18🍀

25 4 0
                                    





🌲

Belki de hiçbir şey düşündüğümüz gibi değildir...
Hissettiğimiz hiçbir duygu, andığımız hiçbir anı ve daha bir çoğu...
Belki de hiçbiri aslında olduğunu düşündüğümüz gibi değildir...
Kalbimiz yanlış hissetmiş, zihnimiz yanlış düşünmüş, beynimiz anıları eksik kaydetmiştir...
Belki de gerçek sandığımız şey, gerçek olduğunu düşündüğümüz hisler, rüyanın ta kendisidir...
Hepsi uyandığımızda yok olan, yüzümüze yerleşen gülücüğü silen, kalbimizi durduran, simsiyah bir kabustur belki de her şey...

Holly hızlı adımlarla küçük gölden uzaklaşırken bir yandan da ağlıyor göz yaşlarına hakim olamıyordu. Niye böyle oluyordu ki? Megan ile resmî bir bağı yoktu. O gerçekte Holly'nin hiçbir şeyi, hiç kimsesiydi. Ona karşı böyle bağlı olması doğru bir şey miydi? Ona böyle kırılmak, onu böylesine çok sevmek, tüm bu şeylere hakkı var mıydı? Holly her şeyin farkındaydı yine de titreyen çenesine ve dökülen gözyaşlarına engel olamıyordu. Bu hali kendisini işe yaramaz, zavallı biri gibi hissetmesine neden oluyordu.

Ormanda koşar adımlarla ilerlerken yağmur yağmaya başladı. İlk kez yağmur yağıyordu ormana gelişinden bu yana. Bu neyin habercisiydi ki? Yağmurun yüzüne değen damlaları Holly'nin gözyaşlarına karıştığında kendini led ışıklı kapının önünde buldu. Saçları ve tavşan kulaklı pijaması tamamen ıslanmıştı. Hava soğuk değildi ancak ıslak olmak Holly'i üşütmüştü.

Genç kız hüzünle titrerken, eli ile led ışığına dokundu. Bir an önce eve gitmek istiyordu.

Kapı "Yeni ruh kaçıran Holly Lenner!" diye tanıtımını yapmıştı ancak bir türlü açılmıyordu.

Genç kız dejavu yaşadığını hissettiği bir anda Megan ortaya çıktı. Nefes nefese kalmıştı. Sanki koşmuş ya da korkmuş gibiydi. Onun da üstü başı ıslanmıştı. Saçlarından sular süzülürken, kıyafetleri tamamen ıslanmıştı. Taş toplarken ıslattığı paçaları da hâlâ kurumamıştı. Genç muhafızın yüzünde mahzun bir ifade vardı ancak yapmacık bir şekilde gülümseyerek her şey yolundaymış gibi davrandı ve titrek çıkan sesi ile "Oscar bana göle geleceğini söylemişti," dedi. Sonra da derin bir nefes alıp "Niye gelmedin?" diye sordu.

Holly, gözlerindeki yaşın yağmurla karıştığını bildiği için silmeye gerek görmedi ve yüz ifadesini ciddileştirerek "Evet! Bir şey mi diyeceksin?" diye sordu ıslak saçlarını eli ile arkasına iteklerken.

Megan şaşkınca gözlerini açmıştı.

"Bir şey mi oldu Holly?"

Holly gözlerini umursamaz bir şekilde çevirdiğinde bıkkın bir nefes vermişti. Bir an önce bu sorgulamanın bitmesini ve mümkünse tek kekime etmemesini diliyordu.

"Sana yeterli cevabı vermemem için bir şey mi olması gerekiyor? Sadece gelmek istemedim. Hediyeni, ki şayet varsa almak istemedim. Senden bir şeyi kabul etmek istemedim. Oldu mu? Yeterli mi? Tatmin oldun mu?"

Gözlerini şaşkınca açan Megan hüzünle Holly'e yaklaştı ancak genç kız bir adım geri gitti.

Holly'nin davranışlarına anlam veremeyen Megan, hüzünle kaşlarını kaldırdığında olduğu yerde hareketsizce kaldı. Derin bir nefes alan genç muhafız, titrek sesi ile "Bak eğer bir sıkıntın varsa, çözeriz. Eğer zorlanıyorsan yardım ederim, eğer başka..." diye devam edecekti ki genç kız içindeki tüm öfkeyi kusarcasına "Pardon sen neden bahsediyorsun? Neyin çabasındasın? Neyi kurtarmaya çalışıyorsun? Kim için? Ben senin için neyim ki? Söylesene senin için ne ifade ediyorum? Cevap ver!" diye bağırdı.

Genç muhafız nefes dahi almadan öylece kalakalmıştı. Yağmurla ıslanan saçlarından süzülen damlalar yüzüne ve gözlerine süzülüyor oradan da yere düşüyordu. Göz kapakları sürekli açılıp kapanıyordu. Nefesi kesik kesik devam etmeye başladığında gözleri yaş ile doldu ancak yağmur yağdığı için belli olmuyordu. Açık olan elini yavaşça kapatarak bir iki adım geri giden Megan hüzünle titremeye başlamıştı. Ne diyecekti ki? Yine niye her şeyi kaybetmiş gibi hissetmeye başlamıştı? Tam kalbinin huzura erdiğini hissetmeye başlamıştı. Şimdi neden yine paramparça olmuştu?

ELENOR'UN SİHİRLİ ORMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin