OmA 🔴 22

3.6K 275 52
                                    

Sa yine ben. Lan bu aralar Oh My Allah heyecanlı bölümlere geldi. Yalnız size bir tüyo vereyim Barış ve Seray uzun bir süre ayrı kalacaklar. Axvkksak tamam lan sövmeyin. Sonunu merak ediyorsanız okuyun amk bunu da mı ben söyliyim afhfxekjda. Ve önemli bir şey sölicem. Hikayeyi okurken Sarp'a sövmeden önce iki kere düşünün çünkü Sarp Sergio Carvajal sglskvkakckw.
Vee bölüm...

Göz yaşlarım bağımsızlığını ilan ederken gözlerimi abimin koyu kahverengi gözlerine kenetlemiştim. Olur da belki kararından vazgeçerse diye...

Ama olmuyordu işte. O lanet kararından, dönmüyordu. "Ben sana güveniyorum, tek başına başında bir erkek olmadan New York'a gönderiyorum senin bana yaptığına bak! Niye arkamdan iş çeviriyorsun kızım?"
Sustum. Haklıydı. Söyleyebileceğim bir sözüm de yoktu zaten.

"Neden böyle yaptın Seray? Ben sana ne yaptım da bu kadar gururumu kırıyorsun?"
Abi demek istedim. İtiraz etmek istedim ama sözler bir türlü ağzımdan çıkmıyordu.

"Ara o iti ayrıldığını söyle. Zaten onda da biraz gurur varsa bir daha sana yaklaşmaz." dedi sinirden titreyen elleriyle telefonumu elime tutuşturduğunda. Sözleri ciddi anlamda bana koymuştu.

Ama yapamazdım o kadarını. Nasıl bakardım sonra Cem'in yüzüne? Hazal'ın yüzüne? Ve en önemlisi Barış'ın yüzüne?..

"Ara dedim sana!" dedi dişlerinin arasından tıslarcasına. İstemeye istemeye Barış'ın üzerinde durdurdum elimi. Son kez baktım gözlerine. Oda gözlerime bakıyordu. Boşuna bekliyorum kararı değişmeyecek... Arama tuşuna bastım ve kulağıma götürdüm.

"En son sü-" diye söze atladı hemen. Kestim sözünü. "Bir şey söyleme dinle beni. Ayrılıyorum senden. Arama beni." Ne kadar sesimin ağlamaklı çıkmamasına özen göstermiş olsam da cılız çıkmasına mani olamamıştım.

"A-ama neden?" burnumu çektim. "Bir nedeni yok." güldü. "Bir nedeni yok öyle mi? Tamam bitsin." deyip telefonu suratıma kapattı. Elimdeki telefonu yanıma bıraktım ve gözlerimi elime kenetledim.

Açaydım kollarımı gitme diyeydim...

İç ses ağzını kürekle dağıtırım. Sus.

"Yaptım işte istediğini artık kızma dersimi aldım." dedim gözlerimi elimden ayırmadan. "Abi babama söyleme lütfen." onaylayan mırıltılar çıkardıktan sonra odadan çıktı.

Ben ise yatağa uzanıp ağlamamı şiddetlendirmekten başka hiç bir şey yapmadım.
Biraz sonra kapı çaldı. Abim açar diye düşündüm. Herhalde annemler İrem'i göndermiş olacaklardı.
Kapım hızlıca açıldığında hiç bir tepki vermedim. "Ben geldim jelibonum." gözleri beni bulduğunda şaşkınlıktan ağzı yerle birleşti. Çok doğal. Ben asla ama asla ağlamayan bir insanı ağlamaktan gözleri şiş bir halde görmüştü sonuçta. Gayet doğal.

Omuzlarını düşürerek yanıma oturdu ve tek eliyle yanağımdan akan yaşı sildi. "Ne oldu sana?" burnumu çektim ve olanları baştan sona anlattım.

Barış'ın dalga geçerek aşkım yazdığını, abimin bunu görüp gerçekten vıcık vıcık sevgililerden olduğumuzu sanması ve ayrılmak zorunda kaldığımızı... Her şeyi.
Gülümsedi. "Sarp'la konuşacağım." kaşlarımı çattım. "Hayır." sesim tahmin ettiğimden daha güçlü çıkmıştı.

Tam İrem itiraz edecekken odayı eşeğin anırma sesi doldurdu..

.
Gözlerimi kısarak kahkahalara boğulan İrem'e baktım. "İrem şu anda ağzına sıçmamak için kendimi zor tutuyorum. Değil bir daha telefonumun zil sesini değiştirmek, elin telefonuma değerse zil sesim senin acıdan inleme sesin olacak." diye bir çırpıda konuştum ve kapanmadan son anda telefona yetiştim. Arayan Hazal'dı.

Oh My Allah 🔴Where stories live. Discover now