OmA 🔴 18

4.6K 389 80
                                    

Sellaaaaam yine ben. Nasıl gidiyor bakalım? Ben döndüm gibi gibi...
Karneler nasıl? asdfjklgh Moraliniz bozuldu değil mi? Benimki hepsi beş artı takdir belgesi. Çok mütevazıyım değil mi? asdfjklghxy Neyse sizi ihmal ettiğim için çok sorry. Bundan sonra siz beni bırakmazsanız ben sizi hiç bırakmam. Sizi seviyorum Okuyucuaşklarım... Ayrıca şu m.ö telefonu kaynar suda kaynatıp, duvara fırlatıp paramparça edip üzerinde halay çekmek istiyorum. Zaten kıç kadar bir boyda bir de i'yi ı yapmak için bir saat bekliyorum lanet girsin... nys. Keyifli okumalar! xx

«Oh My Allah»

Barış dudaklarını dudaklarımdan ayırınca beni öyle bir utanç duygusu sardı ki ellerimle yüzümü kapattım. İlk öpücüğüm de gitmişti zaten. Her neyse.

"Heey ne oldu?" diye gülerek söylendi. "Utandın mı yoksa?" sinirle soludum. "Barış sus yoksa ağzına bir tane çarparım." dedim ancak ellerim hala yüzümde olduğu için sesim boğuk çıkmıştı. Koşar adımlarla odama girip kapıyı kilitledim. Eş zamanlı olarak elim dudaklarıma gitmişti.

Sessizce dudaklarımdan tıpkı Barış'la tanıştığımız gibi şu sözler dökülmüştü; "Oh My Allah."
Değişik hissettirmişti. Bilmiyorum. Ama çok heyecanlıydı. Sanki ben ben değildim.
Ammaaaan ne diyorum ben.
Üşengeçlikten olsa gerek gidip dişlerimi fırçaladım, pandalı pijamalarımı ve en sevdiğim kuzulu çoraplarımı giydim ve hiç Barış'a haber verme gereği duymadan uykuya daldım.
~~~
YAZARIN AĞZINDAN
Hazal, Barış ve Cem'e kahve yapmak için mutfağa girmişti. Kahveleri hazırladı tam içeri girecekken Barış'ın sözlerine kulak misafiri oldu; "Sevmek için illa ki tanımak mı lazım bir insanı Cem? Belki ben vücudunu delip ruhunu tanımışım olamaz mı? Sevmek için bakışı illa ki içimi mi yakmalı? Belki bakışları içimdeki alevleri söndürüyor olamaz mı? Sevmek için illa ki bir sebep mi aramalı? Belki ben sebepsiz seviyorum olamaz mı?" Cem bir an başını dostuna çevirdi ve geri çekti gözlerini. İçten bir şekilde güldü. "Güzel, çok güzel seviyorsun."

O an Hazal'ın içinde bir duygu karmaşası oluştu.
İlk kez böyle güzel seveni görmüştü. Ama aynı zamanda da sevilen genç kızı kıskanmıştı. "Bir gün," diye mırıldandı bakışlarını havaya kaldırarak. "Bir gün beni de böyle sevin, lütfen." gözleri dolmuştu, sevdiği kadar sevilmek isteyen genç kızın.

SABAH
Esneyerek yataktan kalktım. Çalar saatime baktım. 10.55

Oha tarihte bir ilk. Ben onda kalkmışım. O zaman bu günün şerefine kahvaltıyı ben hazırlayayım bari.

Kalkıp elimi yüzümü yıkayıp mutfağa doğru koşuşturdum. Ve bu sefer bana uğur getiren değil de Hazalaşkıma uğur getiren şarkıyı söylemeye karar verdim. (Şilan'ın uğurlu şarkısı)
Uni uni unicorn
Unicornları severim
Keşke gerçek olsalar
Gerçek olsalardı,
Bir tane alırdım
Onu çok severdim.
O da beni severdi.
Lalalalalaalaalalal

Şarkıyı 11 kez tekrar ettikten sonra nihayet kahvaltı hazırdı.

İrem ve Hazal şaşkın gözlerle gözlerime bakıyorlardı. "Dünyada bir ilk." dedi gözleri kamaşırcasına sofraya bakarken İrem. Hazal'da onu onaylayan mırıltılar çıkardı.

Hemen masaya oturdular ve yemeye başladılar. Ancak İrem ikinci lokmasında öksürük krizine girdi. Ayağa kalkıp hızlıca sırtına vurdum.
Öksürüğü kesilince sanki onu taciz etmişim gibi baktı bana. "Böbreklerimi ağzımda hissettim sevgili kuzenim." şirince sırıttım ve yemeye devam ettim ancak daha lokmamı ağzıma atmadan Hazal söylenmeye başladı. "Sen ölmek sonra da bizi mi öldürmek istiyorsun kuzencan bu nasıl sosis böyle?" dedi yanmaktan kömür gibi olmuş sosisleri incelerken. Şirince sırıttım. "Ölmek istesem egona tırmanıp IQ seviyene düşmem yeterli tatlış kuzenim."

İrem oooo lamaya başladı beni. "Kankananasım bu gün formunda." Bu sefer Hazal yüzüne şirin sandığı bir gülümseme takındı. "Bende ölmek isteseydim egona tırmanırdım ama düşecek bir IQ seviyen yok." diye lafı yapıştırdı. Benimde her insan gibi bir IQ seviyem var tamam mı!

"Benim IQ seviyemi aramak için aşağı bakman hata. IQ seviyem senin göremeyeceğin kadar yüksekte." İrem tekrar oooo lamaya başladı. Neredeyse masa sallandı. "Hem sen beyin doktorumusun benim zeka seviyemi ölçüyorsun?" dedi Hazal. Bu sefer İrem öyle bir ooo ladı ki bir kaç çatal yere düştü. "Sakin ol gerizekalı." diye böğürdüm biraz sert bir tonla. Tabii laf sokabilecek bir söz bulsaydım sokardım o ayrı konu tabii....

İrem misafir odasına çekildi kaç gündür bütün işleri ben yapıyorum diye. Hazal ile kahvaltımızı bitirip bulaşıkları yıkadıkan sonra salona geçmiş oturuyorduk. İrem uzun bir süre misafir odasından çıkmamıştı. Ne olduğunu merak edip pat diye odaya daldım.

"Şş İrem öldün mü lan?" İrem yüzünü bana çevirdiğinde gözyaşlarını gördüm. Yatağın ucuna oturdum ve kolumu omzuna attım.
"Ne oldu lan? Yoksa yine Abdulrahman ile çıkıp aklın Mehmet'de kalan ama Rezzak'ı çok özleyen ama omun kuzeni Muhittin'e sempati duyan kızlardan mı oldun?" Gözlerini devirdi ve göz yaşlarını sildi.

"Sevgili yapmış!" gözlerimi büyüttüm. "Kim kıız?" "Luke Hemmings." gözlerimi devirdim ve yatağa ayaklarımı uzattım. "Vazgeç şu Luke'den hatta sen komple 5 Second Of Summer'den vazgeç."
Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Bir insan kocasından nasıl vaz geçebilir ki?"

İrem ve onun platonik aşkları...

"Beni rahat bırak." dedi ve elindeki peçetesiyle burnunu sümkürdü.

Umutsuz vaka...

Yatağa uzattığım bacaklarımı ve omzundaki elimi de toplayıp odadan çıkıp salondaki Hazal'ın yanına koşuşturdum. Telefondan 'Kiralık Aşk'ı izliyordu. "Ahh be Neriman sen benim arkamda olsan şimdiye Fransicso Lachowski'yi bile ayarlardım kendime."
Hazal ve İrem'i düşündüm bir an. Allah kaş vermiş göz vermiş gerisini de koyvermiş.
~~~
"Yapacak başka şaka bulamadın mı kodumun gerizekalısı." gözlerimi devirdim ve elimle Hazal'a sus işareti yaptım.

"Alo, Barış?" bir hışırtı oldu. "Efendim Seray?" Gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Bana bir teklif geldi." ilk 5 saniye sesi çıkmadı.

"Ne teklif lan?"

"Reklam teklifi." derin bir nefes aldı. "Ne reklamı?" Ciddi söylüyorum kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyorum. "Duş jeli reklamı." 10 saniye ses gelmedi bu sefer. Sonunda verdiği ilk tepki "Ne?!" olmuştu. Telefonu köşeye atıp kahkahalara boğuldum. Ve sonra telefonu tekrar elime aldım.

"Bekle lan bekle, bekle geliyorum." Telefonu suratıma kapattı. Ben kahkahalarıma kaldığım yerden devam ettim. O kadar güldüm ki gözlerimden yaş geldi.

Hazal bana tip tip baktı. "Kendi yaptığı şakaya kendi gülen ilk gerizekalı." kaşlarımı çattım. "Ben değilim." O sırada kapı çaldı. Tam koşup kapıyı açacaktım ki herhalde İrem benden önce davranmış olacak ki Barış'ın "Nerede lan reklam yıldızımız?!" diyen kızgın ses tonu bütün odayı doldurdu. Ve... Barış içeri girdi biz iptal.

İrem uzaylı görmüş masum köylü gibi bir Barış'ın elindeki dalin şampuana, kafasındaki köpüğe ve üzerindeki bornoza bakıyordu.
Hazal ve ben aniden kendimizi yere attık ve kahkaha atarak yeri yumruklamaya başladık. Bir süre sonra İrem'de aramıza katıldı. Bu sefer uzaylı görmüş masum köylü gibi bakan Barış olmuştu.

Hazal koluma vurarak Barış'ı işaret etti. Kahkahalarının arasından "Bu bu çok thug life."
Yavaş yavaş kahkahalarımız kesildiğinde ciddileştim ve Barış'a döndüm. "Neden dalin şampuanı kullanıyorsun?" Barış gözlerini pörtletti ve elindeki şampuana baktı. Biz üç kafadar yeniden kahlahaya boğulduk.
Bu sefer Barış'ta kendi haline güldü. "Diğer şampuanlar gözlerimi yakıyor. En mantıklısı bu."
Üçümüz birlkte doğrulduk. "Yeter lan dalga geçmeyin sevgilimle." dedim.
"Dedi sevgilisiyle dalga geçen kız" dedi Hazal. Gözlerimi devirdim. "Duş jeli reklamı falan yok hadi git yıkan." Barış şaşkın gözlerle bize baktı. "Peki." deyip odadan çıkıp gitti.

°BÖLÜM SONU°

Oh My Allah 🔴Where stories live. Discover now