10

6.8K 186 43
                                    


Titreyen vücudu irkilince Madison uyandı. Soğuk zemine iki büklüm kıvrılmaktan her yeri ağrıyordu. Yattığı yerde ağır ağır doğruldu. Demir kapı açıktı. İçeri yığılan ışık gözlerini kamaştırıyordu. Parlaklığın ardından biri kendisine doğru yürüdü. Sabah gördüğü çocuk kucağında bir battaniye ve yastıkla karşısında dikiliyordu.

"Merhaba." Dedi genç oğlan. Kucağındakileri tek koluna yükleyip diğer elini nazikçe Madison'a uzattı. "Jamie."

Madison bir süre çocuğun havada kalan elini sıkıp sıkmamayı düşündü. Onun hakkındaki düşünceleri pek olumlu sayılmazdı ve belli etmese de ondan biraz korkuyordu.

"Seni tanıyor sayılırım..." Dedi. "Televizyonda görmüştüm."

Çocuk elini indirdi. Yüzü asılmıştı. "Bunları sana getirdim." Dedi ve elindekileri Madison'a uzattı. "Burası geceleri gerçekten çok soğuk oluyor. Seni o şekilde götürmeleri korkunçtu. Keşke bir şey yapabilseydim."

Madison battaniyeyi aldı ve üstüne sarıp oturdu. Kötü bir başlangıç olmuştu. Oğlan elindeki yastığı da yavaşça yanına bırakıp kapıya doğru yürüdü.

"Teşekkürler Jamie..." Diye seslendi Madison. "

Jamie arkasına döndü ve sadece gülümsemekle yetindi. Madison minnet duyuyordu ama bunu ifade bile edememişti. Böyle duygular onun için çok yeniydi ve alışmaya çalışıyordu.

"Saat kaç? Sabah olduğunu düşünmüştüm." Diye sordu Madison çocuğa. İçeri vuran florasan ışığı onu yanıltmıştı.

"Herhalde gece üç falan. Tam olarak bilmiyorum. Ama sabah dokuzdan önce kimse seni çıkarmaya gelmez. O yüzden uyumaya çalış. Burda vakit geçirmenin tek yolu bu." Diye cevap verdi çocuk. Madison derin bir iç çekti. Buradaki ilk günleri pek iyi geçmiyordu. Sessizlik uzun sürdü.

"Sonra görüşürüz, Madison." dedi Jamie en sonunda. Çocuk çıktıktan sonra Madison onun hakkında uzun süre düşündü. İsmini nerden biliyordu ki? Tatlı ve nazik bir çocuktu. Kesinlikle kötü birine benzemiyordu. Hatta buradaki insanlara göre normal biri bile sayılırdı. Belki de fazla normal, diye düşündü. Çocuğun tavsiyesini hiçe saymayacaktı. Artık sıcak olmanın verdiği keyifle mışıl mışıl uyudu.

Sabah yine Jamie'nin sesine uyandı. Madison onu görünce gülümsemek istemişti ve yapamadı. Ona tam olarak arkadaş gözüyle bakamasa da burada yalnız olmadığına seviniyordu.

"Günaydın..." dedi çocuk. "Yastığı ve battaniyeyi almaya geldim. Birazdan seni çıkarmaya gelirler. Bunlarla yakalanırsan işimiz iş. Çok uğraşırız." Dedi ve omuz silkti. Tercihi kıza bırakıyordu. Madison başıyla onayladı. "Uğraşmak istemiyorum. Mümkün olduğunca sorunsuz devam edeceğim ki buradan bir an önce çıkayım." Jamie kıza bir bakış savurdu. Madison'ın hoşuna gitmeyen bir bakıştı bu. "Buradan çıkamayacağımı mı düşünüyorsun?" Dedi ukala bir tavırla. Jamie gözlerini kıstı ve kıza doğru yaklaştı, elindeki battaniyeyi ve yastığı alıp bir şey demeden çıktı oradan. Madison biraz gıcık olmuştu. Yine de yardımı için ona minnet duymadan edemiyordu.

Bir kaç saat sonra odasındaydı yeniden. "Burayı özleyeceğimi hiç düşünmezdim ama özledim işte."

Yatağına uzanıp derin bir nefes aldı. Rahatlamak üzereydi... Ortak alandan gelen gürültüyü duyunca hemen dışarı çıktı. Görevliler, hemşireler, doktorlar hepsi oturma alanının etrafında toplanmış panik olan hastaları içeri sokmaya çalışıyordu. Tanıdık bir el onu odasından dışarı çekti.

"Jamie!" Diye kısık sesle bağırdı Madison.

"Gel benimle

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

"Gel benimle."

