OmA 🔴 19

4.3K 356 50
                                    

Sa. Yine ben. Pek uzun olmayan-daha doğrusu hiç- ama olsundu. Olduğu kadar olmadığı kader asfkakksd.
Şöyle böyle derken geldik 20. bölüme. 6 ayımız oldu yaklaşık sizinle. Acısıyla tatlısıyla yarım sene oldu yani. Bu güne kadar yanımda olanlardan Allah razı olsun. Asfkskx. Allah ne muradınız varsa versin. Adskksxe. -buna hepinizin amin dediğine adım gibi emin değilim ne olur ne olmaz yani skfjwxk- Nys. Hepinize canı gönülden teşekkür ederim okuyucuaşklarım. Hakkınızı helal edin. Adakxk ölüme gidermiş gibi konuştum. Sizi çok seviyorum.
Çok mu ciddili oldu ne? Az random atiyim. Uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Asıl hikaye bundan sonra başlıyor...
OH MY ALLAH

"Hapşu!"

"Çok yaşa." gözümü telefondan ayırmadan Hazal'ın hapşırığına cevap verdim. Eğer cevap vermezsem omuzlarıma ağır bir yük oturuyor ve sanki çok az yaşayacakmış gibime geliyordu. Bu yüzden 'çok yaşa' demeyi görev haline getirmiştim.

"Hapşu!" tekrar hapşırdığında kafamı telefondan kısa bir anlığına ayırdım ve Hazal'a baktım. Telefonuma geri döndüm. "Çok yaşa."

İrem ise ilk hapşırdığında yanıtsız bırakmıştı. Şimdi ise çok yaşa demek yerine "Elhamdülillah." dedi. Benim aksime imanlı kız.

"Hapşu!" 3. kez hapşırdığında abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim. "Çok yaşa!" İrem bıkkın bir şekilde tekrar etmişti. "Elhamdülillah."

"Hapşu!" Telefonu fırlatırcasına koltuğa attım. Sonra içimden kendime küfürler yağdırdım. İphone lan o! Canı acımış mıdır acaba?

"Ölümsüz mü olmaya çalışıyorsun acaba?" 4. Kere hapşırmıştı. Ve ben 3 kez 'çok yaşa' demiştim. Bu gidişle cidden ölümsüz olacaktı.

Verdiğim cevap üzerine İrem ve Hazal kahkaha atmıştı. İlgilenmeden tekrar koltuğa fırlattığım İphone telefonumu elime aldım. Bakmayın öyle. Hayatımda ilk kez İphone 6s telefonum olmuş. Siz sormadan söyleyeyim beyaz renk.

19 yaşındaki bir kıza yakışmayacak hareketler bunlar... Diyen iç sesime kıs kıs güldüm.

Sonra çok susadığımı fark ettim. Tam su içmeye giderken tuvaletimin de geldiğini anladım. İlk önce hangisini halletsem diye karar vermeye çalıştım. Sonra 'su içeyim sonra tuvalete gideyim ki 2. Kez tuvalete gitmeme gerek kalmasın' kafası su içmeye gitmeye karar verdim. Mutfağa yöneldim.

Tam su doldururken içeri birisi girdi ve kapıyı hafif bir şekilde kapattı. Yoksa eve hırsız girdi ve benim ırzıma mı geçicek?

Elimdeki dolu bardakla önümü döndüğümde neye uğradığımı şaşırdım. Dibimdeki İrem çatık kaşlarla beni izliyordu.

"Ne yapıyorsun tırrek?" deyip suyumu içmeye başladım. Hızla elimden bardağı aldı ve tekrar hızlı bir şekilde tezgaha yapıştırdı. "Su içerken yılan bile dokunamaz mal sen niye dokunuyon?" diyerek bileğimdeki elini ittirmeye çalıştım. Ne yapmaya çalışıyordu bu mal?

"Elini çek lan teneke." deyip işi dalgaya vurmaya çalıştım. Ama o hala çatık kaşlarıyla beni izliyordu. İşte bunun gibiler yüzünden psikolog olmaya karar verdim.

Bir adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Artık kıçım tezgaha deyiyordu. Kafasını kafama yaklaştırdığında kafamı geri geri götürdüm.
Kafam mutfak dolabına çarpınca ağır bir küfür savurdum. Belki de kafam mutfak dolabına çarpmasaydı dizilerdeki gibi bir sahne olabilirdi bu evet.

"Sen," dedi bileğimdeki elini daha çok sıkarak. Tek kaşımı kaldırdım. "Evet ben?" dedim sorarcasına. İrem biraz mal olduğu için onun bu tarz hareketlerine alışıktım.

"Sen beni sırtımdan vurdun!" dedi tükürürcesine. Tek kaşımı değil de iki kaşımı kaldırdım bu sefer. "Benim kocamı ayarttın." gözlerimi devirdim. Luke Hemmings'ten bahsediyordu. "Platonik kocan." diyerek düzelttim onu. "Hem ben değil Luke peşimden koşuyor." gözlerini faltaşı gibi açtı ve sertçe itti beni. Kafam tekrar mutfak dolabına çarptı. "Tipine çomak sokarım İrem!"

"Luke'm yapmaz." diye cırladı kırgın çiçeklerdeki Mesude misali. "Ama yaptı." diyerek daha fazla dalga geçtim. "Bak İrem şu anda yüzünde soyguncu maskesi olmasaydı seni ciddiye alabilirdim." dedim. İkimiz birlikte güldük. Eliyle maskesini çıkardı. "Biraz ekşın yaratayım dedim ama olmadı." güldüm. "Olduğu kadar olmadığı kader." kahkaha atıp içeri girdim. Bu kızın cidden sorunları var. Odama girip kahkahalara boğuldum.
***
"Acıktım."
"Bende acıktım " diyerek yanıtladı beni Hazal. "Kalk yemek yap anlamında söylemiştim ben onu." diyerek yüzümü buruşturdum.

"Ben de kerizmiyim amk kalk sen hazırla anlamında söyledim zaten." diyerek lafı yapıştırdı Hazal. Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim. "Aa bir şey uçuyor. Bakayım. Hazal'ın egosuymuş." diyerek laf sokmaya çalıştım. Hazal tip tip bakınca laf sokamadığımı anladım.

"Takdir mi teşekkür mü?" sorarcasına baktım Hazal'a. Yerinde doğruldu ve derin bir nefes aldı. "Allah'ım biz ne yaptık da bize ceza olarak gönderdin?" diye yakındı.

"Dylan O'brien'den umudunu kesmiş, Barış'ı kabullenen tatlış kuzenim benim üniversitede takdir teşekkür falan yok."
"tüh!" diye yakındım. "Halbuki bu sene takdir getirseydim evi üzerime yapacaklardı." diye de ekledim. Dudaklarını büzdü. "Allah akıl dağıtırken sen tuvaletle kapıyı kilitlemiş kapıya da 'akıl sakın girmesin' diye 2 izbandut dikmiştin herhalde? Çok konuşma da git biletlerimizi al yarın üniversitenin son günü." diyerek heyecanıma 5 kat daha heyecan ekledi...

~~~~~~~~~
Bizim Oh My Allah ailesi olarak hapşırıklarla ne sorunumuz var allasen¿

Oh My Allah 🔴Where stories live. Discover now