close to you

4.4K 608 58
                                    

Aklımın ve kalbimin çok zıt olduklarını anaokulundan beri biliyordum. Mesela küçükken, okula her gün jelibon getiren çocuğu hoşlandığım çocuğa tercih etmiştim ki, bilirsin sadece altı yaşındaydım.

Kendimi önemli gördüğüm bir zamanda yoktu. Galiba tüm aşk işlerine anaokulunda bulaşmış, daha sonra elimi ayağımı çekmiştim.

Ve anlamadığım bir şekilde sana hissettiklerimin sınırı aştığını fark ediyordum.

Mesela koltukta uyurken, kirpiklerinin nasıl birbirine değdiğini izlemek gibi hobiler edinmeye başlamıştım ki bu durum mental sağlığım açısından hiç iyi değildi.

Yada nefes alıp vermeni izlerken, bu durumdan zevk aldığımı fark etmiştim.

Zordu. Sende çok iyi biliyorsun.

Ve şimdi tüm bunların farkında olarak gitmek zorunda olmak beni depresyona  sokacak gibiydi.

Kabul etmiyordun.

Hiçbir üniversiteyi.

Ve ben belki de inek bir kız olmamın yararını Seul Üniversitesinden burs alarak  görüyordum.

Oraya tek başıma gitmek korkutucuydu. Ama senin orada olmayacağını bilmek beni daha da korkutuyordu ve bunu sana söylemek için bulduğum bir çok yol asla ağzımı açıp tek kelime edemememle sonuçlanıyordu.

"Emin misin?" demiştim, son şansımı kullanıyor gibiydim. Başvurular bitiyordu ve sen hiçbir şey yapmıyordun.

Ne ima ettiğimi anlamıştın.

Yanıma oturup, kolunu omzuma attığında, içimden bana yakın olmaman gerektiğini çığlık çığlığa bağırıyordum ama dışarıdan sadece kaskatı kesilmiş olarak duruyordum.

"Eminim," demiştin gülerek. Bu durumda bile gülebilmen beni deli etmişti.

Beni kendine daha çok çektiğinde, ne yapmaya çalıştığını anlayamayacak kadar şuursuzdum.

En sonunda başımı omzuna yasladığımda, neden bilmiyorum ama dünyanın en rahat yeri gibi gelmişti.

"Sen gitmekte kararlı mısın?" demiştin. "Yani, tatilin bitmesine daha üç hafta var ama bilirsin, burada kalıp benimle eğlenmeyi seçersen üniversite denen saçmalığa katlanmak zorunda kalmazsın."

"Ne zamandan beri üniversiteyi saçmalık olarak görüyorsun?" demiştim. Lisenin ilk yıllarında istediğin üniversiteleri duvarına yazdığını hatırlıyorum.

"Hayatım dört yılını orada harcayamayacağım kadar değerli," demiştin.

Annen balkondan girip, bizi böyle gördüğünde sana attığı bakışı hatırlıyorum. Bir kedi gibi sinmiştin ve annenin, girdikten bir kaç saniye sonra çıktığı balkonu, ardından sende terk etmiştin.

Ne kadar haklı olduğunu anlamam uzun zamanımı almıştı.

alphabet boy | hoseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin