Oh My Allah 🔴

OmA 🔴 13

mm:irem

vurur yüze ifadesi yeni bölüm geldi bitanesi dgsahkjıfhowı

Bir saattir kardeşim dediğim insanı ve daha 2-3 gün önce bana benden hoşlandığını söyleyen insanı izliyordum. Korku filmi açmıştık ama ben filmi izlemek yerine onları izliyordum.

İrem her dakikada bir ona bakıyordu. Sanki film Barış'mışta Barış'ı izliyormuşçasına. Ne diyorum lan ben? Az bir konuşalım mı mantık? Neden bana hiç uğramıyorsun?

Mantıkla konuşmak... İşsizlik bu olsa gerek...

Sırf onları aklıma getirmemek için kafamı yere eğdim ve aklıma ne geldiyse sıralamaya başladım.

Çelik, çomak, terlik, köpek, bebek, hapşırık, Hazal, Cem, aşk, bebek...

Düşüncelerimde bile fesatlık geçiyor Tövbe Bismillah...

''aaaaaaaaaaaaaaa-''

Ne kadar da içimden ''Ne öküz gibi bağırıyon oramakomaburamakocu!'' diye söylenmek geçse de yapmamıştım.

''Canım İremciğim, niye bağı-'' kafamı kaldırdığımda gördüğüm manzarayla daha fazla devam edememiş, tabiri caizse şaşkınlığa kafa atmıştım.

İrbok ne işin var lan senin benim hoşlandığım çocuğun kollarında?!

Bir dakika benim hoşlandığım çocuk mu? Okuyucular Yeminle Allah söyletti bak Valla.

''Çok mu korktun gülüw gel ben sana sarılırım ya!''dedim. Barış gizli gizli gülmeye çalıştı. ''Seraycığım, korktuysan sende gelebilirsin. İkinize de yetecek kaslarım var.'' deyip sırıttığında gözlerimi devirdim ve İrem'i kolundan tutup yan koltuğa fırlattım.

Elime kumandayı aldığım gibi durdurdum filmi. ''Bakın ben mısır patlatmaya gidiyorum, İrem sen namusuna dikkat et..'' Sonra Barış'a dönüp; ''Sende hakimiyetine dikkat et 10-15 dakika içerisinde burada olacağım, geldiğimde bok gibi bir manzarayla karşılaşmak istemiyorum!'' dedim gözlerimi tekrar tekrar devirerek.

Boşver qanqa bunlar için gözünü kaybetmeye değmez...

Helal be iç ses buradan sana tebrik koyuyorum, al bir taraflarına sok.

Tam mutfağa ilerleyecekken İrbok yine bir bokluk yapıp bana çelme taktı. Cidden ne oluyor lan bu kıza? Madem kavga istiyorsun camon baby!!

Çılgın sürtük vs. Mandalina kabuğu...

Bu arada ben de Barış'ın üstüne düşmüş bulunmaktayım, ve kalbim yerinden çıkmakta...

her neyse...

Kafamı kaldırdığımda burnum Barış'ın burnuna sürtündü. Beni kollarıyla sımsıkı sarmıştı. Gözümü gözlerine diktim.

O nasıl bir gülüştü, yangını çıkartıp kalbimin tam ortasında...

Ve o nasıl bakan gözlerdi yangını söndürüp kalbimin tam ortasında...

Bu kadar edebiyat yeter diyordu iç ses... Yeter diyordu böbrek, dalak, idrar kesesi... Ağlıyorlardı... Bildiğin hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. 'zuhahahahah' diyordu Seray, kesmiyordu edebiyatı...

''Gözleri ne güzel be!'' diye söylendim içimden. ''Biliyorum.''

Gözlerimi pörtlettim. Ah be iç ses! Biliydim böyle olcahını... Hızla kalkmaya başladım üstünden. ''Bir kere ben sana demedim onu. Gözlerinde kendi gözümün yansımasını gördüm onun için öyle şey ettim.''