HİRAERTH BÖLÜM: 10

3.5K 105 16
                                    

Ceza odasının içini vampirlerin fısıltılıdan oluşan gürültülü konuşmaları dolduruyordu. Kimisi cezamızın ağır olduğunu, kimisi ise daha ağır olmasını söylüyordu. Ben ise gözlerimi Aseyşi liderinin öfkeli gözlerinden ayırmıyordum. Ölen kızına duyduğu acı gözlerinden dahi belli oluyordu. Gözleri Alex'e çevrildiğinde, yakın dostunun siması geçti gözlerinden. Babamın tok sesi ceza odasında yankılandığında, düşüncelerim dağılmıştı.

"Ulum, kızını yeni kaybettiniz acınızı anlayabiliyorum. Fakat, kızınızın masum olmadığını, kızımı kışkırttığını bilmeniz gerekiyor. Anna, sessiz bir kızdır. Birine zarar vermez. Bu adaletsiz bir ceza. " dedi babam, bana doğru yürüyerek.

Gözlerimdeki gurur görülüyor muydu? Babamın beni savunmasının getirdiği mutluluk? Kesişen gözlerimizde karşılıklı tebessümler geçerken, annemin gururla kocasına baktığını gördüm.

"Kızınız kızımın ölümünden sorumlu! Cezasını ölümle sonuçlandırmadığım için sevineceğine, kızının masum olduğunu mu söylüyorsun? Bu ne küstahlık! Diğer kız... Adı neydi Stella. Onu da getirin! Bu küstah babaya kızını kaybetmek neymiş göstermek lazım! " diye bağırdı öfkeyle Aseyşi Lideri.

Annemin attığı boğuk çığlığı, İad'ın ettiği küfürleri, babamın Stella'nın yanına koşusunu, diğer abimlerin Stella'ya kalkan oluşturmalarını izledim. Babam da katıldı ve Stella'yı almalarına engel olmaya çalıştı. Stella'nın dehşet içinde açılmış öfkeli gözleri bana bakarken, gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Ne abilerim, ne babam böyle korumamıştı beni. Böyle sevmemişlerdi. Stella her zaman onlar için öncelik, ben ise ikinci planda kalan olmuştum.

Annemin Stella'ya koşup, abilerimin kurduğu bariyerin içeri girmesiyle içimde birşeyler kopmuştu. Aseyşi liderine öyle bir hışımla dönmüştüm ki, oluşan rüzgarı fark edebiliyordum. Suratında kibirli bir ifadeyle ailemi izliyordu. Gözlerindeki ifade bizi yok etmek istiyor gibiydi.

"Ulum, kız kardeşimin bir suçu yok. Ben cezamı kabul ediyorum, lütfen ona zarar vermeyin. Bütün hata benim. " dedim gözlerimi gözlerinden ayrımadan.

Güldü. İnce sesli tuhaf bir kahkaha çınlandı ortalıkta. Onun gülmesiyle herkes sessizliğe gömülürken, annemin ağlamasını duydum.

"Aile fertlerinin hepsini bağlayın! Kızla oğlanı da karşılarına getirip başlayın! " dedi kahkahalarının sonu geldiğinde. Sonra da arkasını dönüp, lider koltuğuna oturdu.

Çok değil birkaç dakika sonra Alex ve ben ailemin karşısında yan yana duruyorduk. Aile fertlerimin hepsini kollarından ve ayaklarından bağlayarak sandalyelere oturtmuşlardı. Ben ve Alex'i ise yüz üstü yatırıp, kollarımızı ve bacaklarımızı ikiye ayırıp yan yana bağlamışlardı. Bizi bağlayan ip ayaklarımızın olduğu yerde birleşiyordu. Tepemizde duran iki klan, ailemin arkasında oturan liderlere bakıyordu. Onlardan herhangi bir hareket bekliyor gibilerdi. Başımı yana çevirip, parlak gümüşi gözlere baktım. Yanağımdan süzülen yaşlara kederli bir şekilde baktı.

"Kurtulacağız... " diye fısıldadı usulca.

Ona bakmaktan başka bir şey yapmadım. Kurtulmayı isterdim. Ritna'larımın zarar görmemesini isterdim. Fakat bir suç işlemiştim ve bedeli her ne olursa ödemek zorundaydım. Bu yaratıcının benim için yazdığı bir kaderdi. Ve kaderin en acımasız sillesi birazdan kanatlarıma merhaba diyecekti.

Başımı Alex'ten çevirdim, alnımı bağlı olduğum düz demir masaya dayayarak vampirlerle olan göz iletişimimi kestim. Böylesi daha kolay olabilirdi.

Soğuk bir el sırtıma dokunduğunda ürperdim. Ağır ağır sırtımda gezinmeye devam ettiğinde, kanatlarımın ortaya çıkması için bunu yaptıklarının farkındaydım. Ritna'larım tehdit uyarısı alıp uyanacaklardı. Fakat aradan geçen bir dakikaya rağmen herhangi birşey olmamıştı. Sırtımdaki el daha sert gidip gelirken, hemen yanımdan gelen açılan kanat sesini duydum.

Vampir Yasaları 1- Hiraerth | TamamlandıWhere stories live. Discover now