Chapter 20 || our story is ending soon

4.3K 285 110
                                    

Şarkıyla okuyun lütfen xx

Dollhouse // Melanie Martinez

____

Arabadan inerken George hafifçe gülümseyip taksiye benzetilen arabayla birlikte gözden kayboldu. Avuçlarım terliyordu ve nefeslerim düzensizdi, kalbim deli gibi çarparken etrafta hiç kimse yok gibi gözüküyordu. Kendime babamın beni izlediğini söyleyip güvence vermeye çalıştığımda, ona sarılmak istedim. Ödüm patlıyordu, ama Harry'den mi korkuyordum emin değildim, sadece korkuyordum. Belki de olanlardan ve olacaklardan. Çünkü o bana zarar vermezdi, buna adım gibi emindim. Bana beni sevdiğini söylediğindeki bakışlarını yalan olmamalıydı, kollarını etrafıma sarıp kokusunu çekmeme izin verdiğinde ya da beraber kahkaha atarken birden duraksayıp beni öpmesi yalan olmamalıydı.

Kilise tepede olduğu için hava burada daha soğuktu, artık kar yağmıyordu ama sanki etrafta buz kütleleri varmış gibiydi. Ellerimi cebime sokarken olduğum yerde hareket etmeye başladım. Gerçekten çok soğuktu.

Kulağıma taktıkları küçük cihazın kablosu kazağımın içinden kemerime ulaşıyordu ama sutyenime takılan kablo rahatsız etmeye başlayınca biraz kıpırdandım ama bu sefer de kaşındırmaya başlamıştı. Hareket etmeye devam ederken babamın sesi kulaklarıma dolduğunda kıpırdanmayı bıraktım.

"Hareket etmeyi kes Brice, sinyali etkiliyorsun." Ofladım ve gözlerimi etrafta gezdirdim. Gerçekten çok iyi saklanmışlardı, hiç kimse görünmüyordu.

"Dansını beğendim ufaklık." Boğuk sesi kulaklarıma dolduğunda sanki kalbim atmaktan vazgeçmiş gibiydi. Yavaşça arkama döndüm ve bana gülümseyen yüzünü gördüm. Babam "pot kırma ve çok yaklaşma" diye fısıldadığında bacaklarıma yüklenerek ona doğru koştum. Beni kollarının arasına aldığında sanki her şeyi unutmuş gibiydim, onu ve yaptıklarını kafamdan silmiş gibiydim. Kokusunu her zamanki gibi içime çekip gözlerimi kapattım. Elleri saçlarıma dolanırken dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Onu çok özlemiştim ve buna kesinlikle ihtiyacım vardı. Vanilya gibi kokan parfümünün burnuma dolmasına, onun nazik dokunuşlarına ve dudaklarına kesinlikle ihtiyacım vardı.

Parmakları kulağımdaki küçük cihaza ulaştığında olduğum yerde kaldım ve onu çekmesini izledim. Gözlerimin içine baktı ve gülümsedi. "Önemli değil sevgilim." Dediğinde sesindeki kırgınlığı fark ettim. Kollarını tekrar etrafıma sardığında babamın birazdan cihazın çıkarıldığını fark edeceğini biliyordum.

"Kaç benimle." Diye fısıldadı dudaklarıma. "Yemin ederim seni herkesten ve her şeyden koruyacağım Beatrice," soğuk parmaklarını parmaklarıma kenetlediğinde hala dediklerini çözmeye çalışıyordum. "sadece elimi sakın bırakma ve kaç benimle." Dedi son kez.

Ona ihtiyacım vardı ve sesindeki acıyı duyabiliyordum. Gözlerinde hep parıldayan o ışık yerine umutsuzluk var gibiydi, sanki düşecekmiş gibi tutundu ellerime. Onu kaybediyordum ve bunu istediğim en son şeydi. O yüzden ellerini biraz daha sıktım ve gözlerine baktım. Etraftaki polisleri işaret ettiğimde gülümseyip bana son kez sarıldı. Son olduğunu biliyordum, çünkü hiç bırakmayacakmış gibi tutuyordu beni.

"Yanımda kal, arabaya bindikten sonra hiçbir sorunumuz kalmayacak sevgilim." Gülümseyip kafamı salladım. Etrafa son kez baktıktan sonra elimden tutup beni çekiştirmeye başladı.

Daha sonrası ise babamın ismimi söylemesi, ateş etmeyi kesmeleri için bağırması oldu. Arabada Harry'nin elimi tutup 'her şey düzelecek' diye fısıldamaları ve beni binlerce kez öpmesi...

Yaklaşık iki saat sonra parıldayan Motel yazısını gördüğümde gözlerim kapanmak üzereydi. Harry arabayı karanlık bir yere park ettikten sonra kemerimi çözüp aşağıya indim. Büyük elleri, ellerime dolandığında motelin kapısından içeriye girdik. Zaten parıldayıp sönen ışık yetmezken bir de resepsiyondaki yaşlı kadın ortama ucuz korku filmi havası vermişti. Harry'ye biraz daha sinerken, kadın göz kontağı kurmadan parayı alıp anahtarı uzattı.

Beatrice ‖ stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin