Bölüm 18 - Şifre 2

1.4K 186 38
                                    

"Sağlam fikirlerden kuvvetli hareketler doğar."
Shakespeare





Ed, elindeki kağıda saatlerce gözünü kırpmadan bakıyor, şifrenin ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyordu.

"Şifre 2

Tek bir oda...
Odanın içinde oda..."

Ne demek istiyordu; tek bir oda, odanın içinde oda derken?

Tek bir oda var ama iki odadan söz ediyor!

Kafayı yemek üzereydi.

Birden kağıdın arkasını çevirdi. Bir yazının yazdığını gördü fakat kan lekelerinden pek okunamıyordu.

Kağıdı hafifçe yaklaştırıp, üstünü temizlemeye başladı.

Evet, şimdi eskisine göre daha iyi görünüyordu.

"Şifreleri sırasıyla çöz, oyunu sonlandır..."

Ne oyunu? Neyden bahsediyordu?
Bu kağıdı gönderen her kimse, Melis'in de ölümüne sebep olmuştu.

Peki bu kimdi?

Başkolos Semirhab mı?

Hayır, kesinlikle o değildi. Şu olaylardan tek bir bildiği şey varsa o da, bu işte başkasının olduğuydu.

Şifreleri Başkolos Semirhab gönderemezdi. O böyle oyunlara girmeden direkt sonlandırırdı herşeyi. Hem bu işte parmağı olsa, neden Melis'i öldürmek istemiş olabilirdi?
Hayır, hayır.. Kesinlikle kafayı yiyecekti.

Bu şifreleri gönderen her kimse, onu bulmalıydı ve dediği gibi bu oyunu, bu savaşı sonlandırmalıydı.

Ed, kağıdı cebine atarak dışarıya doğru ilerledi.

"Selin artık sakinleşmelisin. Biliyorum çok zor bir durum ama kendini toparlayıp bunu yapanlardan intikamını alman lazım. Hadi. Lütfen, ağlamayı kes!"

Beril'in bu sözleri Selin'i az da olsa sakinleştirmişti.
Beril doğru söylüyordu. Ağlayarak sadece kendini perişan ediyordu. Toparlanmalı ve bunu yapanlardan intikamını almalıydı.

Melis... Biricik kuzeni...
Ona bunu kim neden yapmış olabilirdi? Bu işte belkide en suçsuz en masum kişi oydu...
Böyle acımasız bir şekilde ölümü hiç haketmemişti.
O ölmeyi haketmemişti.

Kendi kendine söz verdi Selin. Bu savaşta eskisinden daha güçlü olacak ve kuzeninin intikamını alacaktı.

Ağlamaktan şişmiş gözlerini bir süre kapadı. Acıyı hissettiği an hemen geri açtı. Sonra akmakta olan birkaç damla gözyaşını elinin tersiyle silip boğazında taht kurmuş o acıyı, derin bir nefes alarak yutkundu.

"Galiba doğru söylüyorsun Beril. Onun için tekrardan ayağa kalkmalı kendimi hemen toparlamalıyım."

"Hah, şöyle!" diyerek Beril, Selin'e bir anne edasıyla sarıldı.

Bu genç kız, ne kadar da iyiydi böyle.! Selin şu kısa sürede bu genç kızı okadar sevmişti ki, kendi kardeşi gibi görüyordu bu yolda. Egemen ondan biraz daha soğuk olsa da, biliyordu onunda altın gibi bir kalbi olduğunu...

"Kızlar, çabuk buraya bakar mısınız?"

Dışarıdan Ed'in sesi geliyordu. Beril ve Selin, sesin geldiği yere doğru baktılar. Ed, Keny ve Egemen kapının hemen yanında kızlara bakıyor, arada çevreye göz atıyorlardı.

UZAYLIWhere stories live. Discover now