14🍀

14 5 0
                                    









Holly eve gitmekten vazgeçtikten sonra kollarını önünde bağlayarak hızla yürümeye başlamıştı. Megan da ona yetişmek için hızlı adımlarla arkasından geliyordu. Genç muhafız bir müddet yürüdükten sonra "Söyler misin nereye gidiyoruz? Böyle önden gidersen nereden bilebilirim ne yapacağımızı?" diye sordu.

Hızla yürüyen Holly aniden durup önünü dönünce muhafız ona çarpmamak için kendini zor tuttu. Kaşlarını kaldıran genç kız birbir sıraladı sorularını. "Nöbet yerin neresi? Ben gidince geceleri nereyi kontrol ediyorsun? Vaktinin büyük bölümünü nerede geçiriyorsun? Genelde nereleri gezmeyi seversin? Oraları görmek istiyorum."

Anlamamış bir şekilde yüzünü buruşturan Megan "Yorulursun, hem benim görevim seni eğlendirecek türde bir yer değil! Ayrıca bu kadar çok yeri aynı anda görme isteği de nereden geldi?" diye sordu.

Genç kız kollarını çözerek muhafıza daha fazla yaklaştı.

"Eğlenmek istemiyorum. Seni tanımak istiyorum. Lütfen orası her neresiyse birlikte gidelim."

Megan Holly'nin sözleri üzerine hareketsizce kalakalmıştı. Kalbinin hızlı hızlı çarpmaya başlamasının nedeni de neydi? Daha önce hissetmediği bir duyguydu bu. Yüzü kızarınca içinden başlayan bir alev tüm bedenini sardı. Böyle bir hisle kendisine çok yakın olan Holly'den ani bir hareketle uzaklaşarak geri çekildi.

"Ta-tamam, madem gezmek istiyorsun hazır ol o zaman. Eve gitmek istersen duymazdan geleceğim ona göre."

Megan bunu söyledikten sonra hızlı hızlı yürümeye başlamıştı. Önden giderken hızla atan kalbini yatıştırmak için elini üzerine koyarak sert bir şekilde ovurşturdu. Bir anda hastalanmış olabilir miydi? Böyle garip bir duyguyu hissettiği için canı sıkılmıştı. Bu kendisini huzursuz hissetmesine ve kalbinin çok hızlı atmasına sebep oluyordu.

Megan ve Holly bir müddet yürüdükten sonra ışınlandılar ve ormanın 8. bölgesine geldiler. Burası milyonlarca mantardan oluşan bir bölgeydi. Ve Holly'nin girişte gördüğü kırmızı başlıklı mantar çocuklar yaşıyordu. Mantarların rengi ve şekli değiştikçe türleri de değişiyordu. Mantar ağaçlar, mantar evler, mantar yataklar ve mantar çocuklar...

Megan'ın geldiğini gören mantar çocuklar koşarak muhafızın etrafında toplandıklarında karışık bir şekilde bağrışmaya başladılar. Muhafıza anlaşılan bu bölgede de çok ihtiyaç vardı. Her bir kafadan ayrı ses çıkarken sorunun tek olduğu besbelliydi. Holly, mantar çocukları ezmemek için bastığı yere dikkat ediyordu ancak gerçekten çok hızlıydılar. Seslerinin yüksekliği karşısında yüzünü buruşturan genç muhafız elleri ile mantar çocukları durdurdu ve "Bir saniye şimdi tam olarak derdiniz ne tek bir kişi konuşsun," dedi.

İçlerinden en yaşlı olanı "Muhafız, aşağı köy sakinleri aradan geçen dereden dolayı yukarı köye geçemiyor. Ne zaman geçmeye çalışsak bir mantarı kaybediyoruz. Islandığımız zaman ne kadar kötü koktuğumuzu biliyorsun. Aksi gibi bu bölgede güneş de pek yüzünü göstermez, dedi.

Kaşlarını çatarak ciddi bir şekilde dinleyen genç muhafız "İyi de sizin için onlarca gemi yapmıştım. Onlardan birine binip gitmek yerine neden suya düşmeye başladınız ki?" diye sordu.

Yaşlı mantar adam, gözlüklerinin üzerinden bakarak "Evet yapmıştın ancak yaptığın kağıt gemiler bir süre sonra su alarak battı. Halkımızı boğulmaktan zor kurtardık. Gemiden düşünce ıslanmakla kalmıyor aynı zamanda su içinde boşluyoruz da biliyorsun," dedi.

Megan, bir iki defa öksürdü ve Holly'nin yüzüne baktı. Onun yanında başarısızlığı söylendiği için utanmıştı ancak genç kızın aklı başka yerdeydi. Hemen yeni fikirler üretmek için düşünmeye başlamıştı.
Muhafız yeniden yaşlı adama döndüğünde Holly bir şey bulmuş olarak parmağını çıtlattı ve "Benim bir fikrim var!" diye bağırdı. Tüm mantar çocuklar ve sonunda Megan da Holly'e bakmışlardı. Onca kişinin bakması ile utanan genç kız "Şey ama umarım işe yarar," dedi çekince ile.

ELENOR'UN SİHİRLİ ORMANIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن