you're like home to me

4.6K 679 100
                                    

Annenin restoranında işe başlarken, arka odalardan birinde üzerime önlüklerden birini geçirmiştim.

Kapının önünde bekleyen seni gördüğümde, gülmüştün.

"Artık işçi sınıfındayız," demiştin önlüğünü düzeltirken. Bu saçma şeyin içinde bile güzel gözükmen haksızlıktı.

Tüm gün çalışmaktan ayaklarım ağrıdığında, annen ikimizi de eve postalamıştı.

Koltuğunuza uzandığımı hatırlıyorum, uyumakla uyumamak arasında gidip gelirken kafamdan aşağı bir bardak su boşaltmıştın.

"Sıkıldım," demiştin bunu neden yaptığını sorduğumda. Sırılsıklam olmuştum ve sinirlenmem gerekirken yaptığım tek şey gülmekti.

Ortadaki büyük sehpaya bana dönük şekilde oturmuştun, ellerini önünde birleştirip, yüzün ciddi bir ifade aldığında bence gülmeyi kesmiştim.

"Benden nefret mi ediyorsun, Somi?" demiştin.

Kafamı salladığımı hatırlıyorum.

"Hayır," demiştim. Daha sonda aklıma olan bazı şeyler gelmişti. "Bazen ediyorum, yani tam bir göt gibi davrandığın zamanlarda."

"Bende bazen senden nefret ediyorum," demiştin gülerek. "Bunu söylediğime pişman olacağım ama sen benim evim gibisin, Somi. Ve bilirsin bizim ev her zaman dağınıktır."

Söylediğin şey karşısında donup kalmıştım çünkü bu beni sevdiğin anlamına gelmese de, hep yanında olduğumu bildiğin anlamına geliyordu.

alphabet boy | hoseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin