Bölüm 7 - Dönüşüm Başlangıcı

3.2K 329 101
                                    

"Karanlığa küfretmektense, bir küçük ışık yakın, daha iyi edersiniz."
Andre Gide




Şu basit sandığımız Dünya'da imkânsız denilen kavramın hep var olduğunu zannederdim.
Sıradan, boş ve gereksiz..

Ta ki Ed ile tanışana kadar bu düşüncem devam etti.

Dünya sandığımız kadar sıradan değil. Belkide sıradanlığın içinde yaşayan sıradansızlık..

Sahi, neydi bu İmkânsızlık ?

Olağan görülmeyen, imkânı olmayan durumlar mı?

Yoksa görünürlerin arkasındaki görünmezlik mi sadece?

Tartışılır bir konu olduğu kesindi..

Ama bana göre bu yaşadığımız sıradan görünen evren, hiçte sıradan değildi..

Sıradan sandığımız şeylerin arasında görünmeyen sıradansızlık, imkânsız kavramını yaratıyordu belkide. Kim bilir?

"Kızım, bir arkadaşın geldi , aşağıda seni bekliyor." diyen annemin varlığını bir anda yanımda hissedince ürperdim.

"Efendim? Bir arkadaşım mı?"

Şaşırmam gayet normaldi. Evime gelen arkadaşımı bıraktım, benim parmağımla sayacak bir arkadaşım bile yoktu.

"Duydun işte kızım, arkadaşın
aşağıda seni bekliyor. Hadi gel ve arkadaşını fazla bekletme" diyerek arkasını döndü ve hızlı adımlarla odadan çıktı.

Kesin okuldan biridir diye düşünerek ayağa kalktım. Üzerimden çıkmamış pijamalarım, dağınık topuzum, hayatla bağlantımı kesmemin bir kanıtı gibiydi.

Melisgil gideli 1 hafta olmuştu. Evinde neşesini yanlarında alıp götürmüşlerdi. O kadar alışmıştım ki, Melis'in varlığına...

Ne kadar kalmalarını istesemde, onların da bir hayatı vardı. Ne kadar kalabileceklerdi ki zaten burada?

Onlar gittiğinden beri de kendimi iyice salmıştım böyle..

Merdivenlerden inmeye başladığımda annem elinde çay tepsisiyle salona doğru ilerlerken, beni gördü ve hoşnut olmayan bir ifadeyle üzerime baktı.

Sanırım pijamalarımdan söz ediyordu. Umrumda değildi açıkçası.

Merdivenden inip salona doğru ilerledim.
Kanepede oturmuş bir adet Ed görünce ağzım açık bir şekilde kala kaldım olduğum yerde.

"Senin ne işin var burada?" dedim yanına gidip.

Annem söylediğim şeye karşın yüzünü ekşitti.

"Kızım ne biçim söz o. Sen kusuruna bakma Enes oğlum."

"Enes mi?"

Ed bakışlarını bana çevirip, hain bir gülümse yolladı.

"İsmimi unuttuğunu söyleme sakın Selin" dedi bundan büyük bir haz duyar gibi.

UZAYLIWhere stories live. Discover now