13🍀

22 5 0
                                    







Holly'nin ormana gelişinin üzerinden beş hafta geçmişti. Haziran ayı bitmiş, Temmuz ayı çoktan başlamıştı. Yazın ortası olduğu için güneş her zamankinden daha sıcak, daha yakıcıydı. Yeşilliklerin göz alabildiğince uzandığı orman bu yoğun ışıkta pırıltı bahçesi gibiydi.

Genç kız, sabah erkenden kalkmış, odasını toplamış, temiz havanın içeriye girmesi için açtığı penceresinin önünde dışarıyı izliyordu. Büyükannesinin evinin ön bahçesinden Elenor'un ormanı görünüyordu. Sıradan bir orman gibi göründüğü için hiç kimsenin dikkatini çekmiyordu. Oysaki Holly, sıradan gözüken her ağacın, her çalının olduğu yerde bambaşka bir dünya olduğunu biliyordu.

Holly ormana alışmasına alışmıştı ancak hâlâ bazı şeylere anlam veremiyordu. Mesela Elenor kimdi? Neden bir ormanı vardı? Ve neden gizliydi? Aklına gelen tüm soruların cevaplarının olduğu yeri biliyordu aslında.

Genç kız, dirseklerini yasladığı pervazdan başını döndürerek baktı ve masasının üzerinde duran kitabı gördü. Okuması için onu bekliyordu. İç güdüleri okumamasını söylese de bilgi almak için okumalıydı.

İyice eskiyen tahta pencereyi büyük bir gıcırtı ile kapatan Holly, masasının başına geçti ve tekerlekli sandalyesine oturtarak iki elinin parmaklarını çıtlattı. Sonra boynunu çıtlattı ve gerindi. Kahvaltıya kadar bir bölüm okumayı düşünüyordu.

Genç kız ananas kokan kitabı açtı ve içindekiler bölümünü buldu. Elenor hakkında bilgi veren bölümü açtığında karışık bir resimle karşılaştı. Bir kişi vardı ancak kitabın eskiliğinden olsa gerek yüzü bile doğru dürüst seçilemiyordu.  Gözlerinin önüne gelen saçlarını elleri ile tuttu ve bölümü sesli bir şekilde okumaya başladı.

"Orta çağ bizim için en kötü zaman olmuştur. İnsanlar ve büyücüleri karşı karşıya getiren en kanlı çağdır."

Holly yazının garipliği karşısında bir iki defa başını salladı.

"Bu kimin dilinden yazılmış acaba? Sanki Elenor konuşuyor gibi."

"Bir çoğumuzu yaktılar. Hâlâ da yakmaya devam ediyorlar. Büyücüler ikiye ayrıldı. Birincisi insanlara nefret besleyen kötü ruhlar olarak ırk değiştirdiler. Diğeri ise hâlâ içinde iyilik barındıran biz periler olarak kaldık. Her ne kadar iyi olsak da insanlar bizi aralarında istemedikleri için her bir Peri kendine bir orman tasarladı ve sihirle mühürledi.
Ben Elenor, Elf Eltur'un oğlu Peri Elisya'nın kızıyım. Hâlâ içimde olan insan sevgisini barındırmaya devam ediyorum ve dünya üzerinde var olduğum sürece de devam edeceğim."

Holly, gözlerini şaşkınca açtı. Okuduğu her şey ona masal gibi geliyordu ancak gerçeğin ta kendisiydi. Bizzat ormanda görevliyken nasıl masal olarak addedebilirdi ki?

"Vay be! Elenor bir peri miymiş?"

Genç kız heyecanla tekrar ederken "Demek Elenor insanlara dost olan bir peri," diye tamamladı. Ve yine o zaman kötü ruhlar da birer büyücüydü. Holly, Elenor'u görmeyi her zamankinden çok istemişti ancak biliyordu ki onu ancak iyi yürekli insanlar görebilirdi. Peki gerçekten iyi bir insan mıydı?

Genç kızın şaşkınlığı hâlâ üzerindeyken alt kattan güzel kokular gelmeye başladı.
Holly, aslında kitaba devam etmek istiyordu ancak uyandığı zamandan bu yana bayağı vakit geçtiği için acıkmıştı. Daha fazla bekleyemeyen genç kız, kitabı kapatarak aşağıya inmek için ayağa kalktı. Odasından çıkarak merdivenleri seke seke indi ve nazlı bir şekilde "Aman da aman benim tatlı büyükannem neler yaparmış?" diye seslendi. Her sabah böyle hoş kokular içine uyanmak öylesine güzeldi ki yaz aylarını bu yüzden iple çekiyordu.

ELENOR'UN SİHİRLİ ORMANIWhere stories live. Discover now