Jamie hızlı adımlarla yürürken kızı da kendiyle birlikte çekiştiriyordu. Madison ufak tefek yapılıydı ve ona yetişmekte biraz zorlanıyordu. Gri tonlarının hakim olduğu geniş bir koridordan geçtiler ve sonra epey merdiven çıktılar. Sonunda ikisi de nefes nefese kalmıştı.

"Şimdi seni omzuma alacağım, tavandaki kapağı açmanı istiyorum." dedi ve hemen üstlerindeki çatı katına açılan kapağı gösterdi. Madison başını kaldırıp yukarı baktı.
"Peki bunu neden yapıyoruz?" Dedi. Jamie kızın omzuna çıkabilmesi için yere çöktü. "Azcık da olsa özgür hissedebilmek için." Dedi ve ellerini Madison'a uzattı. Jamie'nin geniş güçlü omuzlarına otururken hiç zorluk çekmemişti. "Tamam... Şimdi yavaş yavaş ayağa kalkacağım. Sakın düşeyim falan deme."
Madison kollarını Jamie'nin boynuna sıkıca doladı ve yavaş yavaş yükseldiğini hissetti. Yukarı ulaştığında kapağı geriye itti ve kapak içeri doğru kalktı. Madison Jamie'den destek alarak kendini tavan arasına doğru çekti. İçerisi aşırı derecede düzenli ve temizdi. Ortalık çamaşır suyuyla karışık şurup kokuyordu.

"Burada olmamız gerektiğinden emin misin?" Dedi boşluktan aşağı Jamie'ye doğru bakarken. Jamie bütün gücüyle zıpladı ve kapağı yakaladı sonra kendini yukarı doğru çekti. Madison gözleri faltaşı gibi açılmış şekilde onu izliyordu.
"Bence..." dedi Jamie. "Burada olmamamız gerekiyor. Yani bu deliler hastanesinde. Ya da kibar adıyla akıl sağlığı merkezi mi demeliydim? Her neyse. Cuma günleri dışında buraya kimse gelmez. Merak etme. Uzun süredir buradayım ve hiç yakalanmadım."

"Bu gerçekten çok güven verici." Dedi Madison istemeden
gözlerini devirmişti. Jamie suratını ekşitip kızın başını okşadı.
"Seni buraya neden getirdim? Değil mi? Eminim kafanda bu soru dönüyordur şuanda. " Bunu söylerken bir yandan da hızlı hızlı yürüyordu. "Ama emin ol bayılacaksın. Yani... Bayılmasan da pişman olmayacağından emin sayılırım. Sanırım. Gel hadi."
Kutu yığınlarının arasında kayboldu. Sonra kutuları teker teker taşıyıp göstermek istediği şeye yer açtı.

Tavan arası binanın en üst kısmında ve çok yüksekte kaldığı için burada manzaranın önünü kapatan hiçbir şey yoktu.
Güneş göz kamaştıracak derecede parlaktı. Madison gökyüzüne yayılan kuş seslerini duyabiliyordu. Yemyeşil ağaçların arasından akan muhteşem nehrin maviliği gerçekten de kendisini biraz özgür hissettirmişti. Madison ve Jamie uzun süre tek kelime etmeden küçük pencereden dışarıyı izlediler. Jamie neredeyse bir paket sigara içti. Madison'sa sadece izledi. Jamie hayranlıkla dışarıyı izleyen Madison'a baktı ve başını yana eğip kızın omzuna dayadı.

"Bunu söylemekten nefret ediyorum ama artık gitmemiz gerek." Dedi.

"Cuma gününe kadar kimsenin gelmeyeceğini söylemiştin. O zamana kadar kalamaz mıyız?"
Jamie dudaklarını büzdü ve başını sağa sola salladı. "Hemşireler seni odanda bulamazlarsa büyük bir problemimiz var demektir." Dedi ve gülümsedi. "Tamam... Haklısın." Dedi Madison itiraz etmeden. Güzel olan şeyler asla sonsuza kadar sürmezdi zaten. Hatta uzun bile sürmezdi. Güzel şeyler sadece kısa anlardı.

Jamie atlayarak aşağı indiğinde

"Ben nasıl ineceğim?" diye kıvrandı Madison.

Genç adam kollarını açtı ve "Atla." dedi.

"Jamie bu saçmalık!"

"Atla hadi, söz veriyorum düşmeyeceksin."

Madison önce ayaklarını aşağı doğru sarkıttı... Kollarından destek aldı ve bedenini boşluğa bıraktı. Jamie onu bacaklarından kavrayınca, ellerini serbest bıraktı ve genç oğlan kızı kibarca aşağıya indirdi.

"Hey Jamie...Neden bana karşı bu kadar iyisin? Beni tanımıyorsun bile."

Madison gitmeye yeltenen oğlanı son anda tutup durdurmuştu.

"Sadece arkadaş edinmeye çalışıyorum." Dedi Jamie kolunu ve nazikçe Madison'ın elinden kurtarıp yürümeye devam etti.

PerukUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum