~61~

8.7K 721 270
                                    

Yazardan

"Tamam, tamam, tamam... Derin nefes al Işık!"

"Ulaş, geliyor!"

"Aşkım tut gelmesin tut!"

"Ulaş sen salak mısın? Nasıl tutayım çocuğu?!"

Melih'in şoför koltuğunda, Didem'in de yolcu koltuğunda oturduğu arabanın arka koltuğunda Ulaş'ın kucağına doğru uzanmıştı Işık. Acı içinde çığlık çığlığa bağırıyordu. Hayatında ilk defa yaşadığı bir acıydı bu. Ulaş'ın derin nefes alma taktiklerini dinlemeye çalışıyordu ama Ulaş ondan çok daha başarılıydı bu nefes alma konusunda. Işık'a göstereyim derken kendi de imkanı olsa doğum yapacaktı o arabada.

"Melih biraz hızlı sür şunu!"

Ulaş'ın komutu üzerine daha çok gaza bastı Melih. Alaz ve Gonca da aynı hızla arkadan takip ediyordu onları.

"Ulaş!" dedi acıyla Işık. Acısı arttıkça Ulaş'ın eline tırnaklarını batırıyordu ama Ulaş panikten bunun farkında bile değildi. "Annemlere haber ver!"

"Tamam, tamam güzelim sen merak etme."  Işık'a sakin olmaya çalışarak kurduğu cümle sonrası aldığı komutu Didem'e iletti. "Didem sen ara hemen Hale teyzeyi!"

Didem sadece başını aşağı yukarı sallamakla yetindi. Vakit kaybetmeden telefonuna sarıldı. Birkaç çalıştan sonra yengesinin sesi doldu kulaklarına.

"Yenge, Işık doğuruyor! ... Şile'deyiz biz. ... Nerden bilelim, daha çok erken diye düşündük. ... Tamam annemlere haber verdim ben zaten. Görüşürüz."

Işık acıyla inlerken Ulaş da derin derin nefes alma egzersizlerine devam ediyordu. Işık'ın ter içinde kalan alnına yapışan saçlarını eliyle sıyırdı Ulaş. "Tamam güzelim az kaldı."

Zaten küçük bir yer olan Şile'de çok geçmeden hastaneye gelmişlerdi. Didem ve Melih hemen inip arka kapıları açtılar. Birkaç asistanın da yardımıyla çıkardılar arabadan Işık'ı. Oturduğu tekerlekli sandalyeden desibelini hiç azaltmadan hatta artırarak bağırmaya devam ediyordu. Ulaş da onun elini hiç bırakmamış hala elinden tutarak yanında koşuşturuyordu. Didem, Melih, Alaz ve Gonca da peşlerinden koşuyorlardı.

Tekerlekli sandalyeyi hızla doğumhaneye götüren hemşire birden Ulaş'a sorularını sıraladı. "Bebek kaç haftalık, cinsiyeti ne? Annenin herhangi bir hastalığı, kullandığı ilacı var mı?"

Ulaş birden neye uğradığını şaşırmıştı. Soruların cevapları kafasından bir türlü toparlanamazken Işık bağıra çağıra soruları yanıtladı.

"36 haftalık kız! Hastalığım yok, ilaç da kullanmıyorum."

Cümlesi biter bitmez bir çığlık kopardı koridorda Işık. Hemşire ise öğrendiği bilgileri yanındaki muhtemelen stajyer olan diğer hemşireye ciddi bir üslupla açıklamaya başladı. "Doktor Hanım'a haber ver hemen gelsin. Erken doğum yapıyor, durum riskli."

Işık panikle çevirdi kafasına tepesindeki hemşireye. Duydukları karşısında dehşete kapılmıştı. Doktor nereden gelecekti? Nasıl bir risk vardı? "Ne riski ya?!"

"Hanımefendi sakin olun!"

Upuzun olan koridor sonunda bittiğinde hemşire bir eliyle Ulaş'ı durdurdu girmemesi için. "Siz giremezsiniz?"

Bu defa isyan eden Ulaş olmuştu. "Ne demek giremem? Bizim doktorumuz her anında karımın yanında olacağımı söylemişti."

"Beyefendi, izin verin de işimizi yapalım."

Sonra elleri koptu Ulaş ve Işık'ın. Hemşire sandalyeyi hızla içeri doğru götürürken Işık kafasını çevirip baktı Ulaş'a. Ulaş sesini duyurmak için sertçe bağırdı. "Korkma güzelim biz buradayız!"

12 VE 14 (Texting)Where stories live. Discover now