(BÖLÜM DÜZENLENMIŞTIR!!)
Gecenin ilerleyen dakikalarında herkes masada sohbet etmeye devam etti. Barbaros her ne kadar gitmek istesede babasının telefonuyla kalmak zorunda kalmıştı. Bu gece bitene kadar bende onunla kalmaya devam edecektim. Barbaros yanındaki adamla sohbet ederken ona yaklaştım.
"Ben lavaboya gideceğim." Bakışları hızla bana döndü.
"Gelmemi ister misin?" Başımı hayır anlamında sallayıp yerimden kalktım. Atlas ortalıkta görünmüyordu. Lavabonun olduğu tarafa ilerleyip içeri girdim. Aynadan dağılmış halime baktım. Üstümü başımı düzeltip soğuk suyla yüzümü yıkadım. Yeterince bu gece olaylı geçiyordu. Havluyla yüzümü sildikten sonra lavabodan çıktım. Atlas duvara kendini yaslamış bir şekilde ağzındaki sigarasıyla bana baktı.
"Kurtulmak isteyen sendin. Neden her seferinde burnumun dibinde bitiyorsun?" Ağzındaki sigarayı parmakların arasına aldı. Karşısına geçip yüzüne baktım.
"Sen neden bu kadar öfkelisin? Az önce adama yaptıkların normal miydi?" Atlas sırtını duvardan ayırıp bana doğru bir adım attı.
"Ona yaptıklarım sadece bir fragmandı. Daha kötüsünü yapabileceğimi, sınırlarımın olmadığını biliyorsun Efsan."
"Evet biliyorum. Ve bu çok korkutucu." Atlas'ın yüzündeki anlık değişen surat ifadesine baktım.
"Burada olman tehlikeli. Ya sana bir şey olursa-"
"Olmaz. Çünkü yanımda Barbaros var." Atlas sinirle gülmeye başladığında ona baktım. Elindeki sigarayı avucunda söndürdü.
"Eli-"
"O adam seni koruyacak öyle mi? Cidden buna inanıyor musun? Bu hayatın ne kadar tehlikeli olduğunu görmüyor musun? Bu kadar sorumsuz olduğuna inanamıyorum." Atlas sinirle konuşurken ona hayretle baktım.
"Sen sorumluluk alıyor musun Atlas Akay?" Sorduğum soruyla yüzüme baktı.
"İlk önce buna cevap ver. Sonra gelip hesap sor. Sen beni bu hayatın içine kendi ellerinle soktun. Unuttuysan hatırlatayım. Bu oyunu sen başlattın. Ama sen bitirmeyeceksin." Yanından geçip gittiğimde arkamdan öfkeli bakışlarını hissediyordum.
İçeri girdiğimde pistin ortasında dans eden insanlara baktım. Barbaros'un yanına ilerlediğimde sandalyemi tutup oturmamı engelledi. Bakışlarımı ona çevirdiğimde elini uzattı.
"Bu dansı bana lütfeder misin?" Atlas'ta içeri girdiğinde olduğumuz tarafa baktı.
"Ay hadi dans edin. Çok yakışıyorsunuz." Masadaki kadınların destekler tondaki sesleriyle Barbaros'un elini tuttum. Pistin ortasında durduğumuzda Atlas masaya geçip oturdu. Yanından geçen garsonu durdurup elindeki içkiyi alarak kafasına dikti.
Barbaros'a döndüğümde yüzündeki heyecanlı ifadeyi gördüm.
"Ama ben dans etmeyi bilmiyorum." Söylediklerimle tebessüm etti.
"Sadece ritme kendini bırak." Bir elini belime atıp diğer eliyle elimi tuttu. Yavaşça kendimizi ritme göre hareket ettirmeye başladık. Atlas'ın keskin bakışları üzerimdeydi. Barbaros çalan telefonuyla uzaklaştı.
"Bi saniye." Telefonu uzaklaştırıp bana döndü.
"Hemen geliyorum." Başımı salladığımda yanımdan uzaklaştı. Herkes dans etmeye devam ederken ben tek kalmıştım. Masaya baktığımda Atlas ortalıkta yoktu. Boynumda hissettiğim nefes ile yutkundum.
"Birini mi arıyorsun?" Karşıma geçip kollarını belime sardı.
"Hayır. Yerime otur-" sözümü yarıda kesip kendine biraz daha çekti. Şimdi bedenlerimiz birbirine temas ediyordu. Kolları belimi sıkıca kavrarken ellerim omuzlarına tutunmuştu. Yüzüme eğildiğinde bakışlarımı çekmedim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI
Teen Fiction"Bazen bir kadının gelişi, bir imparatorluğu çökertir..." Atlas karanlığın ta kendisiydi. Kurşunların arasında büyümüş, soğuk kalbiyle hükmetmeye alışmıştı. Efsan ise, hayatına ansızın düşen bir yıldırım gibi... Tehlikeli, inatçı ve yıkıcı. Bu hikây...