30 (FİNAL?)

330 27 22
                                    

"Jamie! Beni dinlemiyorsun bile! Sana Harvey'nin başı dertte olabilir diyorum!"

"Madison... Artık bu kurnazca oyunlarına düşmeyeceğim. Senin ciddi anlamda tedavi görmen gerekiyor."

Jamie kıza arkasını döndü ve gitmeye yeltendi. Ama Madison onu kolay kolay bırakmayacaktı. "Jamie... Bak... Ben her şey için çok üzgünüm, tamam mı? Her şeyi mahvettim. Bize kaçmamız için yardım ettin ve biz seni burada bırakıp gittik..."

"Kaçmanıza yardım mı ettim? Madison sen ne saçmalıyorsun? Siz kaçmak üzereyken görevlilere kim haber verdi sanıyorsun? Kaçma fikrinizi asla onaylamadım!"

Madison duraksadı. Kendi gerçekleri yine karman çorman olmaya başlıyordu. Hızlıca başını silkeledi. "Bu.. Konumuz bu değil şimdi. Doktor Madeline ona bir şeyler yapıyor ya da yapacak. Tabii biz engel olmazsak..."

"Belki de Madeline gerçekten iyi bir doktordur ve yapması gerektiği gibi Harvey'i iyileştirmeye çalışıyordur. "

"Ama Harvey hasta değil ki! Bunu en iyi sen biliyorsun!"

"Artık o kadar emin değilim. Seninleyken yaptıkları... Korkunç şeyler. Onu kötü etkilediğini görmüyor musun?"

Madison bir anda ağlamaklı olmuştu. Gözlerine dolan damlaları eliyle sildi. Burnunu çekti ve Jamie'nin yanından uzaklaştı. Harvey'e yardım etmesi gerekiyordu ve bunu tek başına yapacaktı. Ama çok dikkatli olmalıydı zaten bütün gözler üzerindeydi.

Jamie'yle konuşmasının ardından tam bir hafta geçmişti ama Harvey hala ortalıkta yoktu. Madison yatağından kalkıp ortak yemek alanına gitti. Jamie tek başına yemek yiyordu. Gidip onun yanına oturdu ve "O'nu hala görmedin değil mi?" dedi. Jamie cevap vermedi ve tabağındaki yemeği yemeye devam etti. Madison hızlı, derin bir nefes aldı ve aldığı nefesi yavaşça verdi. Jamie'nin yanından kalkmak için hareketlendiği anda Jamie onu bileğinden yakaladı.

"Her şeyi kafanda kuruyorsun bak Harvey orada işte."

Madison başını Jamie'nin gösterdiği yöne doğru çevirdi. Harvey gerçekten de oradaydı. Yemeğini alıp kendilerinden uzak bir masaya oturdu. Ve tek başına yemek yemeye koyuldu. Madison neşeyle kalkıp onun yanına oturdu.

"Harvey... Tanrım neredeydin? Başına bir şey geldiğinden neredeyse emindim."

Harvey başını kaldırdı ve kızın yüzünü gördüğü an bakışları nefretle doldu. Önündeki tabağı fırlatıp masanın üstüne çıktı ve kızın boğazına yapıştı. Arbede sırasında ikisi de yere düşmüştü. Hemşirelerden biri güvenliği ararken Jamie onların yanına koştu. Harvey'nin ellerini Madison'ın boğazından çekmeye çalışıyordu ama nafileydi. Avına kenetlenmiş bir kurt gibi tutuyordu kızın ince boynunu. Kısa süre içinde güvenlik görevlileri geldi. Adamlar Harvey'i tutarken hemşirelerden biri ona sakinleştirici bir iğne vurdu. Harvey anında etkisiz hale gelmişti. Madison'ın boynunu tutan elleri gevşedi ve kızın üstüne doğru yığıldı. Güvenlik görevlileri Harvey'nin hareketsiz bedenini odasına doğru taşırken Jamie Madison'ı yerden kaldırdı. Kızın boynu mosmor olmuştu.

"Bu da neydi böyle?" dedi. "Bilmiyorum." Dedi Madison. Sesi ağlamaklı geliyordu. "O artık başka biri gibi görünüyor."

