diary

4.3K 602 127
                                    

Okulların açılmasına oldukça az kalmıştı ve bu yakında senden ayrılacağım anlamına geliyordu.

Tamam, yurtdışına gittiğim yoktu ama her gün seninle birlikte olduğum için bu durum bana Mars'a göç edecekmişim hissi veriyordu.

Bunu engellemek için elimden bir şeyler gelseydi yapardım ama bana hangi okula gideceğini bile söylememiştin ve seninle gelerek hayatımda yapabileceğim en büyük yüzsüzlüğü yapmak istememiştim.

Son zamanlarda annenle annemim davranışları da değişmişti.

Seninkiler gibi.

Sadece atılan anlamsız bakışlar uzaklaşmış, büyük bir sessizlik çökmüştü.

Annenle annem, oldukça sık bir araya gelirdi ve bu her zaman evinizde olurdu çünkü harika bir balkonunuz vardı ve denize bakıyordu.

Ve beni de aralarına almak yerine evde bırakıyorlar ve seni de yanıma gönderiyorlardı.

Sadece, eskiden bir saat berabersek son zamanlarda bu günün yarısına çıkmıştı.

Ki günün kalan yarısı da uyuduğumu göz önüne alırsak, her anımda yanımdaydın.

O akşam bize geldiğinde, her zaman yaptığımız gibi salonda oturuyorduk.

Bir şeyler izlerken boş boş konuştuğumuzu hatırlıyorum.

Daha sonra bir şeyler almak için evden çıktıştım, sen yorgun olduğunu ve gelmek istemediğini, evde bekleyeceğini söylemiştin.

Markete gidip dönmem kaç dakika sürmüştü hatırlamıyorum, belki de uzaktakine giderek aptallık etmiştim ama orası daha büyüktü.

Eve döndüğümde ise hiç ses yoktu, tüm ışıklar sönmüştü ve kimsenin olmadığını anladığımda adını seslenme ihtiyacı duymuştum.

Ses gelmediğinde ışığı açarak içeri geçmiştim. Tüm odalara bakmıştım ama yoktun.

En son kendi odama girmiştim.

Orada da yoktun.

Sadece yatağımın üzerinde olmaması gereken bir şey vardı. Genelde yatağımın üstünde tutmadığım bir şeydi ve çekmecemde olurdu.

Günlüğüm.

Okumuş olamazdın, bu felaketim olurdu.

Çünkü ben bile içine yazdığım şeyleri ikinci bir defa okuyamazken senin, her cümlesinde senden bahsettiğim bu satırları okumamış olman gerekirdi.

Daha sonra ilk sayfanın arasında olması gereken fotoğrafın olmadığını farketmiştim.

Bunu annem biz mezuniyete giderken çekmişti.

Jung Hoseok, günlüğümü neden okuduğun hakkında kafa patlatmak yerine, neden okuduğunu bana göstermeye çalışır gibi ortada bırakıp, arasından ikimizin fotoğrafını almana kafa patlatmıştım.

Ve verecek bir cevabım olmamıştı.

alphabet boy | hoseokWhere stories live. Discover now