14. BÖLÜM: KORKU

669 39 8
                                    

"Ne ben gitme diyebildim ne de o kalabildi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ne ben gitme diyebildim ne de o kalabildi. O gitti ben kaldım. Poyraz gitti Akasya kaldı. Tıpkı Akasya gittiğinde Poyraz'ın kalması gibi..."

14. BÖLÜM: KORKU

Ellerim tir tir titriyordu. Ellerime birde kalbim seve seve eşlik ediyordu, ısrarla. Göz yaşlarım gözlerimde kurumuştu. Tükenmek bilmeyen hıçkırıklarım kalbimin derinliklerinden geliyordu. Gözlerimde ki kuruluk canımı yakıyordu. Acıyla kapattım gözlerimi başımı arabanın camına yaslarken. Kulaklarımda emir can iğnek'in sesi yankılanıyordu. "Bir gönül davası," diyordu Emir Can. "Anlatsam, ağlarsın." Diyerek ekledi ses tonundaki saklayamadığı acısıyla. Bugün korku duygusunu kalbimde yeniden tanımlıyordum. Ben bugün öyle bir korku yaşamıştım ki yaşadığım korkudan bile korkacak kadar büyük bir korkuydu. Karşıdan karşıya geçerken bir anda çalan korna sesi gibi, uykunun en güzel yerinde gördüğümüz kabuslar gibi değildi bu korku. Bu korku benim hayatımda korktuğum en korkunç korkuydu. Ben bugün sevdiğim adamdan korkmuştum. Ben bugün canını canım saydığım adamdan, nefes alışıyla nefes aldığım adamdan korkmuştum. Bu korkuyu size tarif etmem olanaksız. Bu korkunun hiç bir tarifi yok. Gözlerimi acıyla kapattım o an bir kez daha. Gözlerimi kapattığımda gördüğüm tek görüntü Poyraz'ın gözleri oldu. Önce şefkatli bakışlarıyla karşılaştım sonra ölüm makinasını andıran bakışlarıyla. En sonda onun yüzüyle. Kanlar içinde kalmış yüzüyle. Demir'in baygın bedeniyle... Gözlerimi görmekten korktuğum bir kabusu görmüş gibi hızla açtım.

"Asya?"

Barış'ın sesiyle hafifçe başımı elleri direksiyonda olan Barış'a çevirdim.

"Efendim..."

"O çocuk kimdi? Poyraz neden bir anda-"

Ağlamaktan acı içinde olan gözlerimi kapattım sıkıca.

"Konuşmak istemiyorum Barış. Beni eve bırakır mısın?"

Barış nefesini sıkıntıyla dışarı verdiğinde usulca başını salladı. Düşüncelerim kafamın içinde boğulurken dışarıda rüzgarın etkisiyle savrulan yapraklara takıldı bakışlarım. Oradan oraya savrulan ağaç dallarına, yürürken ellerini ısıtmak umuduyla cebine sokan insanlara, duvarların kenarlarına sinmiş kedilere, rüzgarı teninde hissetmeye çalışan, ellerini gökyüzüne uzatan çocuklara. Gözlerim tek tek üzerlerinde gezdi durdu dakikalarca. Sonunda gördüm bahçe kapımızı. Rahat bir nefes almayı diledim ama olmadı. Bazen geldiğiniz yer ev değil eviniz olmalıydı nefes alabilmek için. Benim evim dünyanın en güzel kahverengi gözlerine, en acımasız gözlerine sahip o adamdı. Kapıyı usulca açtım. Barış'a döndüm gülümseye çalışırken.

"Yalnız kalmak istiyorum."

"Bir şey olduğunda ara Asya. Ne olursa olsun ara. Sen benim canımsın."

AKASYA Where stories live. Discover now