8.BÖLÜM: SALEP

1.3K 66 13
                                    

"Ben mucizelere inanmayı Akasya'nın ölüm haberini aldığım gün bırakmış, mucizelerin gerçekleşeceğine ise yıllar sonra Akasya'yı yeniden bularak inanmıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ben mucizelere inanmayı Akasya'nın ölüm haberini aldığım gün bırakmış, mucizelerin gerçekleşeceğine ise yıllar sonra Akasya'yı yeniden bularak inanmıştım."

8.BÖLÜM: SALEP

Efe Poyraz Saygın'ın ağzından:

Duyduklarım gerçek olabilir miydi? Ne diyordu bu kız? Dudaklarım şaşkınlıkla aralanmış, sahnede saçmalayan kızı izliyordum. Asya'nın bir eli sandalyeden destek alıyor, bedeni giderek zorluyordu onu. Ayağa kalkacak Asya'yı tutacak gücü bulamadım kendimde. Sanki oturduğum sandalyeden bir daha kalkamayacak gibiydim. Akasya diyordu, beş yaşında evlat edinildi diyordu ve en önemlisi Akasya Korcan diyordu. Gerçekten olabilir miydi? Benim Akasya'm olabilir miydi bir aydır beni kendine bağlayan bu kız? her baktığımda gözlerimi kaçırmakta zorlandığım bu kız benim Akasya'm olabilir miydi? Yıllardır aradığım, öldüğünü sandığım, yıllarca yasını tuttuğum o küçük kız; bir aydır hayatımda, bana kalbimin yerini yeniden hatırlatan bu kız olabilir miydi? Kesinlikle oydu. Bu bir tesadüf değildi bu bir mucizeydi. Akasya benim mucizemdi. Gözlerim boşlukta kalmıştı. Asya sandalyeyi bıraktığında bir anda ayakkabılarını çıkartıp çakışa koşmaya başladı. O sırada Birce denen kızda Lal'in yanında yerini almış, Hayal denen kızı hırpalıyordu. Başımı iki yana sallayıp ayağa kalktım. Akasya'yı bir kere kaybetmek ruhumun çektiği acıya yetmişti. Bir başkası olamazdı. Hızla kapıdan çıkıp koşmaya başladığımda ne zaman başladığını fark etmediğim yağmur, görüş açımı zorlaştırıyordu. harabe bedeniyle, çıplak ayaklarıyla koşan Asya çarptı gözüme, Akasya kaçıyordu, gerçeklerinden kaçıyordu ona bunu yaşatan bu insanlardan kaçıyordu. Ne zaman akmaya başladığını anlamadığım göz yaşlarım yanaklarımdan birer birer süzülüyordu. Efe Saygın bugün öldürdüğü Poyraz'ın tekrar nefes almasını sağlayacak o ismi döktü dudaklarından.

"Akasya!"

Göz yaşlarımda yağmurla beraber hızlanmıştı. Akasya'ya yakın durdum yerimde. Akasya'da durdu. Dönmedi arkasını. durdu usulca bu boş yolun ortasında. Bir adım daha attım yıllarca aradığım o küçük kıza. Yıllarca dudaklarımdan dökmek istediğim o kelimeleri dudaklarımdan gururla döküldü.

"Buldum seni."

Akasya hafifçe döndü bana doğru. Şaşkındı, üzgündü, korkmuştu, tüm korkusu yanılmaktı. Benim Poyraz olmama düşüncem korkutuyordu onu.

"Sözümü tuttum Akasya, seni buldum."

Dudaklarımdan bir kez daha bu kelimeler gururla dökülmüştü. Defalarca haykırmak istiyordum. Ben Efe Poyraz Saygın, Akasya Balca'yı buldum. Bu iki küçük aşığın birbirlerini bulma hikayesiydi. Bu Akasya ve Poyraz'ın bu hayatta iki kez aşık olma hikayesiydi. Akasya ve Poyraz bu hayatta iki kez aşık olmuşlar, ikisinde de yeniden birbirlerine aşık olmuşlardı.
Ağlamam öyle şiddetlenmişti ki karşımda gördüğüm bu yorgun bedeni kollarımın arasına alıp hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum.

AKASYA Where stories live. Discover now