19

2.4K 148 26
                                    

Bu kader miydi? Ya da korkunç bir tesadüf? Demek Harvey ve Madison ilk kez karşılaşmıyordu. "Tamam..." diye düşündü Madison. "Bu olabilir." Ama Harvey'nin buna inanması için daha fazlasına ihtiyacı vardı.

"Bu sen olamazsın. Sana hiç benzemiyor." Başını sağa sola sallayıp çerçeveyi yerine koydu. Madison'ın saçmalıkları, diye düşündü. Mutfağa gitmek için ona sırtını döndü. Madison, Harvey'i durdurmak için yavaşça omzuna dokunup; parmaklarının arasına geçirdiği ceketini sıktı. 

"Yalan söylemiyorum Harvey.. Gerçekten. Aynı yerde babamla çekilmiş bir fotoğraf var evimde." 

"Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz." Dedi Harvey soğuk bir ses tonuyla. "Ayrıca diyelim ki öyle. Tamam. Belki babanla babam tanışıyordu. Abartacak bir şey göremiyorum."

Madison iç çekti. "Gerçekten mi? Babam babanı nereden tanıyor hiç mi merak etmiyorsun? Ben ediyorum çünkü babamı senelerdir görmedim!" 

"Benden ne istiyorsun anlamıyorum." Dedi Harvey. "Ben sadece sakince hayatımı yaşamak istiyorum. Ama sen sürekli kaos yaratırken bunu yapamam değil mi?" İstemeye istemeye dönüp Madison'a baktı. 

"Günlerdir haberleri izliyorum. Gazeteleri kontrol ediyorum. Seninle ilgili hiçbir şey yok. Belki de artık rahatça evine gidebilirsin." Dedi en sonunda. Madison duyduklarına inanamıyordu. Harvey resmen onu kovuyordu! Artık yalvarsa bile burada kalmazdı zaten. 

"İyi gidiyorum o zaman!" diye bağırdı. Toplayacak eşyası bile yoktu. Harvey onu son anda yakaladı. 

"Ben seni götürürüm nereye gitmek istiyorsan." 

"Gerek yok." Dedi Madison. 

"Yürüyerek mi gitmeyi planlıyorsun? Nerede olduğumuzu bile bilmiyorsun." Harvey haklıydı. Madison'ın en ufak fikri yoktu. 

Arabanın içinde soğuk rüzgarlar esiyordu. Madison sonunda Harvey'i de bıktırmıştı. Keşke hastanede kalsaydım, diye düşündü. Belki öylesi daha kolay olurdu. Çıkması gereken kişi Jamie'ydi ne de olsa. Madison da kalıp görevlileri oyalamalıydı. Harvey'nin de böyle düşündüğüne emindi. 

"Aptal olma!" Dedi kafasının içindeki ses. Uzun süredir sessizdi. Madison onu duymamazlıktan geldi. Araba aniden sarsılarak durdu ve Harvey küfürler savurmaya başladı. 

"Sorun ne?" Dedi Madison ilgisiz bir tavırla. 

"Araba bozuldu ya da benzin bitti bilmiyorum çalışmıyor işte!" Kükredi. 

"Ne kadar yolumuz kaldı ki?"

"En az iki saat" Dedi Harvey.

"Ne yapacağız?" 

Hiçliğin ortasında bir yerde yapayalnızlardı. Madison uçsuz bucaksız karanlığa baktı. Hiçbir yaşam belirtisi yoktu. Ürperdiğini hissetti. 

"Benzin deposu delinmiş..." Dedi Harvey kaşlarını çatıp. "Bu nasıl olabilir ki!" 

Madison arabaya binip kollarını göğsünde sıkıca kavuşturdu. Hava zaten soğuktu ama şimdi lanet arabanın kliması da çalışmıyordu. Harvey sürücü kapıyı açıp sürücü koltuğuna oturdu.

"İki seçeneğimiz var." Dedi. "Ya geceyi arabada geçireceğiz ya da kalacak bir yer ararken donarak öleceğiz." 

Kendisinin aksine Harvey pek üşüyor gibi görünmüyordu. "Ölmemeyi seçiyorum." Dedi Madison. Harvey başıyla onayladı. Ön koltuktan kalkıp arka tarafa geçti. "Gelmiyor musun?" 

