20.BÖLÜM: MUTLULUK

575 37 3
                                    

"Mutluluk bu kadar basitti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Mutluluk bu kadar basitti. Mutluluk sevdiğin insanla geçirdiğin dakikalardı, sevdiğin insanın dudaklarından dökülen sözcüklerdi, gelen bahara ayak uydurup açan çiçekler, doğmaktan bıkmayan güneşti. Mutluluk buydu, bu kadar kolaydı..."

20.BÖLÜM: MUTLULUK

"Dün gece çok güzeldi. Kurduğum hayallerden, gördüğüm en güzel rüyalardan daha büyüleyiciydi. Ben bu çatı seansı işini sevdim..."

Poyraz'ın attığı mesajla gülümseyerek yanımda, telefonuna gülümseyerek bakan Poyraz'a çevirdim bakışlarımı.

"Daha ne kadar mesajlaşacağız? Yanımdasın zaten."

Diye fısıldadığımda telefonumun da ekranını karartarak sıramın altına bırakmıştım. Çatı seansını sabaha karşı tamamlamıştık, Poyraz geldiği yoldan geri dönmüştü ve yalnızca iki saatlik uykuyla okula gelmiştik. Bu kez okula babamla gelmiştim. Beni bırakmış ve dönüş İçin Poyraz'ı defalarca tembihlemişti. Babama istemsizce hak verdiğim için sesimi çıkartmamıştım. Sınıfta yankılanan zil sesiyle rahatlayarak nefesimi verdim. Sonunda öğle arasıydı!

"Bücürük, Poyraz hadi kantine gidelim."

Alp'in enerji dolu sesiyle hevesle başımı salladım. Uykum açılmak nedir bilmiyordu. Günün ikinci kahvesi hiç fena olmazdı.

"Tamam kardeşim."

"Uyan güzelim, hadi."

Alp Birce'nin Sıraya dağılmış saçlarını hafifçe okşayarak uyandırmaya çalışıyordu. Birce saçlarındaki elleri hissetmiş olacak ki usulca kaldırdı başını sıradan.

"Geldik mi?"

Birce'nin afallamış sesiyle kendimi tutamayarak güldüm. Gülüş sesime Poyraz ve Alp'in de gülüş sesleri karışırken Alp gülüşünü bastırıp büyük bir ciddiyetle Birce'ye döndü. Bir elini omzuna koyarak başını salladı.

"Evet güzelim, geldik."

Birce etrafında gözlerini gezdirdikten sonra sinirle Alp'in omzundaki elini ittirdi.

"Geç dalganı! Salak deve."

Birce sinirle ayağa kalkıp önden ilerlerlerken Alp Birce'ye yetişerek kolunu omzuna atıp Birce'yi kendine çekmişti. Bir eli de Birce'nin saçlarına giderken saçlarını karıştırıyordu. Bu halleri beni gülümsetirken gözüm oldukça dalmıştı güzel görüntülerine.

"Hadi bizde gidelim güzelim."

Başımı sallayarak Poyraz'ın koluna girdim ve önden gülüşerek ilerleyen arkadaşlarımızın arkasından ilerledik. Biz sınıftan çıkarken Lal ve Barış'ta sınıftan çıkıyordu. Barış'ın gözleri umursamazca etrafta gezerken Lal her zamanki hevesiyle Barış'a bir şeyler anlatıyordu. Neredeyse nefes almadan konuşmasını sürdürüyordu. Barış ara sıra kısa cevaplar verirken Lal bozuntuya vermiyordu. Gözlerinden geçen acıyı okuyabiliyordum halbuki. Lal'in gözleri umursanmamaktan acıyla parlıyordu. Görülmemekten acı çekiyordu.  Her şeyi farkındaydım ama engel olamıyordum bu acısına, dindiremiyordum. Lal ve Barış önümüzden ilerlediklerinde Lal bizi farketmemişti bile. Kısa sürede Kantine ulaşarak her zamanki masamıza oturduk.

AKASYA Where stories live. Discover now