🔫19. Lem-Yezel, Kar topu

1.6K 113 12
                                    

🚨 Mihre-i Lem-Yezel 🎨

Nahl Suresi, 72. ayet: Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?


Ay bölüm atmaya doyamıyorum 😂bol bol okuyun

19.Bölüm
(Evlenmek mi?)

Bunun burada ne işi var? Allah'ım aklımı yitireceğim bunun ne işi var? Bizim burada olduğumuzu nereden biliyor? Kafam donmuştu ama birden dank eden şeyle eğilip kızlara baktım. Siz mi haber verdiniz ? Zaten bunu yapan da siz değil miydiniz? Ahhh! Resmen oyuna getirdiler! Şunların tipe bak korkudan küçük dilini yutmuş gibiler.

Hamza bana bakmayı kesip birden yürümeye başlamıştı. Evet sakindi ama sanki yer sallanıyor gibiydi. Ay zerzele oluyor. Ellerimle masayı tutunup korkuyla ona bakarken birden masanın yanında durdu ve bana bakıyordu. Kalkmam mı lazım?

Sanırım ayaklarım kesildi, hissetmiyorum. Kollarım da felçli gibi kalakalmıştı. Yerimde kalkamıyordum. Ya siz buraya 404 mü yapıştırdınız? Ya da beynim şu an işlevini yitirdi.

Alkan garibim şaşkın şaşkın tepesinde duran zebellah, birden gelen iki kadın ve bir de karşısında ağzını açamayan bana ne tepki verse bilemez haldeydi. Resmen çete gibi çöktük adamın başına. Zorla sırıtarak boğazımı temizleyerek "İmm...Al-Alkan...bu-bunlar....ııııı....bu....ıııh"Türkçem bitti.

Kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Ayy herkesi çift çift görmeye başladım. Bu da ne? Evet şu an başım dönüyor. Zorla yutkunup bakarken birden elini uzatan Altan "Mihre iyi misin? Siz kimsiniz ne oluyor burada?"dediği anda kulaklarım da duymaya başlamıştı.  Fakat herkes bana bakıyordu. Allah'ım hadi bayılayım bari....ölü taklidi yapamam ama bi baygınlık geçirebilirim.

Ay olmuyor!

Gözlerimi kapayıp derince nefes aldım ve ellerimi birleştirerek Alkan'a baktım. Sonra görüşsek daha iyi olacak sanırım.

O sırada Garson geldi ve kahvemi önüme bırakıp "Abi masaları birleştirelim mi?"dedi. He birleştir belki biri birini öldürürken son gördüğü onun yüzü olur. Belki Rus ruleti oynarlar! Adama sadece olumsuzca başımı sallamıştım. Hamza ise o sakin ama fırtınalı haliyle derince nefes alıp "Hayır kardeşim biz kalkıyoruz"dedi ve tamamen bana döndü ve "Kalk"dedi. Seri katil gibi gelen o ses tonu ürkmeme sebep olurken Alkan tamamen ona döndü ve "Hayırdır? Sen kimsin de emir veriyorsun?"dedi.

Allah'ım kardeş kardeşi kıracak. Ordu ile emliyet birbirine girecek! Ben niye hala bayılmıyorum!

Hamza beni bırakıp ona döndüğü sırada vücudumda çekilmiş kan aniden hücumla vücuduma akışa geçtiği sırada hızla yerimden kalktım. Ah ben ne yaptım ne? Şunların aklına uydum bilmediğim masalara oturdum! İkisi arasına zorla geçerek "Ahh biraz sakin olur musun? Hey şu testestoron oranını düşürelim birazcık.....ah kızlar!" Çığlık atmama ramak kalmıştı.

Kolları açık zeybek oynayan rakun gibi onlar arasında kalmışken ayağa kalkan Alkan daha da ciddileşmiş haldeydi. Arada top gibi yuvarlanmak üzere bekliyordum. Bari Ronaldo gibi vurun. İçime içime gelen daralmalar ile daha fazla duramayıp "Ayh yeter!  konuşun be! Resmen bakışınızla psikolojik baskıya maruz kaldım"deyip ortaya atladım ama beni kale alan yoktu.

Hamza'nın aldığı ateşi gözle bile görürken derince soluk alarak "Mihre ya şu lanet yerde birlikte çıkarız ya da olacaklardan sorumlu değilim"diye dişlerini sıkarken Alkan tekrar araya girerek "Hayırdır birader sen kim ol-"dediği sırada Hamza mavileri ona çevirdi ve "Bir daha o güzel çeneni açarsan konuşacak çenen kalmayacak! Şimdi kes ve otur yerine!"dedi ama tek sorun ikisinin silahlı olmasıydı.

Bilin bakalım hedef tahtasında kim duruyor? Tabiki ben!

Alkan da enaz onun kadar dik başlı halde önüme geldi ve "Kessene!"dedi. Vallahi kıyamet kopacak. İkisi de barut gibiydi ve heran ortalığı ateş alacaktı. Sanki ömrüm buraya kadarmış bakışımla onlar arasında gidip geliyordum. Hamza adama döndüğü sırada çantamı aldım ve araya tekrar girerek birinci raundu bitirdim ve  "Durun lütfen ya Allah'ım ben neyle uğraşıyorum ne? Of kızlar sizin aklınıza uymamam gerekti!"dedim. Oysa aklım vardı gelmeye de bilirdim ama ben gelmeyi seçtim. Neden çünkü ben aptalım!

