

31 6 0
                                    





Ve tekerleme bitmişti.

Sarhoş adam Holly'nin beklenti dolu gözlerine baktı. İkisi de çöp kutusunun başında bir şeylerin olmasını bekliyor gibiydi. Böyle tuhaf cümleler sonunda sarhoş adam hafifçe ayılmış Holly'nin delirdiğini düşünmeye başlamıştı.

"Sen deli misin? Ne yapıyorsun çöp kutusuyla? O söylediğin şeyler de neydi öyle?"

Adam bir yandan konuşuyor bir yandan Holly'e yaklaşıyordu. Tam olarak ayılamamış olacak ki arka cebinden kulbu kırılmış ince bir bıçak çıkardı. Holly panikle olduğu yere mıhlanmışken buradan hasarsız kurtulamayacağını biliyordu. Koşup uzaklaşmak için çok geç kalmıştı. Üstelik korkudan dizleri titriyordu ve  neredeyse yürümeyi unutmuştu. Hemen şimdi gökyüzünden kalın bir urganın ona doğru uzatılmasını ne çok isterdi. Zaten ancak öyle bir şey kurtarırdı onu bu adamdan.

Sarhoş adam bıçağını genç kızın boğazı hizasına getirdiğinde garip bir cızırtı sesi oluştu. Büyük bir metalin eriyerek bükülmesini andıran bu ses çöp kutusundan geliyordu. İnanması güç ve hatta imkansızdı ama Holly hızla çöp kutusuna baktı. Tahmini doğruydu ve çöp kutusu Şekil değiştiriyordu. Oluyordu. İşe yaramıştı.

Sarhoş adam Holly ile arasında garip sesler çıkaran çöp kutusuna şaşkınlıkla baktı. Elindeki bıçağı da biraz önce ne yapacağını da unutmuş gibiydi. Gözlerini kocaman açarak korku dolu bakışlarla bir çöp kutusuna bir Holly'e bakıyordu. Ayık gezdiği anlar çok azdı ama öyle vakitler de bile böylesi bir saçmalığa tanık olmuşluğu yoktu. En fazla birkaç kedi fırlardı bu çöp kutularından, şimdi ne oluyordu da kendi kendilerine büyüyüp bükülüyorlardı?

Biraz önce sarhoş olan adam sanki birden ayılmıştı. Kekeleyerek bağırdı. "Ca-cadı! Sen bir cadısın."

Holly de bu büyüden sonra kendisinin bir cadı olduğuna inanabilirdi aslında.

"Ö-öyle değil mi?" diye ekledi. Sarhoş adam titreyerek arka arka birkaç adım attı ve bıçağı yere atarak arkasına baka baka kaçmaya başladı.

Genç kız mutlu olmuştu. Hatta biraz sonra sevinçten gülmeye başladı. Kurtulmuştu nihayet. Heyecandan bir inip bir kalkan göğüs kafesine hakim olmaya çalışırken bir anlık unuttuğu şekil değiştiren çöp kapının farkına vardı. Adamdan kurtulmasına kurtulmuştu ancak şimdi bu çöp kapı ile başı dertte gözüküyordu. Açıldığı için böylece bırakamazdı ve geri nasıl kapanacağını da bilmiyordu. İçinden geçmeye adeta mecbur kalmıştı. Ne yapması gerektiği belliydi ancak yapmak istemiyordu. Yeniden o ormana girmek istemiyordu. Günlerdir yaşanan her şeyin bir rüya olduğuna kendini insandırmış ve verilen görevin sorumluluğunu almamak için kendini psikolojik olarak ayarlamıştı. Tüm bu düşünceler az önce şekil değiştirmesi için yalvardığı çöp kutusuna tezat oluştursa da umrunda değildi. Gerçi bir ihtimal, yani çok küçük bir ihtimal Elenor'u görmesi mümkün olduğu için orman birazcık cazip geliyordu. Sonuçta onu ancak ve ancak iyi kalpli insanlar görebiliyordu.

Holly dikkatle sağa sola baktı.  Kimsecikler yoktu. Eve doğru koşsa ve çöp kapı böylece kalsa ne olurdu ki? Ama ya ondan başkası girer de ormana ulaşır sonra da kapılardan geçip ormanı tehlikeye atarsa? Almak istemediği sorumluluğa çoktan kendini kaptırmıştı sanki. Bir geri bir ileri adım attı ve en sonunda pes etti. Gözlerini kapatıp dişlerini sıkarak "Ah inanamıyorum!" diye mırıldandı ve açılıp büyüyerek, büyük yeşil bir kapı olan çöp kutusunun içinden geçti.

Adımını atması ile led ışıklı kapıları görmesi bir olmuştu. Işınlanma dedikleri bu olsa gerekti çünkü kapıya girince tünelimsi bir yerden geçeceğini hayal etmişti ancak olmadı. Saliselik bir zaman dilimiyle kendini ormanın kapısında buldu. Ormanın led ışıklı kapıları aynı mükemmelliği ile duruyordu. Pembe, mor, krem ve yeşilin fantastik bir şekilde birleşip çizilerek eski Roma yapılarını andıran bu kapı gerçekten de bir benzeri yokmuş gibi görünüyordu. LED'lerin sağlamlığı dikkate alınırsa anlaşılan mühendis Gregor işini sağlam yapmıştı.

ELENOR'UN SİHİRLİ ORMANIWhere stories live. Discover now