"Burası iyi." Dedi Madison. Kırgınlığı devam ediyordu. "Saçmalama. Donarsın orada." Harvey belinden yakalayıp onu arkaya çekti. Madison yanılmamıştı. Harvey gerçekten sıcacıktı. Montunu çıkarıp Madison'a uzattı. "Ne centilmen ama... " diye düşündü Madison. "Hem beni kovuyor hem de kibarlık taslıyor!" 

Harvey yavaşça sırtını dönüp oturduğu yerde kıvrıldı. Ne kadar kıvrılırsa kıvrılsın hala büyük görünüyordu. İkisi de uykuya daldıktan bir süre sonra siren sesine uyandılar. Harvey gözlerini araladı. Arabanın içi polis memurunun feneriyle aydınlanmıştı. 

"Bir sorun mu var?" Dedi polis memuru Harvey'e bakıp. Madison uyumaya devam ediyordu. "Benzin deposu delinmiş. Yolda kaldık." Dedi Harvey uslu bir sesle. 

"Nereye gidiyordunuz? Sizi şehir merkezine bırakabilirim." 

"Bu çok iyi olur." Dedi ve başını çevirip yanında uyuyan Madison'a baktı. "Şşh, uyan hadi." 

Madison gözlerini açtı. "Kurtulduk." Dedi Harvey. "Memur bey bizi merkeze kadar bırakacak."

Madison memur bey lafını duyunca korkuyla irkildi. Harvey gözlerini kocaman açıp baktı ona. Çaktırma, der gibiydi. İkisi birlikte arabadan çıktılar. Memurun bir şeyden şüphelendiği yoktu. Harvey ön koltuğa oturup memuru lafa tuttu. Madison yol boyunca uyuyor gibi davrandı. Ama o kadar gergindi ki uyuması mümkün değildi. Sonunda geldiler. Madison cıvıl cıvıl caddeyi görünce biraz rahatladı. Sanki yıllar olmuştu gelmeyeli. Her şey tanıdık ama bir o kadar da farklı görünüyordu. Harvey yürüyerek Madison'ı evinin kapısına kadar bıraktı. 

"Demek buraya kadardı..." Dedi gülerek. Madison da ona gülümsedi. 

"Annen seni gördüğüne çok şaşırır mı?" 

Madison omuz silkti. "Sanmıyorum. Bence kaçtığımın haberi gitmiştir ona. Hatta belki beni bekliyordur." 

Harvey'e el sallayıp apartmana doğru yürüdü. Merdivenleri ağır ağır çıktı. Paspasın altındaki anahtarla kapıyı açtı ve bir kaç adım içeri girdi. 

Işıklar kapalıydı ama mutfaktaki televizyon çalışıyordu. Yürürken çıkan gıcırdama seslerini umursamadı. Mutfağın girip televizyonu kapattı. Sonunda evinde olduğu için biraz mutluydu aslında. 

Annesi odasındaydı ve uyuyordu. Madison düşüncesizce ışığı açtı. Kadın gözlerini araladı. 

"M-Madison?" Diye kekeledi annesi.

"Evet anne...Benim."

Kadın hemen ayağa kalktı. Koşup kızına sarılmayı her şeyden çok istiyordu kuşkusuz ama korkuyordu. 

"Tatlım..." Dedi. Sesinde annelere özgü bir merhamet vardı. "Burada ne yapıyorsun? Burada olmaman gerek..." 

Madison konuşmak için dudaklarını araladı ama kelimeler boğazına düğümlendi.

"Arkanda..." diyebildi sadece. Sesi bir fısıltıdan daha sönük çıktı. 

"Madison arkamda kimse yok." Dedi annesi şefkatle. Ve kızına sarılmak için kollarını araladı.

"Onu görmüyor musun? Colton arkanda!" 

Madison korkuyla gözlerini kırpıştırdı ve annesine doğru bir kaç adım attı. Colton'ın elinde tuttuğu bıçak havalandı ve annesinin narin boynunda kaydı. Madison hareketsizce kaldı bir süre. Annesinin kanlar içindeki cesedine baktı. Sonra o ceset bir anda Cole'a dönüştü. 

"Ne yaptın sen! Annemi öldürdün! " Diye bağırdı. "Katil!" 

"Hayır..." Dedi Colton. "Sen öldürdün." 

" 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
PerukWhere stories live. Discover now