"Komutan ile yattın mı?"

12.2K 412 42
                                    

Evet, kahvemi aldım ve geldim. 2 bölüm dememe rağmen 1 bölüm yayınladığım için öncelikle özür dilerim hepimizden. Bunu başka bir zamana telafi edeceğim. Kahvemi ve sizleri bekletmeden bölümü yazmaya başlıyorum. İyi okumalar.

Uslanmazsın gönül, sevda yolunda

Yaralısın, sürünüyorsun biçare

Yoktur bu yolun sonu

Yoktur dur demelere nefes                 

(Medine AFŞİN)

Lerzan ağa banyoya doğru yol alırken bir yandan da omzunun üzerinden onu takip eden ürkek karısına bakıyordu. Samet dediklerinde haklıydı. Az önce karısı nasılda kolları arasında titriyordu? Ama adamın ona zarar -en azından daha fazla zarar- vermeye niyeti yoktu. Sadece onunla biraz vakit geçirmek istiyordu. Bu her ne kadar emrivaki şeklinde olsa da kadının yanında olmasına ihtiyacı vardı. Kıza söylediği manalı ve bir o kadar -tahminince kıza göre- ahlaksızca cümleler onu içten içe eğlendirmişti. Arada bir öyle konuşmalar yapması gerektiğini aklının bir köşesine dipnot geçti. Dediği cümleler karısını tam bir şapşala çevirmişti. Banyonun ortasında durup kapı eşiğinde öylece duran karısına baktı. Şimdiden gözleri buğulanmış ağlamamak için direnmeye başlamıştı. Ağır adımlarla karısına yanaşıp yanındaki kapıyı gözlerinin içine baka baka kapattı. Dilzar'ın tam karşısında göz bebeklerdeki yansımasına bakarken elleri baksırının ucuna kaydı ve onu ağırca üzerinden çıkardı. Onun tamamen çıplak olduğunu gören genç kız gözlerini sıkıca yumarken adam öfkelenip, kendine içinden sert bir küfür savurdu. Karısı onu tamamen iğrenç bir adam olarak görüyordu. Hatta onu görmüyordu bile. Aslında bugün sarf ettiği o cümlelerde tamamen haklıydı. Ölmesi gereken biri varsa o da tamamen kendisiydi. Lerzan ağaydı... Karısı onu görmek istemeyecek kadar iğrenç, mide bulandırıcı olarak görüyordu. Boğazında biriken acıyla yutkundu adam. Acının boğazından başlayıp her zerresini ele geçirmesine izin verdi. Kuruyan dudaklarını ıslatıp kısık sesle:

"Sen üstünü çıkarmayacak mısın?" diye sordu. Onu görmek istiyordu. Ona dokunmak istiyordu. Lanet olsun, onu tüm yaptıklarına rağmen delicesine arzuluyordu. O bu haldeyken komutanın ona dokunmuş olma fikrine katlanamıyordu. Dilzar'ın onu aldatmak için kendi ismini kullanmasını hazmedemiyordu. Genç kızın korkuyla kafasını iki yana sallamasıyla elini genç kızın bluzunun eteğine attı. Bluzu yukarı doğru kaldıracakken  gözü kapalı olan karısı geri adım atmış, ondan kaçmaya çalışmıştı. 

"A...ağam!" dedi genç kız yalvarış dolu bir ses tonuyla. O ses adamı ilk geceye götürürken o günkü acıyı eksiksiz bir şekilde tekrar hissetti yüreğinde. Kendini iğrenç bir adam gibi hissettiği o anları tekrar ve tekrar yaşadı zihninde, yüreğinde. Çıplak bedenini ince bedene yaslarken bluzu tutan eli içeri doğru kaydı. Eli içindeki alevin sıcaklığını yansıtır gibi sıcak olan beden ile temas ederken parmaklarından başlayan bir alev tüm bedenine yayıldı. Titreyen bedenin üzerinde olan eli yukarı doğru çıkarken beraberinde sade, limon küfü rengindeki bluzu da sürüklüyordu. Gözleri hala kapalı olan karısı, göğsünün üzerinde olan elinin üzerine elini koyarak onu yarı yolda durdurmuş, kahverengi gözlerini örten göz kapağını yukarı kaldırıp ağlamak üzere olan gözlerini göstermişti.

"Yalvarırım yapma, ağam." 

"Islanmanı istemiyorum, Dilzar Ya sen çıkar ya da bırak ben devam edeyim." Eli üzerinde duran el onu bedeninden uzaklaştırırken bir kaç adım geri gitti. Yerden kalkamayan bluzunu çıkarıp kenara bırakırken dudakları arasından kaçan hıçkırık sesi banyoyu doldurmuştu. O ince titreyen el eteğinin kenarında duran fermuarı da indirirken çıkardığı ses banyoda ki hüzün dolu sükunete yarenlik yapmıştı ve etek usulca kıvrımlı belden kayıp ayakta durmaya mecali kalmayan ayaklar üzerine düşmüştü. Adam karşısında beyaz tenine nazaran siyah iç çamaşırlarıyla duran karısına baktı. Gözleriyle bedeninin her yerini süzerken belkide Ferman'ın dokunuşlarına ait bir iz aradı. Onun olana dokunulmuş olma fikrine asla katlanamayacağını bildikleri halde bunu yapıp yapmadıklarını merak etti. Gizli saklı olan bu buluşma da olan biteni bilmek istedi. Üzerinde iç çamaşırları olmasına rağmen kendi örtme isteğiyle elini bedenine siper eden kadını omuzlarından tutup göğsüne yasladı. Burnuna dolan kokuyu son kez soluyormuş gibi derince nefes alarak içine çekti. Bir eli onu sarmalarken diğer elini sutyenin kopçasına götürüp tek seferde iki ucu birbirinden ayırdı. Kolları arasında duran bedenin göğsü hızla inip kalkarken özgür kalan göğsü bedenine çarpıyor ve onu yavaşça saf dışı bırakıyordu. Adam, sıkıca sardığı bedenden ayrılıp karısına bakmak istemedi. Kendini kötü hissettirecek o bakışlara maruz kalmanın onu ne deli öfkelendirip, zıvanadan çıkaracağından korku. Çünkü biliyordu ki; bugün patlayan öfkesinin kırıntılar hala kalbinin zemininde yer almaktaydı. Kadının boynuna daha da sokulup burnunu saçlarına gömerken:

Hanım Ağa (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin