"Bazen bir kadının gelişi, bir imparatorluğu çökertir..."
Atlas karanlığın ta kendisiydi. Kurşunların arasında büyümüş, soğuk kalbiyle hükmetmeye alışmıştı. Efsan ise, hayatına ansızın düşen bir yıldırım gibi...
Tehlikeli, inatçı ve yıkıcı.
Bu hikâyede ne iyiler kazanır ne de kötüler kaybeder. Her şeyin gölgesinde kalan tek gerçek: tutkunun, kan kadar yakıcı oluşu.
Atlas'ın kurduğu acımasız dünyada Efsan bir hata mıydı, yoksa kaderin en doğru kırılması mı?
İhanetin, aşkın ve nefretin ince çizgisinde yürürken, iki kalp ya birlikte yanacak ya da birbirini yok edecek.
Hazır ol. Çünkü bu aşk, bir savaştan daha yıkıcı.
Bu hikâyede kimse masum değil.
Ve hiçbir kalp, yara almadan kurtulmaz.
Takıntı'ydı bu.
Kanla, tutkuyla, yeminlerle yazılmış bir hikâye.
Bu bir aşk hikâyesi değil.
Bu, takıntı'nın tutkuya, tutkunun yıkıma dönüştüğü bir savaş.
"Aşkın en karanlık hâliyle yüzleşmeye hazır mısın?"
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi? Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Atlas Kuzey Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.