Alkan'a dönüp üzgün vaziyette "Özür dilerim"dedim. Adam şaşırmış kalmıştı. Ne yapsaydı? Pat diye masaya biri geliyor, güya tanışma sitesinde buluyor, bir de başına bir sürü insan toplanıyor!  Diken üstünde "Hamza hadi!"dedim ama o adama kitlenmiş beni fırlatacak gibi dururken elimi kaldırıp "Alkan bey lütfen bakın durum zorlaşıyor"dedim. Kime ne diyeceğimi şaşırdım. Elim yüreğimde duruyordum. Kızlar tırsmış kenarda birbirine sarılırken kimseye sarılamayan ben dudağımı sarkıtıp baktım.

Hamza bana baktı ve kafasıyla dışarıyı işaret etmişti. Seninle dışarda hesaplaşacağız zaten. Başımı sallayıp yürümeye başladım. İnsanlar bize bakıyordu ve utancımdan başımı dahi kaldıramazken daha da hızlandım ve açık kapıdan çıktım.

Sinirle arkamı döndüğüm de gördüğüm manzara ile ağzım açıldı. Sana inanamıyorum! Elim ağzımda şoka girmiş nefesim kesilmişti. Adama....adama vurmuş! Ay bir de masanın üstünde yatıyor! Ama o....o asker....Eda ve Hatice adama koşuşturup dururken daha fazla duramadım ve "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Bir de adama vurmuş ya sen kafayı mı yedin? Ahh geçrekten inanamıyorum"deyip mavilerdeki harelere bakmayı kesip içeriye girmek için yeltendiğim sırada elini uzatıp önümü kesti. Gram titremiyor ama eli kanıyordu. Evet sağ eli kanıyordu. Eline bakan gözlerim pişmanlıklarla dolup taşıyordu.

Bunu neden yapıyorsun? Niye gelip işime taş koyuyorsun? Sanane!

Mavi hareler karşıya bakıyordu. Usulca bana çevirdiğinde yüzünün her bir miliminde çizgiler kendini belli ederken tek söylediği "Eğer gidersen bu kez o site güzelini öldürürüm. Bu son ihtiharım"dedi.

Evet doğru ben her zaman senin düşüncelerinle hareket edecek bir asalağım! Fakat o maviler şu an çok emin bakıyor. Şaka yapsam yumuşar mı? Aman be yangına körükle gideceğim! Ama şimdi değil.

Bedenimi ona çevirip çantamı koluma astım ve "Niye geldin? Biliyorsun ki bunu yapmak zorundaydım! O adam benim son şansım ama sen-"dediğim sırada kolunı indirip yine aldığı o alevle bana doğru bir adım attı ve "Mihre sen kafayı mı yedin? Yasal değil! Sen kardeşin için bu yolu mu seçtin ha? Ceza evinde mi yardım edecektin? Bu denli düşüncesiz misin? O site güzeliyle olsaydın mutlu mesut mu yaşacaktın?"diye bağırmıştı.

Çarem yok! Beni neden anlamıyor bu neden? Daha fazla duramayıp elimi başıma götürdüm ve gevşeyen sinirlerimle gülerek "Mecburum! Sen yasa adamı olabilirsin ama ben buna mecbur bir ablayım! Bak-"dediğim de kafamdaki cümleler birleşmişti ama boğazımda düğüm düğüm olmuştu.

Soğuk havanın, yağan karın aksine yüreğimdeki kor ateşle ona baktım ve "Hayatımda sen yoktun ve bunca sene çalıştım çabaladım. Yeni hayatıma girdin ve bana karışma hakkın yok..."dedim ama gözlerimin önünde geçen şeyler bunu söylediğime pişman ediyordu. Çünkü benim için onca şeye göğüs gerdi...ama onu kırmazsam ilerde daha da kırılacağız. Hamza hayatımda olduğu sürece ne ben gidebilirüm ne de o gidebilir. O benim hayatımda çıkmalı ve hiç olmamış gibi devam etmeliyiz...hiç olmamış gibi...

Yutkunup başımı eğmiştim. Çünkü ona bakacak cesaretim yok. Ona böyle konuşmak istemezdim ama hayatımda kaldığı sürece ben daha da çekileceğim. Bunu yapamam.

"Çok mu istiyorsun kardeşini bu şekilde almayı?"diye aniden sormuştu. Ya tabiki bunun için istiyorum yoksa derdime ne içerde ağzı yüzü hoşafa dönmüş adamla oturmaya.

Kalbim vücudumun her yerinde atarcasına yüzümü bile kızartıyordu. Başımı eğip ayak uçlarıma bakarken iç çekip "Sanki başka çarem mi var? Duymadın mı annesi babası dışında ve evli olmam dışında onu kimseye vermiyorlar...evet buraya gelmem saçmaydı ama kızlar iyi bir dedi...Hamza ben-"demeye kalmadan cebinden anahtarı çıkardı ve "O halde yürü gidiyoruz"dedi. Ne? Nereye gidiyoruz?

Şaşkınca yürümeye başlamış adama bakakaldığım sırada kızlar yanıma geldi. Üçümüzde ona bakarken elimi uzatıp "Dur nereye gidiyoruz?"diye bağırmıştım. Beni duyan adam yavaşça bana döndü ve "Evlenmeye!"dedi

Mihre-i Lem-YezelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin