Bölüm 30- HASTANE

17 10 20
                                    

Herkese merhaba. Yenu bölüme hoşgeldiniz.  Keyifli okumalar.

Sabah gözlerimi açar açmaz Uzay'ın uyku mahmuru bakışlarıyla karşılaşıyorum. Uyandığım zaman onun yeşil gözlerinin beni izlediğini gördüğümde hayatın ne kadar da güzel olduğunu düşünmeden edemiyorum. Oysa bende biliyorum hayatın güzel olmadığını. Daha bir sürü sorunla karşılaşacağımı da biliyorum ama diyorum en azından yanımda Uzay olacak. Evlendiğimiz günden beri her gün bunu söylüyorum kendime.

Verdiğim bütün tavizlere değiyor işte. Benim bile sevmediğim özelliklerimi değiştirmenin beni eksiltmediğini arttırdığını bugün daha iyi görüyorum. Karşılıklı birkaç taviz veriyoruz ve bunun karşılığında bir ömrü birlikte geçirebiliyoruz. İnsan hayatında bundan daha güzel bir hediye olabilir mi? Olamaz bence.

Büyüyoruz, değişiyoruz, yıpranıyoruz, eskiyoruz, şekil alıyoruz. Bizler tıpkı oyun hamuru gibiyiz. Bize değen birkaç elle birlikte toparlanıp bir şekle bürünüyoruz yıllar içinde. Hatalar da yapıyoruz, bazı parçalarımızı kaybediyoruz da. Ama en sonunda bir şekle bürünebiliyoruz ve değiyor işte.

Benim için mesela gözlerimi açtığımda sevgili kocamın beni yosun yeşili gözleriyle izlediğini görmek çektiğim bütün acılara değmesini sağlıyor.

Düğünümüz gözlerimin önüne geliyor bir anda.

Beyaz sade gelinliğim üzerime tam oturmuş. Duvağım yere değiyor. Makyajım tamda istediğim kadar sade. Saçlarım çok güzel birkaç küçük tokayla arkadan tutturulup maşa yapılmış. Aynaya bakıyorum gözlerim doluyor. Bir elbisenin gözlerimi nasıl böyle doldurduğunu anlamaya çalışıyorum. Bu sadece bir elbise diye geçiriyorum içimden ama bende biliyorum gerçeği bu sadece bir elbise değil.

"Dünyanın en güzel gelinisin" diyor annem.

Annemin gülen yüzüne bakıp bu noktaya nasıl geldiğimizi anlamaya çalışıyorum. Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum kadın burada ve bana ben sanki çok önemli bir şeymişim gibi bakıyor. Bir şeyi gerçekten çok istersek oluyormuş demek ki. Kalbimizdeki umutlar boşuna olmuyormuş. Bütün acılara rağmen, yürüdüğümüz yollardaki bütün tuzaklara rağmen hem de.

"Teşekkürler" diyorum.

Aslında başka şeylerde söylemek istiyorum. Mesela burada yanımda olduğu için ne kadar mutlu olduğumu söylemek istiyorum. Ama o kadar karmakarışığım ki hiçbir şey söyleyemiyorum. Bütün bunların bir rüya çıkmasından çok korkuyorum. Gerçekten burada sevdiğim adamla evleniyor muyum? Mutlu son dedikleri şey gerçek olabilir mi? Bende sonunda o masallarda ki bütün prensesler gibi kendi mutlu sonumu yaşamaya başladım mı?

Keşke babam da beni görebilseydi diye düşünmeden edemiyorum. Keşke Uzay'ın ailesi de gelseydi diyorum. Keşke hayat Uzay'dan bu kadar çok şey almasaydı.

Asya ve annem gelip bana sarılıyorlar. Makyajımı umursamadan ağlamaya başlıyorum. Onlarda benimle birlikte ağlıyor. Şimdi anlıyorum kadınların neden bu kadar düğün meraklısı olduklarını. Onlar görmüşte ben görememişim bunun ne kadar güzel bir şey olduğunu.

Kapı açılınca Uzay'ın kokusuyla sarılmayı bırakıp kapıya dönüyorum. Gülümseyerek bana bakıyor. Bende ona bakıyorum. Belki bir şey söylemeliyim ama söyleyemiyorum takım elbisesi ve papyonu o kadar yakışmış ki sadece büyülenmiş gibi onu izliyorum.

Bir damla yaş akıyor gözünden sanki daha fazlası mümkünmüş gibi daha fazla aşık oluyorum bu adama.

"Günaydın sevgilim" diyor.

"Günaydın" diyorum mırıldanarak.

Gülümseyerek dudaklarıma küçük bir öpücük konduruyor ve kalkıyor yataktan. Bugün yaptığım hiçbir şeyin beni o hastaneye gitmekten kurtaramayacağını bilerek kalkıyorum bende yataktan.

ZAMANDA VE UZAYDAWhere stories live. Discover now