×3

510 76 57
                                    

Luke dün olanları unutmaya karar verdi. Belki de aptal bir halüsinasyon görmüştü ama bu çok saçmaydı. Gördüklerinin halüsinasyon olmadığına emindi. Bir halüsinasyon için çok fazla gerçekti.

Sarışın, gece yarısından iki saat önce yatağına uzandı ve keskin bir baş ağrısıyla tekrar uyandı. Odasındaki pencere ona henüz sabah olmadığını gösteriyordu. Luke kafasını elleri arasına aldı ve gözlerini sımsıkı kapatıp ağrının geçmesini bekledi. Birkaç dakika öyle dursa da hiçbir şey değişmemişti. Ağrı hala oradaydı. Luke hastaneye gitmesi gerektiğini düşündü. Ve sonra da bu fikirden vazgeçti.

"Pekala" diye mırıldandı çocuk. "Bunu halledebilirim."

Yatağından kalktı ve duvardan destek alarak mutfağa doğru ilerledi. Çekmecelerin içinden bir bıçak alırken bunu ne yapacağına henüz karar vermemişti. Bıçakla birlikte girişteki kanepesine oturdu ve başını geriye atıp ağrının en azından hafiflemesini bekledi bir süre. Hafiflerse bunu yapmasına gerek kalmayacaktı.

Tırnak diplerinden tekrar kan gelmeye başlayınca ve baş ağrısı da mümkünmüş gibi şiddetini arttırdığında Luke artık dayanamayacağını düşündü. Doğru düzgün nefes alamamaya başlamış, parmakları kana bulanmıştı. Luke hala elinde duran bıçağı aldı ve çıplak kolunda herhangi bir yere bastırıp bıçağı hızla çekti. Dudakları arasından acı dolu bir inleme kaçarken kestiği yerden oluk oluk kan akmaya başlamıştı. Luke dikkatini kanayan koluna verirken dün yaşadığı duyguyu tekrar yaşadı. Ruhunun bedeninden ayrıldığını hissetti, birkaç saniyeliğine nefes alamadı ve nefes almaya başladığında o duygu da sona erdi.

Luke'un kendisine geldiğinde fark ettiği ise yaptığı şeyin işe yaramış olmasıydı. Kolunu kestiğinde başındaki ağrıyı unutmuş, kolundan dökülen kanlara odaklanmıştı ve bu, iyiye işaretti. Başındaki ağrıdan kurtulabilmesi için bir seçenekti. Ama kendisini ne kadar kesebilirdi?



mazoşist bir hikaye gibi duruyor aq

time of death || muke (+)Where stories live. Discover now