🔫33.Lem-yezel, aşık mısın?

1.5K 96 5
                                    

🚨 Mihre-i Lem-Yezel 🎨

33.Bölüm
(Aşık olabilirim ama aptal değilim)

Boğazımı temizleyip geriye doğru bir adım attım ve ellerimi sıktığını bile yeni yeni farkediyordum. Allah'ım bana neler oluyor? Kafamın içinde benden başka bir ben var gibi ve yapma, bakma, sus desem de beni dinlemiyor. Acaba beynimi parayla mı tuttu?

Derince nefes alıp elimi kapıya uzattım ve yavaşça kapıyı açtım. O an dışardan vuran soğukla yüzümün alev almış olduğunu farkettim. Elimi yüzüme koydum....aha 40 derece olmuş. Ayy ben iyi değilim! Of  Hamza gördü mü bunu? Ondan mı yüzüme bakıyordu? Rezil oldum?

"Mihre şu tabak -" arkadan bir şey diyordu. Lan ne tabağı ben yüksek ateşten havale geçiriyorum daha bana tabak diyor!

Kesinlikle ona bakmayıp hızla çıktım ve ayakkabımı giyip cevap bile vermeden merdivenlere koşuyordum. Nasıl rezil olmayı başarıyorum? Resmen karşısında domates gibi kızardım...benimle dalga geçecek ya! Allah'ım niye böyle oluyorum ben?

Eskiden yanında durmak daha kolaydı ama şu an değil...bakınca kızarıyorum, konuşunca anlamsızca gülüyorum, biri bir şey deyince tek başıma ordu oluyorum....hele bana yaklaştığında midem de at sürüsü varda hepsi aynı anda şahlanıyor gibi. Yok ben hasta oluyorum ve bunu ondan sanıyorum.

Arkamda duyduğum ayak sesiyle hızla zili çaldım ve kapıya vurdum. Of açın şunu ya! Birden son basamağa gelen Hamza ile kapı açılmıştı. Oh be!

Ayakkabımı çıkarıp içeriye dalarcasına girdiğim de Yasin gülerek kapıya yaslandı ve "Ooo Yengecin günaydın!"dedi. Bu niye böyle yayvan yayvan sırıtıyor? Kaşlarım çatılmış halde bakarken birden sertçe açılan kapıyla Yasin yerinde sarsılmış halde "Ahh"dedi.

Kapı, kolunun altından gidince kolunu çarpmış halde  sızlanıyordu. Başımı çevirip arkama bakarken Hamza elindeki tabağı Yasin'e uzattı. Ağzını dahi açmayıp ona bakarken garibim "Bir dayak yemediğimiz kaldı!"dedi. Bence ona da az kaldı. Şunun ifadesine baksana...ne oldu acaba?

Of banane ya ben kendi derdime bakayım.

Önüme dönüp içeriye girdiğimde içeride Eda, babaanneler, Gözde yemek sohbeti yapıyorlardı. Hatta Eda'ya da göz koyan nene bu kez onu baştan çıkarırken gülümsedim. Hastanede olan denemeleri aklıma geldi. Biri sana bakmaz demişti değil mi? Ah nene ah bak bakmaz dediğinle evlendim.

"Bakarak mı doymayı düşünüyorsun? Seni bilemem ama bana yemek yapmayan ve yan gelip yatan birileri olduğu için açım"

Duyduğum sesle başımı çevirdim sırada Hamza kapının ortasında durmuş bekliyordu. Doğru o işten geldi...ayrıca ben yan gelip yatmadım gayet düz yattım ve çok rahattı.

Göz devirip kenarıya çekildim ve "Bana diyene bak...eve tuzak kurmuşsun!"dediyip masaya doğru yürümeye başladım. Gözde birden elini kaldırıp elimi tuttu ve "Abla bak nasıl?"deyip kitaplar gösterirken başımı sallayıp "Çok güzellermiş. Akşam okumamı ister misin?"dedim. Güzeller güzelim başını sallayıp "Tamam ama sen nerede kalacaksın?"dedi. Ne demek nerede kalacaksın işte bu.....tiii doğru ya biz...ay ben evliyim!

Birden nene gülerek "Size de gelecek, bize de gelecek ama şimdilik aşağıda kendi evinde kalacak"dediği anda başımı ışık hızında kaldırdım. Hayır! Ya saçmalamayın beni mayınlı bölgeye atıp böyle gülemezsiniz!

Dayanamayıp "Hayır"dedim. Ne hayır Mihre? Bilmem farkında mısın ama evlisin! Herkesin bana 'ne' bakışını gördüğümde Eda'ya döndüm. Yardım etmesi ama o bile ne dese bilmiyor gibiydi. Yutkunup sadece gülümsedim ve "Şey...hayır derken yani....evlenmeden olmaz....yani düğün....malum dost düşman çok laf olmasın"diye geveledim. Düğüne ne kaldı peki? Yine aşağıya gideceğim!

Mihre-i Lem-YezelWhere stories live. Discover now