25

1.8K 120 63
                                    

Doktor, Blake'i içeri alıp, Harvey'e dışarda beklemesini söylediğinden beri, yaklaşık bir saat geçmişti. Harvey bir süre koridorda boş boş dolaşsa da sonunda sıkılıp yukarı çıktı.

Janet'la birlikte boş buldukları bir odaya geçip, koltuğa yayıldılar ve ameliyatın bitmesini beklemeye koyuldular. İkisi de konuşmadan tavanı seyrediyordu. En sonunda uzun sessizlikten sıkılan Janet sohbet etmeye karar verdi.

"Biliyor musun o böyle biri değildi. Bunu söylüyorum çünkü onu anasınıfından beri tanıyorum."

Harvey bakışlarını tavandan ayırmadan, ona kulak verdi. Janet, tabi ki Madison'dan bahsediyordu.

"Aslında onu gerçekten çok severdim." diye devam etti ve derin bir iç çekti.

Harvey tavana kitlediği gözlerini ani bir şaşkınlıkta Janet'a çevirdi.

"Severdin...? Neden geçmiş zaman ekiyle konuşuyorsun?" Janet'ın belki de farkında olmadan, geçmiş zamanda kurduğu cümle Harvey'i gülümsetmişti. Genç kız söylediği şeyin aptalca olduğunu düşünerek kaşlarını çattı.

"Neden böyle söyledim bilmiyorum. Kendimi bildim bileli en iyi arkadaşlardık. Ama son senelerde Madison öyle olduğumuzu savunsa da ben hiç öyle hissetmedim. İlk önce benimle bir şeyler paylaşmayı kesti ve tamamen içine kapandı. Hiç tanımadığım insanlarla görüşüp, hiç bilmediğim yerlere takılır oldu. Başlarda sorun etmiyordum...Ama yalanlar çığrından çıkmıştı. Benimle vakit geçirdiğini iddia ettiğini zamanlarda birlikte değildik...Tamam annesine yalan söylüyordu ama bana da söylüyordu. Mesela bir gün okula geliyor, Cumartesi gecesi çok eğlendik değil mi diyor...Ben de kafamda soru işaretleriyle avanak gibi yüzüne bakıyorum...Çünkü Cumartesi gecesi ya da sabahı onu hiçbir şekilde görmedim. Yine de Madison her zaman yalanların detaylı olması gerektiğini savunurdu ve her şeyi bu yüzden yaptığını düşünürdüm. Eğer beni olmadığım bir yerde olduğuma ikna edebilirse, herkesi ikna edebilirdi." Durdu ve geçmişi hatırlayıp gülümsedi.

"Hatta bir keresinde kendimi Madison'ın anlattığı bir hikayeyi yaşamışım gibi bir başkasına anlatırken bulmuştum. İnan bana karşındakiler sana inanmaya başladığında...Yalan söylemek gerçekten çekici bir hale geliyor." Tekrar gülümsedi ve ellerini bacaklarının arasına sakladı. Harvey bir şeyler söylemek için doğruldu ancak o sırada doktor içeriye girip onları böldü.

"Arkadaşınız iyi durumda. İkisini de dinlenmeleri için orada bıraktım...Normalde hastanın yanında kimsenin olmaması gerekir ama..." tek eliyle çenesini ovuşturup gülümsedi. "Zaten bunların hiçbiri normal değil."

Doktor boş bakışlarla kendini izleyen iki gence dikkatle baktı. "Yani aşağıya inip onu görebilirsiniz diyorum." Janet ve Harvey anlayıp başlarıyla onayladılar. İkisi de feci halde uykusuzdu ve algı kapasiteleri sıfırın altında gibiydi.

Asansörde Harvey kaldığı yerden devam etmeye karar verdi. "Beni ilgilendirmez ama..." dedi. "Eğer onu eskisi kadar sevmiyorsan, neden peşinden geldin?"

"Madison'ı gerçekten sevip sevmediğin konusunda asla emin olamıyorsun. Eminim bunu sen de yaşıyorsundur. Cole'un yaşadığını biliyorum. Hatta bazen Madison'ın annesi bile onu sevdiğine dair şüpheye düşüyordu. Tabii, bunu hiçbir zaman dile getirmedi ama onu ne zaman görsem, bakışlarında hep bir kararsızlık vardı. "

Harvey, o ismi duyunca bir anda üstündeki bütün uykusuzluk kalktı. "Cole? Onu tanıyor muydun?" Janet tedirginlikle gülümsedi. Harvey'nin ses tonu ona aşırı yargılayıcı gelmişti. "Evet, bizi Madison tanıştırmıştı." Durup, kelimelerini özenle seçmeye çalıştı."Talihsiz olay yaşanmadan bir ay önce falan."

PerukWhere stories live. Discover now