🔫12. Lem-Yezel, Misafirlik

2K 126 4
                                    

🚨Mihre-i Lem-Yezel 🎨

Nahl Suresi, 72. ayet: Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?

12.Bölüm
(Hamza zihinlere kazınıyor efenimm)

"Çocuklar neredesiniz?"

Açılan kapıyla babaanne  sıçradığı anda Hamza başını sağa eğip "Vali bey bırakmadı yoksa çoktan gelmiştik"dedi. Hee kesin öyledir. Ayakkabımı çıkarıp içeriye doğru adım attığım sırada birden birine çarpmıştım.

Sendelediğim yerde yasin birden elini uzattı ama duvara tutunup "Omuz falan mı çalışıyorsun?"dediğim de omuzumu  ovalıyordum. Hoy maşallah adam devirir.O sırada babaanne gülerek "Evet hatta spora gidiyor. Sen de Yasin'le gitsene kızım azıcık güçlen"dedi. Ben mi? Kız nene zihnim güçlü kalsın bedenim beni taşıyor yeter.

Gülümseyip başımı salladım. Elimdeki eşyaları bırakıp içeriye geçtim. Babaannem ve Gözde 'çok şükür' bakışı atarak baktığı anda Gözde elindeki kağıdı bana çevirdi ve "Bak abla Yasin abiyle çizdik nasıl olmuş"dediği anda Nuray cadalozunun yaptığı aklıma geldi ve gidip ona sıkıca sarıldım ve kokusunu içime çektim. Benim güzel kızım seni kimselere vermem...hem de asla vermem.

Gözlerim sızlamaya başladığı anda kendimi toparlayarak ondan ayrıldım ve "Çok güzel olmuş"dedim. Bir sandalyede bir de ayakta kız vardı. İki bastonlu nene ve yanımızda iki adam vardı. Gülümseyerek bakarken Yasin gelip koltuğa oturdu ve "Senin kadar iyi olmasam da en azından eğlendik"dedi. Onun bir gülücüğü neye bedel hiç haberin var mı? Şu an dünyanın en mutlu insanı oldum.

Yasin'e dönüp tebessüm ettim ve "Teşekkür ederim"dedim. İçimdeki burukluk ve ağlama isteği ile kendimi sıkıyordum. O an aniden ciddileşen Yasin başını yavaşça salladı. Şu an Gözde bu halimi görürse ben asla toparlayamam.

Sadece Yasin'e bakarak kendimi sıkarken gözlerim çoktan dolmuştu. Birden Gözde "Aa Hamza abi! Hoş geldin nasılsın?" Diye sormuştu. Fakat hala bakamıyordum. Derince nefes alıp gözlerimi kapadım ve sakinleşene kadar dönmedim. İçime derince oksijen çektim. Allah'ım sen yardımcımız ol.

"Eh Yasin de sever böyle resim çizmeyi falan...oğlum Mihre'ye tablonu göster sene"dediği sırada konu değişmişti. Tablosu mu? Gözlerimi açtığım sırada Yasin'in yanında oturan Hamza'yı gördüm.

Mavileri üzerimdeydi. Ruhsuz herif insan biraz mimik yapar. Yutkunup yavaşça önüme döndüm ve "Aaa senin tablon mu var?"dedim. Şu durumda pek ilgimi çekmemişti. Fakat nene ısrarla "Var var olmaz mı? Hadi kalkın siz tabloya bakın"dediği anda kaşlarım havalandı. Ne yapmaya çalışıyorlar?

Yasin'e baktığım da omuz silkip sessizce "Sadece atanomik çizim "dedi. Yani şu an doktor olduğu için gayet normaldi. Şaşırmış halde bakarken boğazını temizleyen Yasin "Aynen, abi sen de gel bak lisede yaptığımız çizimler de var"dediği anda nene ayağa kalktı ve "Yok yok siz ikiniz tabloya bakın...eh Hamzam sen üstünü değiştir istersen he kuzum"dedi. Evet bir şeyler dönüyor.

Gözlerim Hamza'yı bulduğu anda başını sallayıp ayağa kalktı ve sıkıntılı bir nefes verip "Müsadenizle" dedi. Ya nereye gidiyorsun? Ne tablosu? Şaşırmış halde bakıyordum. Hamza kapıya doğru giderken Yasin de ayaklanmış halde bana kaş göz yapmıştı.

Yerimden hızla kalktım ve "Tamam...aman Gözde tatlım sen de gel tabloya bakalım"dedim. Kimseye bakmamıştım. Babaanneler kın mın ederken Gözde'nin  arabasından tutup yürümeye başlamıştım. Zorla sırıtıp bizimkilere baktığım da babaannem çok mutlu duruyordu. Ufak adımlarla yürüdüğüm sırada mutfağa doğru giden Yasin gülerek döndü ve "Bana kızma lütfen onlar arasında geçen bir şey"deyip güldü ve tezgaha yaklaştı. Ne onlar arasında?

Kaşlarım havalanmış izlerken sessizlik ile yavaşça dönen Yasin bir daha güldü ve "Anlamadın sanırım...neyse babaannen muhtemelen seninle konuşma yapacak"dedi. Babaannem ne konuşacak ki? Ah iki saat tek bıraktım ne oldu?

Of çekerken Gözde'ye baktım. Garibim kız alt dudağını sarkıtıp ellerini altı ve "Bilmiyorum"dedi. Vallahi başım çatlıyor hiç oturup onların konuşmasını dinleyemem.

