Bölüm 9- RÜYA

77 38 9
                                    

"Gitmem demiştin" diye bağırıyor bir kadın.

Ses odanın içinde yankılanınca fark ediyorum ki ağlayarak bağıran o kadın benim. Sesim o kadar yorgun ki benden çıktığına inanamıyorum, sanki on yıl yaşlanmışım gibi hissediyorum. Bu karanlık odada Uzay'a bakarak ağlıyorum ama neden yapıyorum bunu bilmiyorum. O da ağlıyor. Öyle içten ağlıyor ki onun ağlayışı canımı yakıyor. Kim incitti onu diye düşünüyorum, ona bunu sormak istiyorum ama yapamıyorum bedenim beni dinlemiyor. Bedenimin içinde misafir gibiyim, görüyorum, konuşuyorum, hissediyorum ama ben yönetmiyorum bedenimi.

"Buradayım şimdi" diyor.

Benim için önemli olan şeyde bu zaten, hep bu olacak. Ne olursa olsun onun burada olması hep huzur verecek bana. Ağlamaktan gözleri bir ton daha açık yeşil gibi gözüküyor, yüzü çökmüş kilo vermiş sanırım. Bu güzel adam gerçektende ağlıyor karşımda. Ağlama demek istiyorum, ona böyle bağırmak istemiyorum, onu üzmek istemiyorum.

"Ama sen bana gitmem demiştin" diyorum bir kez daha.

Ağzımdan çıkan cümleler duvardan sekip tekrar suratıma çarpıyor sanki. Neredeyiz bilmiyorum, neden buradayız bilmiyorum, neden gitti bilmiyorum ve neden geldiğini de bilmiyorum. Düşünüyorum. Gitmiş mi bu adam. Dün bana gidemiyorum diyen adam ne çabuk bırakmış beni böyle. Şimdi anlıyorum kızgınlığımı. Uzay'ın yokluğunun getirdiği acıdan geliyor bu kızgınlığım. Kim bilir neler çektim diyorum o gittiği zaman.

"Gittim çünkü ben böyleyim, kötü bir adamım. Dengesizim. Ama ben sensiz yapamadım İstanbul. Bu aptal adam sensiz bir hiç" diyor.

Bu dünyada ki her insan onun kötü bir adam olduğuna inansa da ben inanmam. Ben bu adamı tanıdım belki yeterince değil ama kötü bir adam olmadığını bilecek kadar tanıdım. O bu dünyada ki en iyi adam beni böyle kandıramaz. O gittiyse beni sevmediği için gitmiştir kötü bir adam olduğu için değil. O böyle değil, olamaz. O gittiyse daha fazla yanımda durmak istemediği için gitmiştir. Esra'yı bırakmamıştı böyle bir adam değildi işte. Sevdiği kadını bırakacak bir adam değil o. Beni bıraktı çünkü beni sevmiyor. O severse her şeye ve herkese karşı gelerek sever, o severse kaçmaz biliyorum.

Bütün bunları ona söylemek istiyorum. Ben seni tanıyorum sen kötü bir adam olduğun için gitmedin beni sevmediğin için gittin demek istiyorum ama diyemiyorum.

"Sen gittin" diyorum bir kez daha.

Kendime iyice sinir olmaya başlıyorum. Sanki ben yeni konuşmaya başlamışım da bunlar bildiğim tek kelimelermiş gibi. Ne söylemek için ağzımı açarsam açayım bunu söylüyorum. O da biliyor gittiğini bende biliyorum neden bu cümleyi tekrar edip duruyorum hala.

"Ben geldim, ben sana geldim" diyor.

Öyle güzel ağlıyor ki bir kez daha aşık oluyorum ben bu adama. Nereye giderse gitsin gelmiş olması benim için yeter aslında. Gözleri öyle acı dolu bakıyor ki bu gözler için hemen kalbimdeki bütün acıyı unutabilirim.

"Ama" diyebiliyorum sadece.

Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum. Açıkçası böyle bir durumda ne söylenir bilmiyorum. Tek bildiğim nereye giderse gitsin her zaman bana dönebileceği.

"Ama" diyor.

Ellerimi tutuyor, bir süre birleşen ellerimize bakıyor daha sonra gözlerini gözlerime çeviriyor ve konuşmaya başlıyor.

"Ben senin her zerrene aşığım" diyor.

Bu dünyada duyabileceğim en güzel cümleyi bir çırpıda söylüyor. Bense şok içinde gözlerine bakakalıyorum.

ZAMANDA VE UZAYDAWhere stories live. Discover now