Oh My Allah 🔴

OmA 🔴 8

MM:SERAYAŞKIM'IN ABİSİ SARP VAR.(SERGİO CARVAJAL)

*AMA SİZ BANA HALA COOL COOL RANDOM ATMAYI ÖĞRETMEDİNİZ BEA*

Telefonumun iğrenç melodisiyle gözlerimi araladım. Telefonum çalıyordu. Gecenin bu vakti kim arardı ki beni? Doğrulup telefonumu elime aldım.

The brother arıyor...

Lanet girsin abi, bu saatte ne diye arıyorsun, Allah Allah!

Telefonumu hızla açıp kulağıma götürdüm.

''Gecenin köründe 40 yıl düşünsen aklına gelmeyecek beni neden ararsın abilerin en iğrenci?'' telefonun arkasından homurdanma sesleri geldi.

Evet, hangi delinin zoruyla gecenin 1'inde beni aradıysa bu artık...

''Ne gecesi kızım, saat akşamın altısı. Ayrıca annemin kontörü kalmamış ondan aradım, yoksa senin o boklu sesini duymak için değil yani.'' görmeyeceğini bilsem bile gözlerimi devirdim. Ne olurdu yani bir kerecik bile olsa 'kardeşim seni çok özledim bir arayayım, ne var ne yok sorayım dedim' dese bileklerimi keseceğim yani...

''Her neyse, git az ötede konuş senin o mide bulandırıcı sesini duymak istemiyorum. Anneme ver.''

''Geri zekalı!'' diye homurdandı ve telefondan gelen hışırtı sesinden sonra annemin kadife sesi kulaklarımı doldurdu.

''Alo yavrucuğum, elin New York'unda nasılsın sen?''

Elin New York'unda nasılsın sen mi? Peki...

''Elin New York'unda çok iyiyim ben annecim, siz nasılsınız?''

''Bizde iyiyiz yavrucum.''Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim.

''Hadi Allah'a emanet ol-''

''Kızım dur kapatma, seninle konuşacaklarım var benim.'' umutsuzlukla omuzlarımı düşürdüm.

Elin New York'larında kendine mukayet ol seansından sonra telefonu usulca kapatıp komodinin üstüne koydum, ve yarıda kalmış uykumu devam ettirdim.

***

Sabah Hazal'ın odasından gelen 'Ahey ahey' sesleriyle uyandım ve Hazal'ın odasına koşturdum.

''Hazal neden sabah sabah halay çekiyorsun? Bu mutluluğunun sebebi nedir?'' Hazal elindeki halay mendilini umutsuzca yere bıraktı.''Halay çekiyorsun mutlu sanıyorlar...''

Baygın bakışlarımı gözlerine yönelttim. ''Halay çekiyorsun, mutsuz mu sansaydık canım?'' Nefesini bıkkınca dışarı verdi. ''Kanka sana çok kötü bir haberim var!'' Bunu o kadar hüzünlü bir şekilde söylemiş ve hüzünle yatağına çökmüştü ki, bir an bende hüzünlenip hüzünle onun yatağına çöktüm.

''N'oldu Hazalaşkım?''dedim elimle omzunu sıvazlarken. ''Seray, annemin karnında bir bebek varmış ya la!'' gözlerimi devirdim. ''E ne var bunda?'' gözlerini devirdi. ''Salak annem hamile!'' Hızla ayağa kalktım ve ağıt yakmaya başladım. ''Bunlarda mı başımıza gelecekti?''

Eğer teyzem hamileyse Hazal'ın pabucu dama atılırdı. Bunu gören annem teyzemden kıskanıp o da çocuk doğuracaktı ve bu sayede benimde pabucum dama atılacaktı...

İşte şimdi sıçmıştık...