Bölüm 2

2.2K 17 6
                                    

Dedem, "Baban arıyor" deyince şaşırmam, "Hangi babam!" demem normaldi. Benim hiç gerçek,yani biyolojik babam olmamıştı. Daha doğrusu olmuş da ben tanımıyorum. Benim tohumlarımın atıldığı zamanlarda birden fazla erkekle birlikteymiş anlaşılan, bilememiş kimden olduğumu, üzerinde de durmamış. aldırmaması ise başka bir merak konusu. babasız çocuğu neden doğurmuş, sonra neden bırakıp gitmiş. bir sürü karmaşık ve içimi karartan konu. neyse oralara girmeyelim. Gözlerim doldu daha anlatırken.

Üvey babama gelince... Evet, bir üvey babam vardı ama onu da 5 yaşımdan beri görmemiştim.

Yılbaşlarında, doğum günlerinde ninemin zorlaması ile arardım. Çoğunlukla telefona sekreteri çıkardı. Babamın toplantıda olduğunu, iyi dileklerimi, mesajımı ileteceğini söylerdi. Nadiren telefona babam çıkarsa da konuşmamız benim iki sözcüklük cümlem ve onun kuru teşekküründen ibaret kalırdı. Üç saniyede telefon kapanmış olurdu.

Yıl içinde onun tek araması da doğum günüm için olurdu. Yine iki saniye. Onun iki sözcüklük kutlama cümlesi ve benim kuru teşekkürüm.

Ninem bu aramalara önem veriyordu çünkü okul masraflarımı, cep harçlığımı, giyimimi üvey babam ödüyordu. Yani ona muhtaçtım. Bunu beni çok sevdiğinden yaptığını sanmayın sakın. Hayırsız annemin bana yaptığı nadir iyiliklerden biriydi bu. Ben kucakta bebekken üvey babam Orkun'la tanışmışlar. Orkun kendinden dört beş yaş küçük, tecrübesiz bir gençmiş. Artık annem nasıl becerdiyse Orkun'u kendine aşık etmekle kalmamış, adamın ailesinin tüm itirazlarına rağmen onunla evlenmeyi başarmış. Evlenmekle de kalmamış, beni Orkun'un nüfusuna da kaydettirmiş. Yani resmen babam Orkun Ünlüoğlu'dur ve ben de onun soyadını taşıyorum. Tam adım Nüvide Şahsenem Ünlüoğlu. Nüvide de ninemin adıdır. kısaca Nüviş derim kendisine. Bana da kısaca Senem derler. Üvey babam ise Şah diye hitap ediyor nedense? Dedeme göreyse adım Şahane. Güzel bir hitap ama pek şahane olduğumu sanmıyorum. Koyu esmer, orta boylu, biraz çiroz, profilden bakınca büyük burunlu, önden güzel sayılabilecek normal bir kızım.

Annem uçuk, kaçık, başına buyruk bir kadın olmasına rağmen isterse çok akıllıca işler yapan biriymiş. Beni dedemlere bırakıp ortadan kaybolmadan önce Orkun'un benim için nafaka ödemesini sağlamış. Evet, Orkun'un zengin ailesinin baskısıyla bir yıl bile sürmeyen bir evlilikten sonra ayrılmışlar ama benim resmi bir babam ve düzenli bir gelirim olmuş.

"Kızıma yaptığım bu kadar iyilik yeter!" diye düşünmüş olmalı ki beni ninemin kucağına bırakıp ortadan kaybolmuş. Orkun'dan boşanmak için aldığı yüklü tazminatı doya doya harcamak için Hollanda'ya gitmiş. Uzun süre kendisinden haber alamamışlar.

Gelmesinden korkulan haber gazetelerde çıkmış. "Hollanda'da aşırı dozdan ölen genç Türk kadınının kimliği tespit edilemedi."

Sonrası derin bir trajedi. Dedem, haberdeki kadının kızı olduğunu anlayıp polise bildirmiş. Ama çok uğraşmalarına rağmen cenazeyi Türkiye'ye getirtip, memleketine gömdürmek mümkün olmamış. Annem, Amsterdam'da kimsesizler mezarlığında yatıyor.

Kızını memleketine getiremeyen dedem, emekli olup kendisi memleketine taşınmış. Bunlar olduğunda ilkokulu bitirmiştim. Galiba benim okulu bitirmemi de beklemişlerdi. İlkokuldan sonrası Orta Anadolu'nun bu ücra kasabasında geçmişti. Dedem çorak topraklarda meyve ağaçları büyütürken ben de iyi bir öğrenci olmuş, liseyi birincilikle bitirmekle kalmamış, Ankara'da üniversiteyi kazanmıştım. Hem de iyi bir bölüm, bilgisayar mühendisliği.

Şimdi sorun benim Ankara'da hangi parayla okuyacağımdı. Üvey babamdan gelen nafaka üniversite masraflarımı karşılamazdı. Ancak açık öğretimde okuyabilirdim. Herhalde bu gerçeği göz önüne alan dedem onurunun kırılmasını göze alıp Orkun'u aramıştı. Benim kabul etmeyeceğimi bildiği için üvey babamı aradığını söylememiş, emrivaki yapmıştı.

ÖğrenciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin