Bölüm 5

1.7K 11 2
                                    

Böyle bir davet beklemiyordum. Daha çok beni dışlayacaklar, kapıcı çocuğu muamelesi yapacaklar, Kezban gibi itip bakacaklar diye bir beklentim vardı. Üzerime ne giyeceğimi düşünürken yine de sazanlık yapmamak ve temkinli davranmak gerektiği konusunda kendimi ikna ettim.

Kolsuz, siyah yuvarlak yaka, boğaza kadar kapalı yani dekoltesiz bir bluz, altıma da beyaz pileli şort eteğimi giydim. Biraz kısa ama olsun dedim. Bacağımı gizleyecek halim yok. Gözümü hafiften boyadım, bir ruj çektim, bir de fısfıs koku. Tamamdır. Fazla abartmaya, komik olmaya gerek yoktu.

Abartan Karya'ydı. Göbeği açıkta bırakan siyah, dantel işlemeli bir büstiyer, altına da açık turkuaz renkte ultra mini, yanlardan yırtmaçlı streç bir etek giymişti. Böylelikle kendisinde olmayan her şeyi, memişleri, bacakları ve kalçayı gözler önüne sermiş oluyordu. Galiba kıskanıyordum kızı.

Kaya, mevcut giyimine ek olarak üzerine slim bir gece mavisi ceket almıştı. Şık ceketi, bordo yuvarlak yaka tişörtü, siyah kirli jean'iyle oldukça hoş görünüyordu. Sadece koyu kahverengi mokasenlerini beğenmemiştim. Renk uyumsuz görünüyordu ve biraz kabaydılar. Galiba kışlık ayakkabılarını giymişti, kalın tabanları vardı.

Araba modellerine meraklıyım demiştim. Kaya'nın son model metalik gri BMW M8 Competition'ı göz kamaştırıcıydı. sonradan arabanın aslında annesinin olduğunu öğrenecektim. Dedikoducu Ela'dan Nur Hanım hakkında başka bilgiler de edinecektim.

Ev, gerçekten de Ankara'ya uzakmış. Şehir merkezine ulaşmak için otoyoldan oldukça gitmemiz gerekmişti. Gecenin ışıkları şehrin silüetini güzelleştirmişti. Ankara'nın merkezinin bir çanak gibi yapısı bir ışık ormanı halindeydi. Şehre yakınlaştıkça bu büyü bozuldu. Büyük ve çirkin binaların arasından geçip, ağaçlıklı bir yoldan müstakil evlerle dolu bir mahalleye geldik. Takılacağımız mekan bu binalardan birindeymiş.

Şık bir İrlanda barıydı burası. Arkadaşlarıyla burada buluşurlarmış. Loş ve hoş bir yerdi. Ortada kocaman yuvarlak bir şömine yanıyordu. Ahşap bar oldukça uzundu. Bara dirseklerimizi dayamış, biz kızlar kırmızımsı meyveli hoş kokteyllerimizi, Kaya Guinness birasını yudumlarken çevreye bakışlar atıyorduk. Cool tipler vardı ve yaş ortalaması biraz büyüktü. Herkes çok şıktı ama kimse giyimini abartmamıştı. Erkekler genelde takım elbiseliydi. Sanırım iş çıkışı gelmişlerdi buraya. Gerçi saat de erken değildi.

Bir gün içinde geçirdiğim değişimi düşünüyordum. Dün köy evinde pinekler, ne olacak benim halim diye düşünürken bugün muhteşem bir evde yaşamaya başlamış, gecesine lüks bir barda içkimi yudumluyordum. Piyango çıksa bu kadar hızlı değişim yaşayamazdım. Peki ama üvey babam bu iyiliği bana neden yapmıştı? Bu sorunun cevabını çok merak ediyordum. Ama böyle şeylere kafayı takıp bu güzel geceyi kendime zehir etmek de salaklık olurdu.

Biz kokteyllerimizi bitirir Kaya, Guinness'den Jameson'a geçerken beklediğimiz arkadaşlar gelmişti. Kaya kadar yakışıklı ve şık olmasalar da Haluk ve Osman da ilginç tiplerdi. Haluk, uzun ve şişko sayılacak kadar yapılı, hafif sakallı, kumral biriydi. Böyle güçlü kuvvetli erkeklerden etkilenirdim. Boyu iki metre, kilosu en az 110'du herhalde.

Osman ise onun tam zıddıydı. Ufak tefek ve oldukça zayıftı. Boyu benden bile kısa olabilirdi. Bakımsız Tarzan derlermiş eskiden böylelerine. Saç sakal birbirine karışmış, giyim dağınık. Grubun tam anlamıyla aykırı tipiydi. Koca burun, minik gözler, kocaman bal dudaklarla güzel bir yanı da yoktu. Ama fiziksel tüm dezavantajlarını hoş sohbetliği, ard arda yaptığı komik şakalarla kapatmayı başarıyordu. Kaya yaptığı esprilerle Osman'ın yanında amatör kalırdı. Zaten pek sesini çıkarmıyor, her şeye kızan Haluk ve şakacı Osman'ın atışmalarını gülerek izliyordu.

ÖğrenciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin