Final 🍀

56 8 0
                                    



Ve sendin rüyalarıma giren imkansız sevda...

Sendin, gözlerim kapattığımda düşlediğim hülya...

Sahi sendin , nefes almak için kullandığım hava...

8 sene sonra

Kutunun içini tamamen boşalttıktan sonra dibinde kalan bir kağıt dikkatini çekti genç kızın. Kaşlarını ciddiyetle kaldırarak, dudaklarını anlamsız bir şekilde topladı ve kendi kendine "Önemli eşyalarımın bulunduğu kutuda bu kağıdın ne işi var?" diye mırıldandı.

Evire çevire baktığı kağıt tamamen boştu ancak eski olduğu sararmaya yüz tutan katlanma çizgilerinden anlaşılıyordu. Yine de boş bir kağıdı neden sakladığını anlayamıyordu. Kim tek biz çizgi bile olmayan bir kağıdı saklardı ki?

Yüzünün önüne gelen saçlarını kulaklarının arkasına alan genç kız, önce çöpe atmayı düşündüğü kağıdı eğer önemli bir şey olmasa bu kutuya koymazdım diye düşünerek çöpe atmaktan vazgeçti. Genç kız tam kağıdı kutuya koyacaktı ki kağıttan gelen garip bir ananas kokusunu sezdi. Kağıt ananas mı kokuyordu?

Anlamsız bir şekilde başını iki yana sallarken tam kağıdı yeniden eline alıp incelemeye koyulacaktı ki, annesinin sesi ile irkildi.

"Holly! Hadi artık, tıkıldın kaldın odana yemekler soğuyacak!"

Kağıda uzattığı elini geri çeken genç kız, bağdaş kurduğu bacaklarını düzelterek acele bir şekilde kutuyu kapattı ve çöpe atılacakları çöp kutusuna atarak odadan çıktı. Merdivenlerden hızla inerken bir yandan "Geliyorum anne!" diye cevap verdi.

Merdivenlerden birer ikişer inen genç kız, annesinin kendi kendine söylediği şeyleri duymamaya çalışıyordu. Tıp fakültesinden mezun olalı çok olmamıştı ancak doktorluk yapmayıp küçük bir peyzaj açmıştı. Burada yetiştirip büyüttüğü çiçekleri satıyor, sürekli onlarla vakit geçiriyordu. Onca sene okuyup da doktorluk yapmayan, sadece açtığı küçük bir bahçe ile ilgilenen Holly'e annesi çok kızıyordu ve o çok sevdiği küçük bahçesine kafayı fena halde takmıştı. Sürekli bu konu hakkında konuşup, dır dır edip genç kızın başının etini yiyordu.

"Sen o kadar oku doktor ol, git çiçeklerle ağaçlarla ilgilen. Her insan bitkileri sever ama hobi olara yap. Sürekli sürekli olmazki yani." diye bağırdı.

Holly duymamak için kulaklarını kapatırken alelacele kahvaltısını ağzına tıkıştırdı. Yıllardır hızlı yiyordu, hâlâ hızlı yiyordu, hep hızlı yiyecekti. Biraz da annesinin duymamaya çalışıyordu.

Holly annesinin söylediklerini dinlememeye çalışsa da ağaçlara ve bitkilere olan ilgisine kendi de anlam veremiyordu. Eskiden böyle değildi. Lise sona kadar ağaçlara, bitkilere bu kadar ilgili olduğunu hatırlamıyordu. Nerden gelmişti bu bahçe sevdası?

Karnını bile doyurmadan masadan kalkan genç kız, alelacele lavaboda ellerini yıkayıp evden çıktı. Artık annesi bir gün yüzü göstermiyordu. Haksız da sayılmazdı, tüm gün bahçede geçirip evi otel olarak kullanması hiç iyi değildi. Yine de bazen en yakın arkadaşı Asley'in dediklerini dinleyip onun ayarladığı biri ile evlenmeyi bile düşünüyordu.

Alelacele evden çıkan genç kız, yeni aldığı yeşil ve kahve tonlarının hakim olduğu arabasına bindi. Kendi küçük bahçesine gitmek için yola çıktığında, telefonu çalmaya başladı.

Elini arabanın anahtarından çeken genç kız çantasının içinden telefonunu çıkardı ve arayan kişiyi görünce kısık bir şekilde gülümsedi.

"İyi insan lafın üzerine arar." diye mırıldandı. 

Gerçekten de biraz önce aklından geçirdiği dostu Ashley arıyordu. Genç kız kulaklığı takarak telefonu açtı ve sesini inceltip tatlıca "Söyle benim şeker dostum. Yine kimi ayarladın bana?" diye sordu bir yandan da arabayı çalıştırıp yola koyulurken.

ELENOR'UN SİHİRLİ ORMANIWhere stories live. Discover now