1.BÖLÜM: TANIDIKLIK HİSSİ

2.5K 122 102
                                    

"Bu çocuğu tanıdığımı hissediyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Bu çocuğu tanıdığımı hissediyordum. Çok yakından tanıdığımı... Sanki benim bu çocukla bir hikayem olacaktı ve bu hikaye Ya yaşanmıştı yada yaşanmak üzereydi..."

1.BÖLÜM: TANIDIKLIK HİSSİ

"Akasya bak! Bu çiçekleri daha önce görmemiştik. Toplasak mı?"

Sinirle Poyraz'ı durdurdum.

"Poyraz o çiçekleri kopartırsan ölürler!"

Poyraz bozularak bana döndü.

"Ama ben sana çiçek vermek istiyorum!"

Gülümseyerek Poyraz'ın omzunu sıvazladım.

"Öyleyse kendi çiçeğimizi yetiştiririz olmaz mı?"

Poyraz şaşkın şaşkın gözlerime bakarken gülümsedim.

"Nasıl yani? Nasıl yapacağız?"

Gülümseyerek Poyraz'ın elini tuttum.

"Azra abla bize yardım eder. Hadi gel!"

Poyraz gülümseyerek elimi tuttuğunda yaşadığımız yere, evimize, yetimhaneye doğru koşmaya başladık.

"Poyraz..."

Poyraz... Rüyalarımdan, hayallerimden bir türlü ayrılmayan benden iki yaş büyük çocukluk aşkım. İlk heyecanım, ilk aşkım, ilk arkadaşım, ilk umudum, kurduğum ilk hayaller... Hepsi Poyraz'dan ibaretti. Poyrazla, beş yaşımdayken beni evlat edinen ailem sayesinde ayrılmıştık. O günü hiç unutmuyordum. Gözlerimin önünden Poyraz'ın çaresiz gözleri gitmiyordu bir türlü. Ellerimi o kadar sıkı tutmuştu ki sanki ellerimizi hiç bir güç ayıramayacak gibi geliyordu. Bana 'Büyüyünce seni bulacağım Akasya.' Demişti. Onsuz geçen on üç yılımın her anı, Poyraz'ın beni bulacak olması umuduyla geçmişti. Hala inancım kalbimde varlığını koruyordu. Poyraz bir gün beni bulacaktı... Yataktan usulca kalktığımda yatağımın kenarındaki çalışma masamın üzerinde duran telefonumu aldım. Saat gece dört olmak üzereydi. Telefonumla birlikte kulaklığımı ve sırdaşımı, günlüğümü de alarak yatağımın üzerindeki battaniyeyi de üzerime aldım. odamın balkonuna çıktım. Balkonumun çatıya ulaşan merdivenlerini dikkatlice çakarak yavaş adımlarla her zaman olduğu gibi çatıda yerimi aldım. Çatı tam oturulacak gibiydi. Bazen saatlerce burada kulaklığımla ve bedenimi ısıtan battaniyemle birlikte oturur, hayatı sorgulardım. Evet hayatı sorgulamak! Ve buna tabii ki günlüğüm eşlik ederdi. Kulaklıklarımı kulaklarıma yerleştirdikten sonra her zaman olduğu gibi Çağan Şengül'ün sesinin kulaklarıma eşlik etmesine izin verdim.

"Seni ararken kayboldum Söyle nerdesin? şimdi nerdesin? Seni ararken kayboldum Nerdesin? şimdi neredesin söyle?"

Şarkının en sevdiğim kısmı kulaklarıma dolarken usulca gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda, usulca günlüğümü açtım ve sayfalarını karıştırmaya başladım. Sayfanın arasına bıraktığım kalemi alarak yeni, temiz bir sayfa açtım. Kalbimden geçenleri bu sayfaya sığdırmayı deneyecektim. En zor şeyde bu değil midir zaten? Kalbimizden geçenleri sınırlamak...

AKASYA Where stories live. Discover now