"Gel seni odana götüreyim." Dedi Jamie. O'na ne kadar kızgın da olsa kız için üzülmüştü. Kendine has bir biçimde Harvey'e gerçekten değer verdiğini biliyordu ve kabul etmek istemese de Harvey'de kesinlikle yanlış olan bir şeyler vardı.

Madison odasına girer girmez kendini yatağa bıraktı. Jamie "Biraz seninle kalmamı ister misin?" dedi. Kız kibarca reddetti. Jamie' de kendi odasına dönüp yattı.

Harvey de odasında yarı uyur yarı uyanık biçimde uzanıyordu. Doktor Madeline'nin odaya girdiğini görünce korkarak yorganının içine saklandı.

"Ah değerli Harvey... Yerin dibine de girsen benden saklanamazsın." Dişlerini göstererek gülümsedi. "Bir sonraki seansımız için hazır mısın?"

Kadın onu yine bodrum kattaki odaya götürmüştü. Harvey'i bir koltuğa oturttu. Ayak ve el bileklerini bağladı.

"Bunun ne olduğunu biliyor musun?" dedi elindeki elektroşok tedavisinde kullanılan cihazı göstererek. "Normalde bunun insanları iyileştirdiğini biliyorsundur. Ama senin durumun da biraz daha farklı olacak... Beynini eritecek... Sana bir bitkiden farksız olacağını söylemiştim."

Cihazı fişe takıp şok seviyesini en yüksek ayara getirdi. Harvey'nin dilini ısırmaması için ağzına bir şey bile takmamıştı. Kadın onun ne kadar zarar göreceğiyle ilgilenmiyordu çünkü. Harvey ağlıyordu. Hüngür hüngür ağlıyordu hem de. Belki ölmeyecekti ama ölmekten beter olacaktı. Hayatı bir şekilde sona eriyordu. Gözlerini sıkıca yumdu ve dişlerini sıktı. Kadın cihazı çalıştırıp Harvey'nin başına dayadı. Daha ilk seferinde Harvey bayılmıştı. Bu doktoru durdurmadı. Bir kez daha verdi şoku Harvey'nin zaten yeterince yanmış beynine ve bir kez daha...

Harvey kendine geldiğinde gözleri artık başka bakıyordu. Orada hiçbir ifade, duygu ya da his kalmamıştı. Madeline amacına ulaşmıştı. Harvey'i tekerlikli sandalyede odasına götürdü. Ve yatağına yatmasına yardımcı oldu. Üstünü örtüp, saçlarını okşadı. Kadının hastalıklı ruhu bile oğlan için biraz acı duymuştu. Saat gecenin bir yarısı olmuştu. Kadının son bir amacı vardı. Madison'ı yok etmek. Kızın odasına sessiz bir giriş yaptı. Madison uyuyordu. Doktorun attığı güçlü bir tokatla uyandı. Ne olduğunu bile anlayamamıştı.

"Her şey senin için çok kafa karıştırıcı olmaya başladı değil mi küçük kız?"

Madison güçlü ses tonunu takındı. "Pek değil... O'na bir şeyler yapıyorsun. Harvey'e. Benden nefret etmesini istiyorsun... Ama neden? Bunu anlayamıyorum."

"Sana belki unuttuğun iki isimden bahsedeceğim... Cole ve Colton... Oğullarım."

Parçalar Madison'ın kafasında birleşmeye başlıyordu. Kadın intikam peşindeydi. Madison'ın o anda kanı dondu. Artık gerçekten korkuyordu.

"Korkma... Sana bir şey yapmayacağım..." dedi. "Ama belki Harvey'nin odasını ziyaret etmek istersin."

Madison yattığı yerden kalkıp kadın orada yokmuşçasına kendini kapıdan dışarı attı. Harvey'nin odasına koşuyordu. İçeri girdi. Her şey normal görünüyordu. Harvey yatakta uzanmış karşıyı izliyor gibiydi.

"Harvey... İyi misin?"

Cevap yok.

"O kadın sana bir şey yaptı sandım..." Derin bir nefes aldı. " Harvey? Bana saldırdığın için üzgün olmana gerek yok..."

Harvey'den hala yanıt yoktu. Madison usulca gidip yatağın kenarına oturdu. Harvey'nin başını tutup ellerinin arasına aldı. Gözlerinin içine baktı... İyice derinlere baktı. Ama orada hiçbir şey yoktu.

PerukWhere stories live. Discover now