u r so gay

4.3K 500 154
                                    

Hye Jin ve Lukasla gittiğimiz barda, herkes içerken sen ağzına tek bir yudum bile sürmemiştin.

Lukas beni dans etmeye kaldırdığında, biraz başım dönmüştü ama sonunda sandalyeden kalkabilmiştim.

Bir kaç dakikanın ardından şarkı bittiğinde kolumdan tutarak eski yerimize geri dönmüştük.

Barmene seslendiğimde, karşıma gelmişti. Tam ağzımı açacağım sırada bileğimden tutup beni çekiştirirken, "İçmeyecek," demiştin.

Sandalyeden kalkmayı başardığımda, Hye Jin ve Lukas bir şeyler konuşuyorlardı ve bizi farketmeyecek kadar dalmışlardı.

"Ne yapıyorsun?" demiştim sen bizi tuvaletlerin olduğu uzun koridora sürüklerken.

Koridorun ortasında durduğumuzda, istemsizce gülmüştüm ki ortada komik bir şey bile yoktu.

"Sana o çocuktan hoşlanmadığımı söylediğim için mi onunla dans ettin Somi? Gerçekten inanılmazsın."

Kaşlarımı kaldırıp ne saçmaladığını anlamadığım için yüzüne dik dik bakmaya başlamıştım.

"Hayır, onunla dans ettiğim çünkü o benim arkadaşım, Hoseok."

"Onunla yakın olmanı istemiyorum," demiştin kollarını birleştirip.

Senin gibi bende kollarımı birleştirmiştim. "Ben dans ederken bir şeyler mi içtin? Tam bir aptal gibi davranıyorsun."

"Sen aptal gibi davranıyorsun asıl,'' parmağını alnıma koyup kafamı geri itmiştin. "Erkeklerle bu kadar yakın olmaman gerekiyor, sen dans ediyorsun."

Kıkırdayıp sırtımı duvara iyice yaslamıştım. Sarhoş değildim, sadece kafamın pek de yerinde olduğu söylenemezdi. "Sende bir erkeksin," demiştim parmağımla seni gösterip kıkırdamaya devam ederken. "Ama seninle aynı evde kalıyorum."

"Ben farklıyım," demiştin omzunu silkip, sırtını dikleştirerek. Yüzüne şüpheyle bakmaya başladığımda ne demeye çalıştığını anlamamıştım. Daha sonra aklımı topladığımda sana şok içinde bakmaya başladığımı hatırlıyorum. Sende yüzümdeki ifade değişikliğinin neyden kaynaklandığını anlamak istercesine kaşlarını kaldırıp yüzüme dik dik bakmaya başlamıştın.

Sanki etraftaki müzikten insanların bizi duymasına imkan varmış gibi, ellerimle eğilmeni söyleyen bir işaret yapıp, kulağına yaklaşmıştım.

"Gay misin, Hoseok?" demiştim sen dehşetle yüzüme bakıp geri çekilmeden önce. "Neden bana söylemedin? Söyleseydin seni sevmezdim-"

"Ne?" demiştin ağzımı elinle kapatmadan önce. "Ne alakası var?"

Ağzımdaki elinden kurtulduğumda, biraz önce almayı unuttuğum nefesi almıştım. Bir burnumun olduğunu unutmuş olmam olasıydı. Ayrıca sabah kafamı topladığımda seni sevdiğimi dile getirdiğim için kendime lanetler de edecektim.

"Kendin söyledin," demiştim omzumu silkip. "Şimdi inkar etmeye kalkma."

Gözlerini tavana dikip derin bir nefes alıp verdiğinde, duvara biraz daha sinmiştim ve içeri kaçsam beni bulabilir misin diye düşünüyordum.

Sonra aklıma aynı evi paylaştığımız gelmişti.

Düşüncelerimi kesip yüzüne bakmayı akıl ettiğimde, sende bana bakıyordun ve gerçekten o an kanatlanıp eve uçabilmek ilk dileğim olabilirdi.

Neden bana yaklaştığını bilmiyordum, zaten hatırladığım kadarıyla o gece düşüncelerim birbirinin üstüne binmiş oyun oynuyorlardı.

Sende kalbimle oynuyordun.

Burnun burnuma değebileceği en yakın noktadan değdiğinde, bende arkamda duvara yaslanabileceğim en yakın noktadaydım.

Yüzümün yandığını hatırlıyorum ama seninle bir alakası olmadığını yıllar geçse de savunmaya devam edeceğim. İçtiğimde yanaklarımın kızardığını herkes biliyor, ayrıca allık bulunalı çok oldu.

Nefes alışverişlerini dinlerken, sende benimkileri duyuyordun buna emindim. Ve çalan yüksek sesli müziğe rağmen, kalbim sanki yerinden çıkmış ve kulaklarıma geçirdiği kulaklıklarla bana atışlarını dinletiyordu.

Ve beni öpmüştün, Hoseok. Yani en son beklediğim şey sanırım buydu o an. Ellerini belime koyduğunda, dudaklarımı istemsizce aralamıştım ve yanağımdaki yanma hissinin biraz daha arttığını hissetmiştim.

Nihayet geri çekildiğinde, ilk önce tek yaptığım yerimde dikilmek olmuştu.

Daha sonra bir çocuk gibi, büyük ışıklı salona kaçıp Hye Jin'in kolunun altına girdiğimi hatırlıyorum.

Lavaboya gidip geri geldiğimizde, Lukas ile oturuyordun. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalıştığım -ki yardımcı da oluyordun- kısa bi zamanın ardından hatırladığım en son şey, sadece birkaç dakika gözlerimi dinlendireceğim diyerek kafamı masanın üzerine koymaktı.

 Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalıştığım -ki yardımcı da oluyordun- kısa bi zamanın ardından hatırladığım en son şey, sadece birkaç dakika gözlerimi dinlendireceğim diyerek kafamı masanın üzerine koymaktı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Her an bir final çakabilirim ben bile bilmiyorum şuan hazırlıklı olun zlsğdğwlxof

Ayrıca bölümü son bir kez okuyup kontrol edecektim ama okurken bi daha feels gelicek diye etmedim arkadaşlar kesin bi yerlerde yanlış kelimeler falan var coşdlclv daha sonra kontrol edicem...

Bölümü ve bölümden daha uzun olan bu notu okuduğunuz için tşk💕

alphabet boy | hoseokWhere stories live. Discover now