OmA 🔴 24

3.5K 267 26
                                    


Selaaaam. Uzun sayılan bir bölümle karşınızdayım. Bu bölüm hoşunuza gitmeyebilir ancak birdahaki bölümde olaylar olaylar yani dhjsdjjasf. Bu arada oy veren ellerinize sağlık beğeni kaç olmuş bilmiyorum ama şimdi yükselmiştir dckckks bölüm sizlerle...

OMA -25-
Normal zamanlarda insanın bu söz üzerine romantik bir şey söylemesi gerekir değil mi? Ya da ne bileyim gülümserdi mesela. Fesat düşünürsek öpedebilirdi...

Ama ne ben normaldim, ne Barış ne de yaşam tarzlarımız. Bu yüzden sizce ben ne yaptım? Kustum. Evet, evet. Kustum. "Allah belanı... Al kustun kustun," dedi tişörtünü gözüme sokmaya çalışırken Barış. Gözlerimi kıstım. "Ben mi dedim o kadar yakınımda durup heyecanlat sonra da ben kusayım."

"Ha yani yakınında olmam seni heyecanlandırıyor?" dedi muzhip muzhip bakarken. "Hayır kusturuyor." Gözlerini kapattı ve derin bir nefes alarak geri açtı.

Bilmiyor ki onu ne kadar sevdiğimi... Aptal, sıkıldığım için ayrıldığımı sanıyor. Kelimelerim savunmasız kalıyor senin benliğinin yanında. Mutsuzluklarım karışıyor her bir hücrene kadar. Sen oluyorum sanki sensizliğin arasında... Diyemedim tabii.

Konuşmadığımı görünce hemen beni ittirdi ve bir adım geri gitti. "Hadi hızlı ol seni bırakayım bütün gece seninle uğraşamam." dedi ve üzerindeki kusmuklu tişörtü çıkarmaya başladı.

Burnumu çektim. Gözlerim dolmuştu. Ama benim ne suçum vardı ki? Tamam sövmeyin dizilerdeki aptal kızlardan değilim. Söyleyeceğim şimdi.
"Barış be-" kafamı kaldırıp Barış'a baktım ki...
Hassiktir. Barış'ın baklavaları değil, baklavaların Barış'ı var.

"Be- ben ş-şey yani hani şey," sertçe yutkundum. Mal mıyım neyim? O nasıl bir kekelemektir?
Kahkaha attı. "Kaslarıma hayran kalmayan bir kız bile yok." Allah'ım ne kadar mütevazı bir çocuk!

"Ya Barış iki dakika konuşsak adam gibi." oha! Sarhoş birine göre çok ciddili bir cümle oldu.
"Seray? Sen hayatta bu kadar ciddi konuşmazdın? Hayırdır ölüyor muyum yoksa? Üç aylık mı beş günlük mü ömrüm kaldı?" Gözlerimi devirdim.

"İsteyince bende ciddili olabiliyorum tamam mı bay kas?" keyifle sırıttı. "Peki, dinliyorum."
O böyle söyleyince bir anda ne söylediğimi bilmeden "Bir adam varmış donmuş karısıda kilot." deyince yüzünü buruşturdu. "Sende iyice Cem'e benzedin ha! Hazal ve Cem daha sevgili olmadan önce Cem abuk sabuk konuşmuştu Hazal pardon deyince Cem parkilot demişti." dedi. Böyle söyleyince beni bir gülme tuttu. Kıpkırmızı olup nefes alamayacak dereceye gelince de omuzlarımdan tutup beni sarsınca gülmeyi kestim.

"Yeter lan gülme, böbreklerini gördüm resmen." deyince gözlerimi kısarak ona baktım. "Ama Seray-"

"Of kes!" deyip sözünü kestim. "Ya bak, ben öyle isteyerek ayrılmadım tamam mı? Abim öğrenince ayrılmak zorunda kaldım." deyince gözünden bir ışıldama geçti. "Bak sen şu işe... Saol beni aydınlattın." deyince gözlerimi devirdim. "Abim beni böyle görse karartacak haberi yok," diye homurdandım kendi kendime.

"Anlamadım." deyince "Yok bir şey." diye mırıldandım.

Arabanın önünde biraz bekledikten sonra Hazal ve Cem ayık bir şekilde geldi. Cem kaşlarını kaldırıp "Zor oldu, ama başardım." deyince Hazal gözlerini devirdi. Arabaya bindik.

Yol boyunca hiçbirimizden tek bir çıt çıkmadı. Cem ve Barış bizi Hazal'ların evine bıraktıktan sonra gittiler.
Ben ve Hazal günün yorgunluğuyla kendimizi Hazal'ın yumuşak yatağına bıraktık. Çok geçmeden uykuya dalmıştık zaten.

"Sen gel koca bir nesli sabahın 7'sinde uyandır." sabah sabah bağırış çağırışla uyandım. Hey, Gökalp'in sesi bu!

"Ondan sonra bu adamlar niye bu kadar atarlı, niye bu kadar mutsuz?" deyince istemeden de olsa kıkırdadım. Ay yemin ediyorum bu çocuk paranormal!

Oh My Allah 🔴حيث تعيش القصص. اكتشف الآن