×17

388 65 35
                                    

Michael kafasını iki yana sallarken "Onu kurtaramazsınız" dedi gülümseyerek. Calum yumruğunu çocuğun suratına geçirmek için kaldırmışken "Calum" diye uyardı Ashton. Calum derin bir nefes alarak yumruğunu indirirken Michael güldü ve "Beceriksiz" diye mırıldanıp yatağından kalktı. Calum'ın öfkeli bakışlarını umursamadan kapıya yönelmişken bu sefer onu durduran kişi Ashton'dı ve bu durum mavi saçlı olanın canını sıkmaya başlıyordu. Buradan çıkması gerekirken bu iki çocuk onu engelliyorlardı.

"Luke'un yerini söylemeden gidebileceğini mi sanıyorsun?" dedi Ashton öfkeyle ve Michael da "Evet" diye cevapladı onu. "Size söylemek zorunda değilim. Onu kendim bulacağım."

Calum kaşlarını çattı ve ellerini göğsünde birleştirdi. "Seni takip edebileceğimizi biliyor muydun?"

"Beni takip ederseniz öleceğinizi biliyor muydunuz?" dedi Michael ona dönerken. Ardından tekrar kapıya yöneldi, Ashton'ı ittirip odadan çıktı ve beyaz koridorda yürümeye başladı. Birkaç adım atar atmaz yanına kısa boylu bir hemşire gelmiş, "Bayım, muayeneniz bitmeden gidemezsiniz" demişti ve Michael da ona "Siktir git" dedi. Kadın ona şaşkınlıkla bakarken yanından geçen Ashton ve Calum'ı umursamamıştı bile.

"Kafanızdaki darbeden dolayı ciddi bir hasar almış olabilirsiniz!" diye bağırdı hemşire ama üç çocuktan herhangi biri yine durmamıştı. Boş koridorda ilerlerken kimse onları umursamadı, merdivenlerden indiler ve hastanenin giriş katına gelip hızla döner kapıdan çıktılar. Michael ceplerini karıştırıp birkaç bozukluk bulsa da bunlar taksiye binmesine yetmezdi. Ofladı ve hemen karşısındaki sokakta ilerlemeye başladı. Güneş batmak üzereydi, yazın ortasında olmalarına rağmen rüzgar bugün sert esiyordu ve Michael bulutlara bakarak yağmurun yağacağını kolaylıkla söyleyebilirdi. Evine ancak bir saatlik bir yürüyüşle ulaşabilirdi. Yolun yarısında ıslanmaya başlayacağından emindi.

"Sikeyim" diye mırıldanırken yanında çalan kornayla kaşlarını çatarak sol tarafına döndü. Bir araba onun yanında, yol üzerinde duruyordu ve ön tarafta oturan kişiler ise Calum ile Ashton'dan başkası değildi.

"İkimiz de Luke'u kurtarmak istiyoruz" dedi Ashton. "Bu işi ne sikime ayrı yapıyoruz?"

"Çünkü ikiniz de aptalsınız" dedi Michael omuz silkerek.

"Ve senin de araban yok" dedi Calum şoför koltuğundan. Michael önce Ashton'a, sonra Calum'a baktı ve sonra birkaç saniyeliğine bu ikisine güvenip güvenemeyeceğini düşündü. Ardından da iyice bok çukuruna girdiğini fark etti. Bir sürü cinayet işlemişti ve bu gece de ölü bedenler sürüsüne bir tanesini daha ekleyecekti. Ardından Luke'u bulacak ve onu tekrar öldürecekti çünkü o çocukta bir şey olduğunu biliyordu. Jason'ın onu neden istediğini öğrenmeliydi ve haklıydılar, bunu yapabilmek için Ashton ve Calum'a ihtiyacı vardı.

Arka tarafa bindi ve Calum'a evini tarif etmeye başladı.



time of death || muke (+)Where stories live. Discover now