24

2.2K 129 82
                                    


"Gözlerini açıyor!"

Harvey dudağını ısırdı ve stresle etrafına bakındı.

"Yaşıyor mu?"

Janet, Harvey'e göre daha akıcı ve sakin konuşuyordu. Madison, günlüğünde ondan soğukkanlı ve şaşırtması zor biri diye bahsederdi. Belki de onu arkadaş olarak seçmesinin en büyük sebebiydi bu. Madison'ın yaptığı şeyleri onaylamadığı zamanlarda bile aşırı tepkiler vermemişti ve bir şekilde hep yanında kalmayı başarmıştı.

"Tabi ki yaşıyor. Gözlerini açıyor diyorum."

Madison'ın bir kaç saniye de olsa açık kalan gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Bilinci çektiği acıdan dolayı kilitlenmiş gibiydi. Bağırmak istedi...Ama yapamadı. Kendi zihninin derinliklerinde kuvvetli çığlıklar atıyordu.

"Harvey onu hastaneye götürmemiz gerek."

Soğukkanlı Janet bile paniklemeye başlamıştı. Madison'ın zihni "Hayır!" diye bağırdı.

"Onu hastaneye götürmem her şeyi daha da kötü hale getirecek."

Madison, Harvey'nin cevabını başıyla onayladığını sanıyordu ama aslında sadece hareketsizce yatmaya devam etmişti. Yaptığını ve söylediğini sandığı her şey kendi kafasının içindeydi. Bir hastane...Onu iyileştirse de ardından akıl hastanesine geri tıkılacağı anlamına geliyordu. Ve Madison oraya dönmektense ölmeyi yeğlerdi. Bacağındaki acı hafifçe düşüncelerini sızlattığında, tiz bir sesle inledi. Harvey zaten hali hazırda tuttuğu elini iyice sıktı. Canının yandığını görebiliyordu ve bir şey yapamamak onu deli ediyordu.

Madison'ın yattığı yerden Janet'ın sesi de en az Harvey'ninki kadar boğuk geliyordu. Çınlayan kulaklarının eşliğinde zorda olsa bir kaç kelime seçmeyi başarabildi.

"O öldü değil mi?" gibi bir şey diyordu Janet. Madison kızın önce kendisinden bahsettiğini düşünse de odada ölmüş olması muhtemel bir kişi daha olduğunu hatırladı. Kurşun yarasının acısı tekrar saldırıya geçmeden önce bir kaç saniye de olsa rahatladığını hissetti.

"Sanırım." dedi Harvey. "Sanırım öldü." Konuşurken güçlü görünmeye çalışsa da sesi titriyordu. Harvey'nin şuanda başa çıkmak istediği en son şey bir cinayet işlediği düşüncesiydi. Ve o kişi, Colton bile olsa...Vicdan azabı onu daha şimdiden tüketmeye başlamıştı. Janet, Harvey'nin hemen yanında dizlerinin üzerine çökmüş, bir eliyle Madison'ın sol elini tutarken, diğer elindeki tırnaklarını kemiriyordu. Gidip, Colton'ı kontrol etmek istedi ama korku onu oturduğu yere çivilemişti.

"Kesinlikle ölü gibi görünüyor. Bu kadar kan kaybedip yaşıyor olması bir mucize olurdu."

Genç kız başını tekrar arkadaşına çevirdi. Ardından hızlıca Harvey'e baktı.

"Eğer biraz daha beklersen ölü sayısı ikiye ulaşacak. Tanrı aşkına Harvey, onu görmüyor musun?" dedi suçlarcasına. Eğer Harvey'nin üstünde yeterince baskı kurarsa onu hastaneye gitmeye ikna edebileceğini düşünüyordu. Harvey'nin, Madison'a bir zaafı olduğunu anlamak çok zor bir şey değildi. Zaten her erkeğin Madison'a karşı zaafı olurdu. Erkekler onun için bir şeyler yapmaya bayılırlardı ama ilk defa birisi adam öldürmek kadar ileri gitmişti.

Harvey, tabiki durumun farkındaydı. Madison'ın dudakları mos mor olmuştu. Ten rengi ise oldukça solgun görünüyordu.

Genç adam öfkeyle Janet'a baktı ve"Ölümden bahsetmeyi kesecek misin?" diye kükredi.

Bariz şekilde soru sormuyordu. Bu "Sus artık." demenin başka bir yöntemiydi. Harvey neyin doğru neyin yanlış olduğunu sorgularken Madison'ın yüzü canlılığını yitiriyordu. Derisinin altına iyice yerleşen kurşunun, kızı git gide zehirlediğinden emindi. Harvey kan akışını önlemek için elindeki bezi tüm gücüyle kızın bacağına bastırsa da bir süre sonra bunun faydası olmayacaktı. Her şey olalı daha on beş dakika olmuştu. Tetiği çekişi, merminin Colton'ın sırtında hızla bir delik açışı...Etraf saniyeler içinde kan gölüne dönmüştü. Aynı sahne, Harvey'nin kafasında bir film karesi gibi tekrar tekrar oynuyordu. O sırada Madison'ın titremeye başlayan bedeni Harvey'nin dikkatini tekrar genç kıza vermesini sağladı.

Perukحيث تعيش القصص. اكتشف الآن