our love will last forever/finale

3.4K 410 62
                                    

Buralara nasıl geldiğimizi düşünüyorum, nasıl başardığımı, nasıl büyüdüğümü ve bunu bir türlü fark etmediğimi.

Garip, sanırım yazdığım her şeyi tek bir kelimede toplayacak olsam bunu seçerdim. Her şeyin sonunda karşıma çıkan tek yolun sen olması ve benim bundan hiç şikayetçi olmamam.

Uzun zaman sonra tamamen iyiyim, kendi kendime kalmaktan daha çok sevdiğim bir şey var ki, o da seninle olmak.

Bir de çocuklarla, kişisel mutluluklarımızı araya katmalı mıyım bilmiyorum.

Bir pastacın var, Hoseok. Bunun ne kadar harika bir şey olduğuna hala inanamıyorum, aynı şekilde çalıştığım okuldan içeri her sabah girdiğimde olduğu gibi.

Annem çok mutlu, tıpkı senin annen gibi. Aramızdaki şeyi kabullenmeleri zaman alıyor ama korktukları olmuyor, arkadaşlıklarının bizim ilişkimize bağlı olmadığını anlıyorlar.

''Buraya gelsene,'' diyorsun mutfaktan bana seslenirken, yerimden kalkıyorum, mutfağı dağıtmakla meşgulsün yine.

Kapıdan içeri girdiğimde uğraştığın şeyden çekiyorsun gözlerini.

''Dene bunu,'' diyorsun bir kaşığa hazırladığın şeyden alırken. Yanına yaklaşıyorum, kaşığı ağzıma sokup bırakıyorsun.

''Nasıl olmuş?'' diye soruyorsun kaşığı tezgaha bırakırken.

''Güzel,'' diyorum. ''Ne bu?''

Belimden tutup beni kendine çekerken kıkırdıyorum. Ellerini belime sarıp dibinde durmamı sağladıktan sonra konuşuyorsun.

''Bir şeyler işte,'' diyorsun yüzünü bana doğru eğerken. O kadar zamandan sonra hala beni deli gibi heyecanlandırabiliyor olman garip. Dediğim gibi bu kelimeyi seviyorum.

Dudakların, dudaklarıma yaklaştığında, kalbimin beklentiyle çarptığını hissediyorum, nefret ediyorum bu histen. Kollarımı yavaşça boynuna doluyorum ve dudaklarımızı birleştiriyorsun.

Uzun sürmüyor, nefes almak için ayrıldığımızda alnını alnıma yaslıyorsun.

''Bu ne içindi?'' diyorum gülerek.

''Hiç,'' diyorsun hafifçe omzunu silkip. ''Seni seviyorum, bunu biliyorsun değil mi?''

''Evet, evet,'' diyorum gülerek tekrar.

Sende gülüyorsun.

Daha sonra yeniden göz göze geliyoruz. ''Dünyanın en mutlu erkeği benim,'' diye fısıldıyorsun kulağıma eğilerek.

Ve sonra -yemin ediyorum- galiba içimde bir yerlerde Samanyolu'nu hissediyorum.

alphabet boy | hoseokWhere stories live. Discover now