Yasin tabaklara bir şeyler koyarken gidip kolları sıvadım ve ben de yardım ediyordum. Ona dönüp "Gözde ve babaannem çok mutlular. Çok teşekkür ederim. Uzun zamandır arkadaşım ve onun ailesi dışında kimseyle görüşmedi..."dedim.

Zamanım olmuyordu. Onu bir yerlere götürmek için akşamları vaktim oluyordu ama şu sıra o bile olmuyor.

Tabağı tutarak bana dönen Yasin sevimli bir gülümseme atarken gözlerinin yapısının Hamza'ya benzediğini farkettim. O da çok hafif güldüğünde gözleri kısılıyor. Hatta o tebessümle dudağının kenarında bir çizgi çıkıyor. Aslında gülmekte yakışıyor ama işte o buzlar kralı gibi, gülmeyi bırak seninle iki sohbeti olursa şanslısın. Bir de- aha ben ne yapıyorum?...Ahh ben delirdim! Kurtarın beni! Delidir yakalayın!

Ben karşımdaki adama bakarak o ağdacı gülünü mü düşündüm? Ve şu an sırıtıyor olmam da cabası! Kalbimin garip bir hızlanması ile dilim damağım kurudu. Ayh Elazığ yolu göründü. Sıcak mı oldu? Ya ben neden hala gülüyorum?

"Öhöm!"

Duyduğum ses ile başımı çevirdiği sırada Hamza'yı gördüm ve birden elimden düşen bardakla geri çekildim ve pat diye kafam dolap kapağına vurdum. Allah'ım ben ne yapıyorum? Ahh kafam!

Ah elim sızlıyor. Şoka girmiş halde bir elim başımı tutarken bir elime de bakıyordum. Ya ben tam teşkilat belayım! Elim kesildi, başım yarıldı! Off elim...başım....kalbim!

Elindekileri bırakan Yasin hayretler içerisinde bakakaldı. Rezil oldum! Elim başımda resmen içim geçmiş halde yerdeki mavi fayanslara bakıyordum. Allah'ım bu fayanslarda Hamza'nın gözlerinin renginde...ay çığlık atacağım!

Gözlerimi kapayıp kendi kendime üzülüyordum. Kafamın zonklama sesi kulaklarıma kadar gelirken Yasin "Ben gidip ecza çantasını getireyim sen otur"dedi. Oturacak hal mi kaldı? Şu adam aklımla zihnimle oynuyor! Pislik!

Ne diyeceğimi bilemeden sadece başımı salladım ve zonklayan başımdan ellimi indirdim ve kanayan elime baktım. Ben gerçekten müthiş bir belayım. Saniyeler içinde kendimi imha etme özelliğim var.

Tabağı alıp masaya koyan adam yavaşça döndü ve musluktan suyu açıp "Getir suya tut"dedi. Ayh kalbim duracak! Bana ne oluyor yahu...sanki birazdan bir şeyler olacak ve ben heyecandan öleceğim.

Derince nefes alıp ondan ötede elimi uzattım ama yetişememiştim. Milim kıpırdamayan adama sinirlenmiştim ama şu an kalbimin çılgın davul sesi bastırıyordu. Başımı eğip bir adım attım ve o an kanayan yara suya değdiği anda cızzz sesi gelmiş gibi sızı girmişti.

Yüzüm buruşmuş halde parmağıma bakarken Hamza kollarını birbirine bağlayıp "Sana belasın dediğim de bana kızma"dedi. Evet öyleyim ama ben sadece kendime derim.

Sinirle gözlerimi kaldırıp "Bela değilim...sadece heyecanlandım ve...."dedim ve durdum. Ne diyeceğim seni düşünürken mi oldu diyeceğim? Gerisi gelmeyen cümle ile sanki elim ağrıyor gibi tekrar iç çekerken diğer elimi de uzatıp kanı temizlemeye başladığım da sakin bir ses ile "Hımm kalbinin böyle hızlı atma sebebi de bu mu?"dediği anda şoka girmiş halde elim kalbime gitti. Sesini duyuyor mu? Şaka mı?

Ne diyeceğimi bilemez halde ona baktığım sırada ketum bir tavırla bana baktığı anda Yasin ve Babaanne geldi: "İnşallah malzemeleri tazelemişimdir"dedi.

Derince iç çekip "Ka-kan...durdu...yara bandı olsa yeterli...hem geçte oluyor evde hallederim"dedim. Babaanne eğilip eğilimi tuttu ve elime bakarak "Hep nazardan, kem gözden. Güzel kızsın Allah bilir kimin gözü kaldı"dedi. Yani aslında güzel kızım. Büyük kahve rengi gözler, yuvarlak yüz hattım, dolgun küçük dudaklarım, kumral tenim, uzun boyum var. Ama olay nazar değil.

Bir şey demeyip elime uzatılan bantı alıp elimi bantladım ve yavaşça elimi sardım. Babaanne ise yemekleri alarak içeriye taşımaya başlamıştı. İçerde yiyecek olmamızın verdiği sevinçle ben de elime bir tabak aldım ve o an tabağı elimden alan Hamza "Bir yerini daha yaralama"dedi. Ay bak iyiliğin var ama gıcıksın gıcık!

Arkasında sinirle bakakaldım. Gerçekten ben bunu döverim!

Mihre-i Lem-YezelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin