"Sadece sev beni..."

11.6K 407 40
                                    


Kitap kapağımız değişmiştir. Hayırlı uğurlu olsun.  Yeni kitap kapağımızı medyada görebilirisiniz.

İyi okumalar dilerim...

"Benim değdiğim dudakların güzel olduğunu hiç bir erkek aklından dahi geçirmemeli ve sende güzel olduğunu düşündürecek bir şey yapmayacaksın. Anlıyor musun?"

Genç kadın duyduklarının ve dudağı üzerinde gezinen elin etkisiyle dengesini koruyamayıp düşmekten korkmak adına genç adamın koluna sıkıca tutundu. Kendinden geçmiş bir halde kafasını salladı. Onun bu hareketiyle genç adamın yüzünde çarpık bir gülümseme oluştu. Etraftaki öfke hiç olmamış gibi yerini heyecanla göğüslere vuran kalplere bırakmıştı. Adam yüzünü yüzüne yaklaştırdıkça bu atışların kalp krizine dönüşmesinden korkmaya başlamıştı. Ne zamandan beri bu denli etkilenmeye başlamıştı? Kendine gelip genzini seslice temizledi. Adamın kolları arasında rahatça kurtulup bir iki adım geri çekildi. Tuttuğunu bilmediği nefeslerini özgür bırakıp:

"Ne...Nevin ne zaman gidecek?" diye sordu.

Lerzan, karısının birden sinirlenmesinin nedenini aslında çok iyi biliyordu ama yine de emin olmadan herhangi bir yargıda bulunmak istemiyordu. Düşüneceği her sonuç onun lehine olduğu gibi aleyhine de olabilirdi. O yüzden durup sadece genç kadını önünde hiç bir engel olmaksızın sevecekti. Ne demişti, Dilzar? Beni sevmene izin veriyorum. Kadının sorduğu soru ile ilgisiz bir şekilde omuz silkti genç adam.

"Bir kaç güne gider diye tahmin ediyorum. Babası... Daha doğrusu üvey babasının adamlarından kaçıyor."

"Neden sana geldi peki?"

"Nedenlerden biri Şevki beyin kuyusunu kazmak için uğraşan bir adamım. Güvenebileceği ve onu en iyi şekilde koruyabilecek tek kişiyim."

"Neden sen?" diye soran karısı ile gülümseyip omuzlarından kavradığı gibi bedenine yapıştırdı, sıkıca sarıldı. Arada saçlarına buseler bırakmayı ihmal etmedi.

"Seni tanımasam beni kıskandığını düşüneceğim." Dilzar somurturken çalan kapı ikisininde dikkatini birbirlerinden ayırmıştı.

"Dizar, hadi çarşıya gitmiyor muyuz?" diye kapı ardından konuşan Gule kadın ile Dilzar'ın kaşları havaya kalktı. Bu kadın ciddi miydi? Çarşıya gitme işinin tamamen yalan olduğunu bildiğine adı gibi emindi. Lerzan'ın bakışları tekrar ona dönerken kaşları hafif çatılmıştı.

"Ayrıca şu çarşı işini unut derim." Arkasına dönüp kapıyı açtığında yüzünde telaşı belli olan Gule kadının gözleri önce Dilzar'ı süzdü ardından Lerzan'da durdu.

"Ne yapıyorsunuz burada?" diye sorunca Lerzan gülümseyip kadının yanından geçti. Geçmeden önce de yaşlı kadının yanağından neşeli bir makas almayı unutmamıştı. Gule kadın ona tuhaf tuhaf bakarken Dilzar:

"Ne çarşısı, Gule ana?" diye sordu merakla. Lerzan'ın birden neşelenmesine bir anlam bulamayan Gule kadın Dilzar'a dönüp:

"Lerzan yine sana bir şey yapacak diye yalanına ortak olmak zorunda kaldım. Ne yapaydım başka, kızım. Ayrıca masada bir şey söylemedim ama niye yalan söyledin kocana?" Dilzar omuzlarını indirip odada bulunan minderin birine oturdu. Gula kadında Dilzar'ın konuşmaya ihtiyacı olduğunu anlayarak kendini hemen yanına attı.

Lerzan oturduğu yönetici sandalyesini çevirip camdan dışarıyı izlemeye başladı. Kendini ilk defa bu denli huzurlu hissediyordu. Aylardır alışık olmadığı bu durumu yadırgıyor, sonu kötüye gidecek diye korkuyordu. Derin bir nefes alırken bir an Dilzar'ın kokusunu tekrar içine çekebilmek için can attı. Artık o koyu kahverengi gözlerde nefreti görmediğine emindi ama kendi duyguları gibi bir duyguyu da görmediğine emindi. Kadın bir boşluk gibiydi... Ne başı belliydi ne sonu. Olsun! diyordu yine de Lerzan. İlk defa doğru düzgün ona yakınlaşabilmişken şu an hissettiği ya da hissetmediği duyguları düşünmemeliydi. Önemli olan ona sevmesi için izin vermişken sevdasını en iyi şekilde aktarmasıydı. Kendini karısına karşı ifade edebilirse sevgisini o kadar çabuk aktarabilirdi. Cebinden dokunmatik telefonunu çıkarıp girdiği galeriden hemen gözüne çarpan fotoğrafı açtı.

Hanım Ağa (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now