HİRAERTH BÖLÜM: 2

3.7K 158 108
                                    

Korkuyla arkamı dönüp, Alex'e baktığımda onu göremedim. Hemen biraz arkamda olduğuna emindim. ŞuŞu anan yanyana olmamız gerekiyordu. Alex, nereye kaybolmuştu? Bakışlarımı tekrardan Scorlas'a doğru çevirdiğimde, iri yarı akreplerin bakışlarının bende olduğunu fark ettim. Hepsi... Hepsi bana bakıyordu. Bana bakılan birkaç bakıştan sonra, hırlama ve tıslama sesleri de buna eşlik etti. Keskin beyaz dişlerini göstererek hırlıyor, bana doğru yavaşça tehditkar bir şekilde geliyorlardı.

Biraz daha yükselip, onlarla arama mesafe koymaya çalıştım. Etrafıma tekrar korkuyla bakarken, onu göremedim. Neredeydi bu adam?

İlerideki akreplerden birkaçının zıplayarak olduğum yöne doğru geldiğini görünce, buradan gitmeye karar vermiştim. Alex olsun veya olmasın buradan gidecektim. Alex'in de kafasını koparıp, Mars'a fırlatmayı aklımın bir köşesine not alırken, arkamı döndüm ve hızla uçmaya çalıştım.

Keskin kulaklarım sayesinde, yakınımda olan bir akrebin bana doğru uçtuğunu işittim. Hızla uçmaya devam etmem gerekirken, bir hata yapıp arkamı döndüm. Bana doğru uçan iri yarı akrep, tıslayarak bana bakarken kıskacıyla belime bir tane vurdu ve diğer klanlara göre daha güçsüz olan bedenim hızla yüzlerce akrebin arasına doğru düşmeye başladı.

Yumuşak toprak zemine sırt üstü düşünce, acıyla inledim. Kanatlarım incinmiş ve zarar görümüştü. Kanatlarımın verdiği acı o kadar fazlaydı ki, bir an çevremdeki akrepleri bile unuttum. Başımı toprak zeminden kaldırıp korkuyla bana öfkeyle bakan gümüş, siyah ve kırmızı gözlere diktim. Nefretle bana bakan yüzlerce akrebin arasında, tanıdık gümüşleri aradım. Ama yoktu. Alex, neredeydi?

Beni kandırıp, buraya uçmamı sağladıktan sonra gitmiş olabilir miydi? Vampirler güvenilmez yaratıklardı. Belki sadece eğlenmek için benimle dalga geçmişti. Söyledikleri yalandı o zaman. Dediği gibi yarı akrep, ve yarı vampir değildi. Bu imkansız bir şeydi zaten. Aptal Anna, hiç tanımadığın bir vampire güvenip, nasıl Scorlas'a gelirsin? Aptal, sersem, beyinsiz, Anna.

"Dağılın bakalım yamyam süreleri. Gördünüz çıtır kızı, depreşti hemen bir yerleriniz. Dağılın." Bu ses siyah ve lacivert alacası kanatlarıyla bana doğru uçan Alex'e aitti. Diğer akreplerin başı da benim gibi, ona bakarken, bazı akrepler yavaşca uzaklaştı benden. İçimi saran rahatlama duygusu, az önce düşündüklerimi unutturdu. Şu an önemli olan tek şey Alex'di. O da geri gelmişti.

Yerden kalkmama yardım ederken Alex'e kötü bakışlar atıyordum. Bana ufak ufak tebessümler bahşedip, yarı çıplak olan vücudumu arkasına aldı. Ellerin sırtına dokunurken, kanatlarımla vücudumun açıkta kalan yerlerini sardım. Karbeyaz olan kanatlarımın üzerindeki kızıl ve kahverengi tozların farkındaydım. Bir an önce yıkanmam ve kanatlarımın güçlenmesi için beslenmem gerekiyordu.

"Nereye kayboldun?" dedim sorarcasına. Sesimdeki tıslayan ton, hırlamaya yakındı.

"Geride ya bıraktın beni." dedi hafifçe gülerek. Diğer akreplere göz atarken, yalan söylediğinin bilincindeydim. Çok fazla geride bırakmamıştım onu. Aramızda çok bir mesafe yoktu. Keskin tırnaklarımı sırtına batırırken, diğer akreplerin bizden uzaklaştığını fark ettim.

"Yalancı." dedim tıslayarak. Bana dönmedi ama güldüğünü duyabiliyordum. Hala neden beni arkasında tuttuğunu anlamasamda, halimden  memnundum.

Scorlas'a tekrar göz atarken, hiç de anlatıldığı gibi korkunç görünmüyordu. Kızıl toprağın üzerine kurulmuş bir şehirdi. Büyük koyu renklerin hakim olduğu evlerin, Scorlas'ta ne işi olduğunu düşünüyordum. İad, bana Scorlas'taki akreplerin toprağın altında yaşadığını söylemişti. Peki buradaki evlerde kim yaşıyordu?

Vampir Yasaları 1- Hiraerth | TamamlandıWhere stories live. Discover now