"22. Bölüm Üç yıl"

3.4K 329 25
                                    

"Ezgi'nin ağzından"

Sabah uyandığımda kendimi çok bitkin hissediyordum. Telefona baktığımda bugünün o lanet gün olduğunu anladım... Her şeyin bitiği gün. Hemen yataktan çıkıp dolaba yürüdüm üzerime kot pantolon, siyah desenli bir tişört ve spor ayakkabılarımı giydim. Tuvalete gidip yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçaladım. Odaya dönüp saçımı tarayıp açık bıraktım ve hafif makyaj yapıp odadan çıktım. Aşağı indiğimde Emir'le Derin'in gülüşüp konuştuklarını gördüm. Bunlar ne ara barıştılar?

"Günaydın... Siz ne ara barıştınız ?" Diye sordum. Derin'de bana dönüp gülümsedi.
"Sana da günaydın... Sen akşam horul horul uyurken." Bende yapmacık bir kahkaha attım.
"Ne komik." Dedim, Derin'de gülüp
"Sen nereye hazırlandın böyle?" Dedi. Bende soğuk bir sesle
"Bugün o lanet olası gün... Oraya gideceğim." dedim. Derin'in yüzünde ki gülümsemesi hemen silinmişti.
"İstersen gelebilirim?" Dedi bense zorla gülümseyip
"Gerek yok... Siz ne yapacaksınız?" Diye sordum, Derin'de "Dikişleri aldıracağız sonrada gezeriz." Dedi.
"Peki. Görüşürüz." Deyip Derin'in alnından öptüm o da benim çenemden öptü. Emire de el sallayıp çıktım.

Dışarı çıkınca rüzgâr esti hafif sırıttım ama sonra bugünü hatırlayıp silindi o gülümseme...
Arabama doğru giderken birden karşıma Buğra çıktı.
"Senin burada ne işin var!" Diye bağırdım.
"Bende bilmiyorum..." Verdiği cevaba şaşkınca baktım.
"Nasıl yani?"
"Ayaklarım beni buraya getirdi..." Dedi, anlamsız sevinç duyan yerimi sakinleştirip.
"Of senle uğraşamam bugün önemli işlerim var." Deyip arabanın kilidini açtım ve bindim bu sırada diğer tarafta açıldı ve birden yanıma Buğra oturdu ve kapıyı kapattı.

"Ne yapıyorsun sen!" Diye bağırdım.
"Seninle geliyorum."
"Hayır! İn aşağı."
"Hayır." Dedi o da bana bakıp, gözlerine daha fazla bakamayarak arabayı çalıştırdım ve babamın şirketine sürmeye başladım. Şirketin önüne geldiğimde durdurup indim ve kapıyı kapattım, tam Buğra ineceği sıra kilitledim. Buğra bana şaşkınca bakarken alayla gülümseyip şirketin içine girdim. Asansöre ilerleyip içine girerek düğmeye bastım. Durduğunda babamın odasına kapıyı çalmadan girdim. Babam bana şaşkınca bakarken
"Ne oldu Ezgi?" diye sordu sinirle.
"Dağ evinin anahtarını alacaktım, malum bugün o gün." Dedim sesimin titremesine izin vermeyip, babamda kafa sallayıp çekmeceyi açtı ve anahtarı uzattı.
"Ezgi. Ben tamamen unutmuştum." Dedi üzgünce.
"Ne önemi var ki... Sen bana bazı şeyleri de söylemeyi unutun." Dedim ve odadan sinirle çıktım ve asansöre ilerleyip düğmeye bastım, durunca inip arabama ilerleyip bindim.

Buğra sinirli olduğumu anlamış olacak ki sesini çıkartmadı. Hemen arabayı çalıştırıp sürmeye başladım. Mezarlığın önünde durunca Buğra şaşkınca bana dönüp "Burada ne işimiz var?" diye sordu. Bende soğuk ses tonumla "Anneme geldim." dedim ve arabadan indim, o da inince kilitledim ve mezarlığa ilerlemeye başladım.

Annemin adının yazılı olduğu mezarlığa gelince oturdum ve annemin toprağına dokunmaya başladım. Fırsatını bilen gözyaşları akmaya başladı ve bende konuşmaya başladım. "Tam üç yıl oldu anne... Sensiz geçen üç yıl... Her şeyin değiştiği 3 yıl... Benden her şeyi gizlediğiniz üç yıl... Sana kızmıyorum anne... Hepsi o babam olacak adam yüzünden... Bu yıl ayrı bir eve de çıktım ondan iyicene uzaklaştım anne... Sen yoksan onunda olmaması gerek..." Dedim ağlamam çoğalırken. Annemin adının yazılı olduğu taşı öpüp ayağı kalktım başım dönüyordu. Tam düşecek gibi olduğumda Buğra hemen yanıma gelip beni tutu daha fazla dayanamayıp ona sarılarak ağlamaya devam ettim o da bana sımsıkı sarılmıştı.

Biraz kendime gelince ondan ayrılıp arabaya yürümeye başladım. Tam binecekken Buğra beni yolcu tarafına oturdu ve kendi sürmeye başladı. "Eve gidiyoruz dimi ?" Diye sordu bana dönerek.
"Hayır... Dağ evine gideceğiz." Dedim ve yolu tarif etmeye başladım. Dağ evine gelince arabayı durdurup indi bende inince hemen yanıma gelip beni kendine çekip eve ilerletmeye başladı. İçeri girince hemen beni koltuğa oturtup şöminenin yanına gidip orda olan odunlarla yaktı ve koltuğun üzerindeki battaniyeyi alıp ikimizin dizlerine örtü bende kafamı göğsüne yaslayıp kalp atışlarını dinlemeye başladım. Çok hızlı atıyordu. Kokusunu içime çektiğimde içim gıdıklandı ve mayıştım kafamı kaldırıp Buğra'ya baktığımda burunlarımız çarpıştı. "Sormayacak mısın?" Dedim, o da nefesini dudaklarıma verip konuştu. "İstersen anlatırsın, seni hiçbir şeye zorlamam."

Kafamı tekrardan göğsüne gömüp anlatmaya başladım. "Üç yıl önceydi... Daha 15 yaşındaydım... Çok mutluydum, annemle birlikte çok eğlenirdik... Babam ise aramız biraz kötüydü, onla hiç bir zaman anlaşamazdık ama annem olduğu için anlaşıyor gibi davrandık... Bir gün okuldan eve gelince anneme seslendim ama ses gelmedi o sırada telefonum çaldı açtığımda anemin hastanede olduğunu öğrendim... Hastaneye gittiğimde babam bir sandalyeye oturmuş ameliyathaneye bakıyordu. Koşarak onun yanına gittim sorular soruyordum ama cevap vermiyordu... Sonra... Kapı açıldı ve doktor... Annemin öldüğünü söyledi... Neden diye sorduğumda kanserden öldüğünü söyledi... Babama döndüğümde onun bildiğini anladım... Ona kızdım, bağırdım neden bana söylemedin diye... O ise. to-tokat attı... O günden sonra bir daha onla doğru dürüst hiç konuşmadım. Bu yılda zaten kendi evime çıktım ve tüm bağımı onla kopardım."

Dedim ağlayarak. O günü anlatmak, hatırlamak bile beni öldürüyordu. Buğra bana sımsıkı sarılıp kafamdan öptü ve "Ben senin yanındayım güzelim hep de yanında olacağım." dedi. Kafamı kaldırdığımda bana gülümseyip gözyaşlarımı sildi ve alnımdan öptü. Bende ona gülümseyip kafamı göğsüne yaslayıp sımsıkı sarılıp uzun zaman sonra ilk kez rahat uykuya daldım.

Merhaba arkadaşlar! Yeni bölüm geldi :) Dediğim gibi ezgi-buğra bölümüydü:) Bir dahaki bölüm çok önemli bir bölüm olacak arkadaşlar yeni bir sır çıkacak. İyi okumalar vote ve yorumlarınızı bekliyorum:)

Multi = Ezgi ve Buğra çifti
Şarkı = Pera- Affet

01.11.15
S.K.

TESADÜFEN AŞK(TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now