HİRAERTH BÖLÜM: 5

3.6K 130 91
                                    

Bölüm şarkısı: CEM ADRİAN - BİR MELEK ÖLÜRKEN.

Bu vedadan sayılmaz çocuk.

5.BÖLÜM: UMUT

Siyahın üzerindeki siyah noktalardım ben. Zor farkedilen silik, görünmeyen. Görmek istemedikleri için dikkatlice bakılmayan...

Çatıda durmuş öylece etrafı süzüyordum. Boş gözlerle bakıyordum Sigori'ye. Çoğu dairenin dış cephesi siyaha boyanmasına rağmen ışıl ışıldı Sigori. Siyah evlerinin etrafına renkli ışıklarla her evin üzerinde soy isimleri vardı. Bizim sağımızda Yozbirjoy'lar vardı. Solumuzda ise Virostup'lular. İki klan ailesini de sevmezdim. Kanatlarımın beyaz olması onların benimle alay etmesini arttırıyor ve beni deli ediyordu. Okulda bile durum aynıydı. Kanatlarım yüzünden sınıfımdaki klanlar, her zaman beni aşağılamaya çalışırlardı. Ama Stella'nın hemen yan sınıfımda olması, onları korkutuyor ve çokta bir şey söyleyemiyorlardı.

Alex ölecekti. Benim yüzümden...

Oturduğum yerden ayağa kalktım ve kanatlarımı açtım. Hafifçe havalanırken nereye uçtuğumu bilmiyordum. Kanatlarım beni istedikleri yere götürürlerken  Merwer'lerin oturduğu bölgeye doğru gidiyordum.

Gri duvarın üzerindeki siyah mat ışıklarla yazılı isim Gibri Setyon'du. Kanatlarım eve doğru iniş yaparken, içimi saran korku taneleri edepsizce fısıldaşıp kötü düşünceleri beynime not edilmesine vesile oluyordu. Çünkü evin üzerindeki yazı Ölüm Evi anlamına geliyordu. Yeni ölen vampirlerin bedenlerini buraya taşırlardı bir süreliğine. Sonra onları dondurup, parçalara ayırırlar ve buz tutan her bir parçasını Vircosma'ya (Yanardağ.) atarlardı. Buz tutan parçalanmış beden önce erir ve sonra Vircosma'nın patlamasına neden olurdu. Bu sadece üç kere olmuş bir şeydi. Üçünün de ölüm sebebi Naste Gölü'ydü. Buraya düşen vampirin kurtuluşu yoktu. Ölecekti. Ben bu durumda bir istisnaydım. Annem haklıydı sanırım, farkımın farkına varmalıydım.

Kanatlarım görevlerini yerine getirmişcesine yere doğru alçaldı, gri demir kapıyla bakışmaya başladığımda ayaklarım pürüzlü yer zeminine ulaşmıştı. Beyaz kanatlarım sırtıma yapışırken siyah rengin hakimi olduğu tenimde, sırtımda bir dövme şeklinde yapıştı. Aynadaki yansımamı her izlediğimde siyah ve beyaz uyumuma büyülenerek bakardım. Sırtımın tamamını kaplayan beyaz kanatlar... Enfes bir görüntü oluştururdu.

Kapıya doğru yaklaştım. Uzun ince parmaklarım nazikçe kapı kulpunu kavrarken heyecanımdan dolayı vücudumu bir titreme sarmıştı. Kapıyı yavaşça açarken rutubet ve tuz ruhunun kokusuna benzer koku etrafa yayıldı. Nefes almayı o an bırakırken, içeriye girdim. Etrafı aydınlatan sadece sönük beyaz bir ışıktı. Büyük bir odanın içersindeydim, ama burası loş ve boştu. Kocaman ve bomboş. Duvarlarda da gri boya hakimdi. Boş olan devasa holün hemen karşısında altından olan bir kapı vardı. Kapı parıldarken, hızla açıldı. Siyah pelerinli bir dişi vampir baştan aşağı beni süzerken, beyaza çalan gözlerinde burada ne işin bakışları vardı. Biraz daha beni süzdükten sonra, şaşkınlıktan küçük bir adım attım ve aksayarak diğer ayağıma bastım. Neredeyse yere düşücekken, kadın beni tuttu ve düşmemi engelledi. Ona mahcup bakışlarla bakarken, yüzünde herhangi bir ifade yoktu.

"Evet." Dedi benden uzaklaştığında. "Ne arıyorsun burada?"

"Ben..." Ne arıyordum burada? "Kanatlarım beni buraya getirdi... Nedenini bilmiyorum. " Alex, burada mıydı?

"Sevgiline mi birşey oldu?" Diye sordu düz bir sesle.

Sevgili? Alex, sevgilim değildi. Ama prangalandığım kişiydi. Bir nevi sevgilim oluyordu kısmen.

Vampir Yasaları 1- Hiraerth | TamamlandıWhere stories live. Discover now