alphabet boy

3.9K 478 76
                                    

Ne istediğime karar vermek zor, bir o kadar da kolay olmuştu. Yani zor kısmı geceleri rüyama giren, yaklaşan yeni dönemdi ve benim bir an önce karar vermem gerekiyordu.

Wendy küçük kardeşi ile bize geldiğinde -ki neden geldikleri hakkında bir fikrim yoktu- salonda oturmuş ve Peter'ın -ve evet bu da "ona Wendy diyorsak kardeşi de Peter olmalı" diyen bir zekanın ürünüydü- küçük tahta harfler ile bir şeyler yazmaya çalıştığını görmüştüm.

Tek sorun okuma yazma bilmiyor oluşuydu ve Wendy'nin aksine ben o harflerle ev yapmaya çalıştığını savunuyordum.

Bizde kaldıkları süre içinde Peter'a alfabeyi öğretmeye çalışmış, ardından bundan anlamsız bir zevk aldığımı fark etmiştim.

Bir kaç gün sonra, bir akşam annem, annenin yanına giderken ve bende onunla birlikte yanına gelmiştim. Elimdeki bir kaç kağıda annem anlamsız bakışlar atarken ondan saklamayı başarmıştım.

Odandan içeri girdiğimde yatakta yatıyordun, beni gördüğünde doğrulmuştun ama yataktan kalkmamıştın da.

Yanına geçip sırtımı yatak başlığına dayamıştım. Aynısını sende yaptığında aramızda bir mesafe yoktu ve kolun koluma değiyordu.

"Sana bir şeyler getirdim," demiştim elimdeki kağıtları açarken. "Yani sırf peşimden geleceğini söylediğin için. Bunlar gideceğim üniversiteye yakın olan kurslar."

Kafamı çevirip yüzüne baktığımda, karşılığında boş bakan gözlerle karşılaşmıştım. Elimdeki kağıtları alıp incelerken sonunda jetonunun köşelerinden kurtulmuş gibiydin.

"Seninle mi gelmemi istiyorsun?" demiştin. "Hem dönmek istemediğini söylemiştin."

"Geleceğini söylemiştin," dedim omzumu silkerken. "Sana ilkokul öğretmeni olmak istediğimi söylesem inanır mısın?"

"Ne? Küçük veletlere alfabeyi falan mı öğreteceksin?" gülüşün fazla sesli olmaya başladığında elimle ağzını kapatmıştım ama elimi itip tekrar gülmeye devam etmiştin.

"Komik olan ne?" demiştim kaşlarımı çatıp.

"Çocukları boğarsın sen."

Bana destek çıkmanı beklediğim bir zamanda, aptal gibi gülmenden nefret etmiştim. Pastacı olmak istediğini söylediğinde sana gülmek yerine destek çıktığıma da pişman olmuştum.

Yatağın üzerindeki kağıtları toplarken beni izlemiş, gülmeyi kesmiştin. Kağıtların hepsini elime aldığımda, en sona elinde tuttuğun kalmıştı. Onu da çekip yataktan kalkmak için hamle yaptığımda, kolların kalkmamı engelleyecek şekilde belime sarmıştın ve sanırım bir kaç saniye nefes almayı unutmuştum.

"Kızdın mı?" demiştin omzumun üzerinden yüzüme bakmaya çalışırken. "Sadece şakaydı." Cevap vermediğimde bunu sana kızgın olduğumdan yaptığımı sanmıştın ama ben cevap veremeyecek kadar utanmış hissediyordum.

"Annem bekliyor," demiştim kendimi çekerken. Yüzyılın en komik yalanıydı belki.

Kollarını belimde daha da sıkıp, aramızdaki zaten olmayan mesafeyi biraz daha kapatmıştın ve sırtım tamamen göğsüne dayanmış durumdaydı. Rahatsız edici miydi? Hayır. Sadece garipti, yadırgamaktan ileri gidemiyordum.

"Çocuk gibi küsecek misin?" Omzumun üstünden kıkırdadığında, ilk defa gülüşünü bu kadar yakından duymuştum. "Seul'daki tek arkadaşım sen olacaksın sonuçta, küs kalmamız mantıklı bile değil."

"Ne?" demiştim, benimle dalga geçtiğini falan düşünüyordum.

Bir elini belimden çekip, elimdeki kağıtlardan birini almıştın. Arkasını ve önünü çevirip sallarken, ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

"Bunları bana getirmedin mi? Seninle geleceğim işte."

Bir anda yataktan kalkıp karşına dikildiğimde, ani hareketimden dolayı şaşırmıştın.

"Gerçekten mi?" demiştim, gülerken. "Gelecek misin?"

"Evet," benim gibi gülerken devam etmiştin. Bakışların dalga geçer bir ifadeye dönüştüğünde, bu kadar belli etmemeliyim diye düşünmüştüm. "Galiba biri mutluluktan ağlayacak."

Benimle dalga geçmenden nefret ediyordum ama sen buydun, küçükken nasılsan, şimdi de öyleydin.

"Saçmalamayı kes," demiştim yüzüme umursamaz bir ifade koyup. "Tek başıma canım sıkıldığı için, gelmene seviniyorum."

Sadece bir gülüş atıp yataktan kalktığında bende kollarımı birbirine bağlayıp ayakta dikilmeye ve seni izlemeye devam etmiştim.

"İçeri geçiyorum," demiştin kapıya yönelirken. "Görünüşe göre annelerimizle konuşacaklarımız var."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
alphabet boy | hoseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin