Bizim silahımız vardı. Benim elimde fırça ve paletten onun ise sahiden silahı vardı.
Çizime zarar verme kaç yıldan başlar bilmem ama cezan sadece bir gece...bir gecen bana ait
“Kimin evlenmeye gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü evlilik, gözü haramdan alıkoyar ve iffeti en iyi şekilde korur…” (Buhârî, Savm, 10)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
6.Bölüm (İşe gelmesi için Bay ağdacınıniknası)
Senin ne işin var? Allah'ım bu beni kesin öldürür! Allah'ım ben neyin içine düştüm? Şok halde hızla ayakkanıp insanlara bakıyordum. Allah'ım bu çok saçma hayır!
Yüreğim ağzımdaydı. Kafam almıyor. Neneyle sürekli karşılaşıyorum, şu karşımdaki adamla sürekli karşılaşıyorum ve her defasında ben rezil oluyorum. Yasin ablam seni niye göremedim?
Öne doğru geldiğimde nene eliyle yüzünü silip "Yarabbi Şükür. Kızım ne oldu? İyi misin?"dedi. Ya bu adamın ne işi var? Şok halde ona bakıyordum. Kalbim hızlanmış,hala inanamıyorum. Sen gel geldiğim şu evi bul! Bu kesin beni takip ediyor kesin! Pis sapık ,ağdacı! Allah'ım ama...ama aynı şaşkınlık onda da vardı. Ya sen neye şaşırdın? Sen...kimsin ya? Sürekli karşıma neden çıkıyorsunuz?
Zorla yutkunup korkuyla kendimi sıkarken derin derin nefesler alıyordum. Bedenim Erzurumlu halay başı gibi zangır zangır titremeye başlamıştı. Ama benim elimde mendil yok. Kız nene mendil geçir ahey ahey diye delireceğim. Ayy şunlara bak ya suratları su içinde kaldı. Üçü kapının orada bana şaşkınca bakarken iç çekip "Şey...su boğazıma kaçtı...be-ben eve gitsem iyi olacak"dedim. Çişi gelmiş çocuk ayaklarım üzerinde duramıyordum ve sağa sola sallanıyordum. Ben ne yapıyorum ya! Herkes şaşırmıştı. Nene önüme geçip "Kızım iyi değilsin,rengin attı dur biraz sonra ellerimle götüreceğim. Yasin hele bir tuzlu ayran getiriver"dediğinde korkuyordum.
Ay beni bayıltıp organlarımı mı alacaksınız? Bir şey belli etmemeye çalışıyordum. Bu aile, bu adam kim ya kim? Nevrim dönmüş halde elimi tutan neneyi kendime hem duygusal hem de gerçek anlamda dayanak haline getirip yaslandım. Halının desenlerinde gezinen gözlerimi kaldırıp mavi kandillerin içinde gazlı lamba gibi durdu. Şuna bak ya katil gibi o gözleri bir dakika üstümde ayrılmıyordu. Hiç durmadan gitmek istiyordum ama nene kolumu tutup "Gel hadi. Ah oğlum sende şaşırdın tabi. Bu Mihre geçen hastanede sana dedim ya çok tatlı konuşkan bir kız gördüm birilerine söyleniyordu diye bu o kız işte, bugün de şans eseri minübüste uyuyakalmış. Ah ah hep o aygır patronu yüzünden! Kızı saatlerce yürütmüş!"dediği anda başımı alıp yerin dibine magmaya kadar gömmek istiyordum.
Teyze sana kötü bir haberim var.....ıııı sana bahsettiğim aygır tam olarak....karşıda oturuyor! Yüzüm morarmaya geçmiş haldeydim. Torunu olmasına mı şaşırayım yoksa şu an bu denk gelişe mi şaşırayım! Allah'ım bu ne biçim tevafuk!
Ağdacı neneye sadece başını salladı. Adamın üst düzey koruma olduğu nasıl belli ben hala şaşkınlıktan ayağımı bile nereye koyacağımı unutmuş uzatmış oturuyorum o şaşkınlığı benden önce atıp geldi tam karşımdaki koltuğa oturdu ve arkasına yaslanıp derince nefes aldı. Mavi gözler resmen beni parçalamak üzereydi.
