Bölüm 18- MASALLAR VE GERÇEKLER

31 19 22
                                    

Merhabalar yeni bölüme hoş geldiniz :) bölümü beğendiyseniz beğenmeyi beğenmediyseniz eleştirinizi yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

Masallar var biliyorum. Bize anlatılan bütün o masallar gerçek olabilecek kadar saçmalar. Adamlar yüzüne bakmaktansa ayakkabı numarasına bakacak kadar aptallar. Masallar gerçek. Gerçekler ve gerçek olacaklar. Elimde sigaram yatakta uyanmış bunu düşünüyorum, saçma biliyorum. O kadar saçma ki gerçek.

Kızıyorum Uzay'a beni sigaraya başlattığı için. O, o kadar güzel içiyordu ki bende tutamadım kendimi. Kızıyorum Uzay'a bana beni sevdiğini söylemediği için, beni sevmediği içinde çok kızıyorum tabi. Ben bu adama bu kadar çok kızarken bir o kadar da seviyorum. Oysa aşk yok demiştik biz. Söz vermiştim ben ona.

Masallar güzel. Kimse kızla oğlan birbirlerini bulduktan sonra neler olduğunu anlatmıyor masallarda. Bizim hikayemiz masalın sonundan sonrası. Filmlerdeki gibi aslında her şey. Kız onu çok üzen sevgilisinden ayrılır ve hayatının aşkının kucağına düşer. Ama bütün filmler burada biter. Biz sonrasını yaşıyoruz. Hayat bu kadar çabuk sona ulaşamayacağınız kadar uzun.

Yalnızım ve korkuyorum. Benim için bütün güzelliklerin bu kadar olmasından korkuyorum. Yalnızım ve kimsesizim. En çokta aşığım. Yanlışım ben. Gerçek olabilecek kadar yanlışım hatta belki de daha fazlası.

Ama mutluyum ben. Aşk acı ama güzel. Biraz da mazoşistlik belki de aşk. İnsana hiç kalbine batan hançer hoş gelir mi? Ama geliyor işte.

Sonundan korkuyorsunuz hepiniz biliyorum. Bu kadar çok son isteyip bir o kadar da korkuyorsunuz sondan. Eğer güzel bir masalsa sizin ki nasıl bittiği gerçekten önemli mi? Kalbiniz paramparça olsa da değmez mi seviştiğiniz günlere? Değmez mi hiç. Öyle de güzel değer ki. Sevdiğiniz, seviştiğiniz, sarıldığınız öpüştüğünüz günlere değmez sanıyorsunuz? Değer oysaki yanılıyorsunuz.

Bende yalnızdım. Gün gelecek yine yalnız kalacağım biliyorum. Eksileceğim yok olana kadar ama biliyorum çektiğim bütün acılara değecek.

Yanımda sessizce uyuyan adama bakıyorum. Ben diyorum böyle güzel günler yaşamayı hak edecek hiçbir şey yapmadım. Mırıldanarak bana dönüyor. Yorgun gözlerini yavaşça açıyor. Ona sanki o tanrıymış gibi hayranlıkla bakan gözlerimle karşılaşıyor. Çapkın sırıtışını hiç vakit kaybetmeden dudaklarına yerleştiriyor. Hemen güzel gülümsemesine beceriksizce karşılık veriyorum.

"Günaydın güzellik" diyor.

Yatakta doğrulup elimdeki sigarayı alıyor. Tam sigarayı içecekken duruyor. Bana dönüp dudaklarıma küçük tatlı bir öpücük konduruyor.

"Şimdi içebilirim" diye söyleniyor kendi kendine.

Küçük bir kahkaha kaçıyor dudaklarımdan. Elimde değil uyku mahmuru gözleri ve çapkın gülümsemesiyle o kadar şirin duruyor ki. Şimdi biri onu bu gayesizliği ve şirinliğiyle görse onun çektiği acıları asla tahmin edemez. Şimdi biri onun bu halini görse onu alır ve bir daha kimseye bırakmaz.

Birden Esra geliyor aklıma tekrar ve milyonuncu kez kıskanıyorum onu. Bu adamı bu halde ne kadar çok gördüğünü düşünüyorum, bu adamın ona kaç sabah uyanır uyanmaz onu sevdiğini söylediğini düşünüyorum. Bu adamın onu ne kadar sevdiğini düşünüyorum. Öyle çok sevmiş ki bana hiç sevgi kalmamış, biraz bile. Esra o kadar aptalmış ki avuçlarında tuttuğu kalbi hiç acımadan atmış yolun ortasına. Hiç düşünmüyoruz işte, birini kırdığımızda bunun sonuçlarının ne olacağını hiç düşünmüyoruz. Sevilmenin ne kadar güzel olduğunu, sevilmenin ne kadar zor olduğunu hiç düşünmüyoruz. Acımasızız. Yoldan geçen bir köpeği kovacak kadar, kedilerin kuyruklarına teneke kutular bağlayacak kadar, kadınlara işkenceler edecek ve narin kalpleri hiç düşünmeden kıracak kadar acımasızız.

ZAMANDA VE UZAYDADove le storie prendono vita. Scoprilo ora